(AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terör sorununun birlikte çözülmesi gerektiğini belirterek, “Ön yargılarımızdan arınarak çözmeliyiz bu sorunu. Ön yargılarımızla hareket edersek, sorunları çözemeyiz. Tam tersine yeni sorunlara kaynaklık yapmış oluruz. Bu açıdan bu toplantı çok önemlidir.” dedi.
Kartal Belediyesi, Türk Ocakları İstanbul Şubesi ile İstanbul Üniversitesi iş birliğinde Hasan Ali Yücel Kültür Merkezinde düzenlenen “Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları” başlıklı toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, son ayların en önemli toplantılarından birinin gerçekleştirildiğini söyledi.
“Başkaları İslam dünyasının sorunlarını tartışırken niye biz tartışmıyoruz ve hangi gerekçeyle tartışmıyoruz?” diye soran Kılıçdaroğlu, eğer bir sorun çözülecekse onun oturulup uygarca tartışılması gerektiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, “Nedir meseleler? Neden kan akıyor İslam dünyasında? Neyin bedeli için, hangi gerekçelerle akıyor? Aklımızı kullanacağız ve bu sorunları tartışacağız, çözüm üreteceğiz. Çözüm üretirsek zaten sorunlarımızı aşabiliriz. Ama çözümsüzlüğün çözüm olmadığını, çözümsüzlüğün acı, kan, göz yaşı olduğunu hepimizin kabul etmesi lazım.” diyerek, toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ettiğini kaydetti.
Bugünün, terör örgütü DAEŞ tarafından Ankara’da gerçekleştirilen gar patlamasının yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, patlamanın olduğu saatlerde katılacağı çeşitli programlar dolayısıyla İstanbul’da bulunduğunu ve olayı telefonla haber aldığını aktardı.
Kılıçdaroğlu, o gün çıkıp, “Bu terörü bitirmek için bizden ne istiyorsanız, biz elimizden gelen her türlü katkıyı yapmaya hazırız.” dediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Bugün bu toplantıyı yapıyoruz. O terör saldırısını düzenleyenler kimdi? IŞİD dediğimiz terör örgütü gruplarıydı. Yani kendisine Irak Şam İslam Devleti adını veren İslamiyeti kullanan bir terör örgütü. Bugün bu toplantının önemi de buradan kaynaklanıyor zaten. Nasıl olur da İslamiyet, Sevgili Peygamberimizin emek harcayarak, pek çok tehlikeyi göze alarak, dünyayı aydınlattığı, ki bana göre dünyanın en büyük devrimcilerinden birisidir, köleliği kaldırdı, kadın-erkek eşitliğini sağladı, pek çok değişime, dönüşüme hizmet ettiği bir Müslümanlık anlayışını kanla tanıştırıyorsunuz ve siz buna ‘Müslümanlık’ diyorsunuz. Terörle tanıştırıyorsunuz buna ‘Müslümanlık’ diyorsunuz. Bizim bunu masaya yatırmamız lazım. Üstelik masaya yatırırken, a partisi, b partisi olarak değil, bu ülkenin çıkarlarını savunan herkesin ortak çabası olması lazım.”
