Şeytanın tuzağı Mîlâdi Yılbaşı,
11 Rebiülâhir 1439, Cuma
Hamd Âlemlerin Rabbi Allah (c.c.) içindir. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in, Âli’nin ve Ashâbinin üzerine olsun.
Muhterem Müslümanlar,
Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed (s.a.v) bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Tebliğ vazifesinin sınırları bütün âlemi içine alır. Dünyada ve Kainatta hiçbir topluluk bu çemberin haricinde değildir. İnsanlığı İslam’a ve din kardeşi olmaya davet etmişler, hiçbir toplumda bulunmayan düşünce, hareket, ve yaşayışı tesis etme gayretinde olup, taklitten uzak, Yüce Allah’in (c.c) emirleriyle sünnet-İ seniyyeyi birleştirerek yepyeni bir hayat tarzı tesis etmişlerdir.
Sevgili Peygamber efendimiz (s.a.v) hadis-i Şeriflerinde “Kim bir kavme benzemeye azmederse o ondandır” buyurarak, ümmetini gayri müslimlere benzemek ve onlara derin sevgi beslemekten sakındırmışlar; sünnet-İ seniyyeleriyle de bunu fiilen tatbik etmişlerdir, Onlar (gayrimüslimler) saçlarını uzatmışlarsa, O (Peygamber efendimiz) kısaltmıştır, onlar birgün oruç tutmuşlarsa, O iki gün tutmuştur. Ahzab suresinin 2.inci âyet-i kerimesinde “Sânim hakkı için muhakkak ki size Rasülüllah’da (s.a.v) pek güzel numune vardır” buyurlduğu üzere taklid edilecek, sadece yüce Allah’ın Rasülü Hazret-İ Muhammed Mustafa (s.a.v)’dir.
Muhterem Müslümanlar,
Bügünlerde Belçikalı ve Avrupalı Hiristiyan komşularımız Noël bayramlarını ve Yılbaşı âdetlerini kutladıklarına şahid oluyoruz. Kendi inancının gereğini yapmak herkesin en tabii hakkıdır.
Ancak mel’un Şeytânın tuzağına düşerek ve iki kaşımızın arasında merkezi bulunan, 72 Şeytân kuvvetinde olan ve insanoğluna her türlü kötülüğü yaptırmaya çalısan Nefsin arzu ve heveslerine kapılarak bildiğimiz ve bilmediğimiz nice hataların, yanlışlıkların ve Hazret-İ Allah’ın (c.c.) haram kıldığı; alkol kullanmak, zinâ ve fuhuş gibi İslam’ın çirkin gördüğü fiilleri işlemek, kumar ve piyango oynamak gibi büyük gunahların işlendiği, nice imanların yok olduğu, zinâ tohumlarının atıldığı, insanların şeytanlaşıp dünyayı cehenneme çevirdiği, ahlâkın ve mâneviyâtın bozulduğu, Hazret-i Allah’ın (c.c.) emirlerinin ciğnendiği, Peygamber efendimiz (s.a.v)’in sünnetine uygun olmayan fiillerin işlendiği bu gün ve gecelerde, müminlerin, Müslümanların çok dikkatli olmaları, imânı tehlikeye atacak her türlü hâl, hareket ve davranışlardan kaçınmalı ve uzak durulmalıdır. Zira bugünlerde İmânı kaybetmek çok kolay ve İmânı muhafaza etmek ise çok zordur. Yüce Allah (c.c) muhafaza buyursun inşallah.
Milâdi yılbaşı, biz Müslümanlara eski senenin bitip yeni bir senenin başladığını hatırlatmanın yanında, ömürden geçen koca bir senenin neler getirip götürdüğünü, acaba lehimize mi? aleyhimize mi? kapandığını, geçen sene içerisinde sevaplarımızın mı? yoksa günahlarımızın mı? daha fazla olduğunun muhasebe ve tefekkürü ile meşgul etmelidir. Dünyanın boş ve fâni olduğunu, ölüme her geçen gün daha çok yaklaştığımızı, Rabbimize ne kadar kulluk ediyoruz? Namazlarımızı dosdoğru kılabiliyor muyuz? Kur’an okuyabiliyor veya oğrenebiliyor muyuz? İlim ile meşgul olabiliyor muyuz? Bir fakire tasadduk edebiliyor muyuz? Peygamber efendimiz (s.a.v)’in sünnetine uygun yaşayabiliyor muyuz? Çoluk çocuğumuzu, aileyi efrâdımızı, yakınlarımızı, akrabalarımızı ve çevremizi İslâm üzerine yetiştirebiliyor muyuz? İyi bir örnek olabiliyor muyuz? Din-İ Mübini İslam’ı en guzel şekilde yaşayabiliryor muyuz? İyi bir Müslüman olabiliyor muyuz? Bu güzel hasletlerin çabası içinde olmamız gerekiyor.
Yoksa yılbaşı m’elaneti çılgınlıklarına karışarak günah defterimizin daha fazla kabarmasına, iman ve itikadımızın zedelenmesine ve yok olmasına sebeb olmamalıdır.
Öyleyse şuurlu Müslümana düşen vazife aileyi efradı ve çoluk çocuğunu yılbaşı me’anetinden uzak tutup, yemesinde içmesinde, giyim kuşamında, bir değişiklik yapmayıp, bu gecenin zulmetinden, şerrinden emin olup hidayet üzere hayatlarını devam ettirmeleri ve dünyada kafirin zulmü altında inleyen ümmet-İ Muhammed’in felâh bulması ve kurtuluşu için dua etmektir. Gayri müslimlerin bayramlarından ve âdetlerinden uzak durulmalı, yukarıda Peygamber efendimiz (s.a.v)’in ifade ettikleri gibi onlara benzememeye gayret etmelidir. Son olarak Hicr suresinin 3.üncü âyet-İ kerimesini hatırlatır ve mevzumuza son vererek bu gecenin zulmetinden serrinden yüce Allah’a (c.c.) sığınırız. Hazret-i Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Bırak onları (kendi hallerine) yesinler, eğlensinler! Onları boş bir emel oyalayadursun. Yakında görecekler onlar…”
Selâm ve Dua, hayirli ve bereketli Cumalar dileriz.