“İnanç üzerinden, etnik kimlik üzerinden şiddet neye yarar?”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu toplantıyı önemli kılan bir başka sebebin de Muharrem ayında bulunulması olduğunu vurgulayarak, “Muharrem ayındayız, yas ayındayız. Sevgili Peygamberimizin torunlarının Kerbela’da şehit edildiği bir aydayız. O zaman sorun yok muydu? Vardı. Bugün sorun yok mu? Bugün de var. Peki gelecekte yeni Kerbelalar olmalı mı? Asla olmamalı. Dün vardı, tarihin derinliklerinde var, bugün de var. Buyurun, 10 askerimiz şehit oldu. Bombayla. İnanç üzerinden, etnik kimlik üzerinden şiddet neye yarar? Türkiye, İslam dünyası üzerinde hesapları olanların hesaplarını güçlendirir. O nedenle söylüyoruz inanç üzerinden, kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaset olmaz. Bunun için bu toplantıya çok ama çok önem verdim.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sorunu yaşayan biziz, kavganın göbeğinde olan biziz ama kendi sorunumuzu tartışmaktan korkuyoruz.” diyen Kılıçdaroğlu, sorunu tartışmaktan korkulmaması gerektiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tam tersine masaya yatırıp, cesaretle tartışacağız. Benim aklımda bazı sorular var ve ben bu soruları toplantı öncesi konuşmamda dile getirmek isterim. Sorularla yola çıktığımızda daha sağlıklı teşhisler koyabiliriz. Hazırladığım 15 soru var. Bu sorulara yeni sorular eklenebilir, hatta eklenmelidir de. Birinci soru, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye 57 ülkede toplam 1 milyar 700 milyon Müslüman kardeşimiz yaşıyor. Müslümanlar dünya nüfusunun yüzde 28’ini oluşturuyor. Yani dünyada yaşayan her 4 kişiden birisi Müslüman. Bütün İslam ülkelerinin toplam milli gelirleri yaklaşık 6 trilyon dolar. 57 ülkenin gayri safi hasılası 6 trilyon dolar. Sadece Çin Halk Cumhuriyeti’nin gayri safi milli hasılası 12 trilyon dolar. Bir ülke 57 ülkeden çok daha fazla gayri safi hasılaya sahip. Yani 57 İslam ülkesi bir tek Çin Halk Cumhuriyeti bile edemiyor. O zaman soru şu, neden edemiyor? İkinci soru, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkeler dünya enerji kaynaklarının yüzde 70’ine ve doğal kaynakların yüzde 40’ına sahip. Dünyanın en büyük zenginliğinin üzerinde İslam ülkelerinde yaşayan vatandaşlar oturuyor. Ama buna rağmen yine bu örgütün verilerine göre nüfusun yüzde 40’ı yoksuluk içinde. En zengin kaynakların üstündesiniz ama nüfusun yüzde 40’ı yoksulluk içinde. Soru neden? Üçüncü sorumuz, dünya her yıl yüzde 4,7 oranında büyüyor. İslam ülkelerindeki büyüme ise yüzde 3,6 neden? Ne eksiğimiz var? Dördüncü soru, dünyada iş gücüne katılım oranı yüzde 63. İslam ülkelerinde yüzde 59. Neden? Beşinci soru, dünyada işsizlik oranı ortalama yüzde 6. İslam ülkelerinde ise yüzde 8. Neden? Altıncı soru, gelişmekte olan ülkelerde genç işsizlik oranı yüzde 11. İslam ülkelerinde yüzde 17. Neden? Yedinci soru, 57 İslam ülkesinde halkın yüzde 37’si okuma-yazma bilmiyor. Bir başka değişle 630 milyon Müslüman kendi dilinde okuma yazma bilmiyor. Neden?”
“Tüm dünyada terör saldırılarında ölenlerin yüzde 90’ı Müslüman”
Kılıçdaroğlu, Birleşmiş Milletler Arap Kalkınma Teşkilatı raporuna göre Arap kadınlarının yarısının okuma-yaza bilmediğini, 5 Arap’tan birinin günde 2 dolardan daha az bir gelire sahip olduğunu, tüm Arap dünyasının sadece yüzde 1’inin bilgisayar ve internete ulaşabildiğini anlatarak, “57 İslam ülkesinin her birinde ortama 10 üniversite var. Yani 1 milyar 700 milyon insanın toplam 600 üniversitesi var. Amerika’da sadece 5 bin 700 üniversite var. Hindistan’daki üniversite sayısı 8 bin 500. Dünyanın en iyi 100 üniversitesinden birisi İslam ülkelerinde sadece Türkiye’de var. O da Orta Doğu Teknik Üniversitesi, gururumuz. Peki, 1 milyar 700 milyonluk bir nüfusa hangi gerekçeyle 600 üniversite?” şeklinde konuştu.
ABD’de yayınlanan bir rapora göre, tüm dünyada terör saldırılarında ölenlerin yüzde 90’ının Müslüman olduğunun belirtildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, Müslümanları öldürenlerin de yüzde 100’ünün Müslüman olduğunu dile getirdi.
Bilime, tekniğe bu kadar önem veren ve dünya çapında çok önemli isimler yetiştiren İslam dünyasının bugün neden geriye düştüğünün sorgulanması gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Madem ki ‘Alimin ölümü alemlerin ölümüdür’ diyor Sevgili Peygamberimiz, alimlere, hocalara, akademisyenlere, bilim insanlarına neden değer vermiyoruz? 14. soru, İslam maskesi altındaki rejimlerde bir avuç adam, iktidarı tüm gücüyle kendi halkını sömürmek, zevk-i sefa içinde yaşamak gibi bir düşünce içindeler. Onların baskısı altında 630 milyon insan okuma-yazma bilmiyor. 850 milyon insan da yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Neden? Herkese soruyorum, 630 milyon insanı cehalete, 800 milyon insanı yoksulluğa mahkum eden kim? Son soru, bugün iç çatışmaların yoğun olarak yaşandığı Müslüman dünyadan göçler var. 3 milyona yakın Suriyeli Türkiye’de. Avrupa’nın da her tarafına gitmeye çalışıyorlar. Soru şu, neden mülteci olarak İslam dünyasından kaçanlar örneğin Suudi Arabistan’a, Katar’a, Mısır’a değil de Avrupa’ya, gelişmiş ülkelere doğru gitmeyi düşünüyor? Bunların yanıtlarını hep birlikte aramak zorundayız.”
Terör sorununun birlikte çözülmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Ön yargılarımızdan arınarak çözmeliyiz bu sorunu. Ön yargılarımızla hareket edersek, sorunları çözemeyiz. Tam tersine yeni sorunlara kaynaklık yapmış oluruz. Bu açıdan bu toplantı çok önemlidir.” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Dünyayı sorgulayacağız. Farklı düşündüğümüz zaman dünyanın ilerlemesine katkıda bulunabilir, farklılıkları bir kavga aracı değil, bir kavganın gerekçesi değil, zenginliğimizin bir temel taşı olarak kabul ettiğimiz zaman Türkiye üzerinde oynanan oyunları aşmış oluruz. Bunu herkesin çok iyi bilmesi lazım.” dedi.
Kartal Belediyesi, Türk Ocakları İstanbul Şubesi ile İstanbul Üniversitesi iş birliğinde Hasan Ali Yücel Kültürk Merkezinde düzenlenen “Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları” başlıklı toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, İslam dünyasındaki sorunların kaynağının aşılması için dört önerisinin bulunduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Dört halkadan oluşan bir çözüm önerisi paketini sizlere sunmaya çalışacağım.” diyerek, şöyle devam etti:
“Birinci halkamız, demokratikleşmedir. Demokrasisi gelişmiş ülkeler her zaman hızla büyüyen ülkelerdir. Demokrasisi gelişmiş ülke ne demektir biliyor musunuz? Siyasetçinin halkına hesap verdiği ülke demektir. Yani vatandaştan toplanan vergilerin her kuruşunun hesabını veren devlet demektir. Yani kul hakkı yemeyen bir anlayışı siyaset kabul etmiş demektir. Bunu yapmak lazım. Sadece bu yetiyor mu? Hayır. Baskı altında olmayan, düşüncesini özgürce ifade eden ve hükümete ‘Benden topladığın vergileri nerelere harcadın?’ diyebilecek cesaretli bir ortamı yaratan bir devlettir demokratik devlet. Vatandaş rahatlıkla sorularını gündeme getirebilmelidir. Demokratik devlet, demokrasisi gelişmiş devlet baskıya, teröre, diktaya teslim olmayan, gücün tek bir yerde toplanmasını değil, dengeli dağılmasını sağlayan bir mekanizmayı hayata geçiren devlettir. Yani denge ve denetleme ağını sağlıklı kuran devlettir. Demokrasisi gelişmiş devlet liyakat esasına uyan devlettir. İşi ehline teslim eden devlet demektir. Bu halkayı sağlarsak önemli bir adımı atmış oluruz.”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sadece insan haklarının değil, doğa haklarının da bulunduğunu dile getirerek, “Rahman Suresi, ‘Ağaçlar Allah’a secde ederler.’ biz bizim dışımızdaki canlılara da saygı göstermek zorundayız. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde devletler, hükümetler, sivil toplum kuruluşları bizim dışımızdaki canlılara da nasıl insana hak tanıyorlarsa, doğanın diğer canlılarına da aynı hakkı tanımak zorundadırlar.” ifadelerini kullandı.
“Laiklik terör örgütlerine karşı müslim ve mümin olanın da hakkını korur”
İkinci halkanın din ve vicdan özgürlüğü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi laikliktir. Laiklik sadece devletin dine saygılı, dini koruyan, dinlere eşit mesafede olan durumunu tanımlamaz. Laiklik aynı zamanda bireylerin ve cemaatlerin IŞİD gibi, FETÖ gibi terör örgütlerine karşı müslim ve mümin olanın da hakkını korur. Bu bağlamda laiklik herkesin birlikte yaşamasını güvence altına aldığı kadar, günümüz İslam dünyasında kimi daha İslami olduğu tartışmasının militarist bir zemine taşınmasının da engelleyicisidir. Devletin inanç dayatması yapmadığı, her yurttaşın inancını özgürce yerine getirdiği bir düzeni kurmamız gerekiyor. Laikliğin özünde yatan budur. İnançlar konusunda tarafsızlığını koruyan bir devlet anlayışı. Siyasilerin, insanların inançlarını kullanarak oy devşirmelerinin önüne geçmemiz ve Allah ile kulun arasına kimsenin girmemesi gerektiğini hepimizin daha yüksek sesle seslendirmemiz gerekiyor.”
Kılıçdaroğlu, üçüncü halkanın da sosyal devlet anlayışı olduğunu aktararak, “Sosyal devlet işsizlik ve yoksullukla mücadele eden devlettir. Yoksullukla mücadele ederken özellikle insan onurunu koruyan devlettir. Yani sağ elin verdiğini sol elin görmediği bir anlayışın egemen olduğu devlettir. Sosyal devlet aynı zamanda çocuklarımıza çağdaş eğitim vermeyi hedefleyen bir devlettir.” diye konuştu.
“Çağdaş eğitimle İslam dünyasının sorunları hızla kapatılabilir”
Çocuklara iyi bir eğitim verilerek akıllarını insanlığın yararına kullanabilmelerinin sağlanması gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer çağdaş bir eğitim verebilirsek İslam dünyasının içinde yaşadığı sorunları büyük bir hızla kapatabiliriz. Sivil toplum, meslek kuruluşlarının emekten, alın terinden yana olmaları lazım. Sosyal devlet eşit yurttaşlık esasına dayanır. Kadın-erkek eşitliğine önem vermemiz gerekiyor. Eğer cennet anaların ayaklarının altındaysa kadını yüceltmek İslam dünyasının temel görevlerinden birisi olmak zorundadır. Vatan ana gibidir, ne kadar hakkımızı ödesek de onu kapatamayız. Yaşadığımız coğrafyaya Anadolu diyoruz, kadının, annenin bu kadar yüceltildiği bir siyasal inanç anlayışında neden kadın ikincin sınıf yurttaş olarak konumlandırılıyor? Dördüncü halka, hukuk devleti. Adalet, İslam ve tüm diğer dinlerin temel taşı olarak kabul edilmelidir. Soylu bir kavramdır adalet. Adalet taşıdığı anlamı da aşan bir biçimde ilahi ve beşeri olarak eşitlik, dürüstlük, tarafsızlık, haksızlıkların son bulması doğrunun egemenliği olarak tanımlanır. Adalet budur. Yani devletin temeli adalettir. İslam dünyası acaba adalete ne kadar önem veriyor? İslam dünyasını yönetenler ne kadar adil? Üstünlerin değil, hukukun üstünlüğünü savunan bir devlet anlayışı. Düşünceyi, ifade özgürlüğünü savunan bir anlayış. Düşüncelere saygı göstermek insan olmamızın ilk adımıdır. Bir aklınız varsa düşüncelerimiz de olacaktır. Dünyayı sorgulayacağız. Farklı düşündüğümüz zaman dünyanın ilerlemesine katkıda bulunabilir, farklılıkları bir kavga aracı değil, bir kavganın gerekçesi değil, zenginliğimizin bir temel taşı olarak kabul ettiğimiz zaman Türkiye üzerinde oynanan oyunları aşmış oluruz. Bunu herkesin çok iyi bilmesi lazım.”
“Dindarlık yeniden tanımlanmalı”
Kemal Kılıçdaroğlu, 1970-80’lerde ülkücülerle devrimcilerin birbirini öldürdüğünü ancak içine düştükleri kaosun, birbirleriyle çok farklı düşünmediklerinin bilincine hapishanelerde aynı hücrelere, koğuşlara konuldukları zaman vardıklarını aktararak, geçmişin çok sağlıklı şekilde tahlil edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu dört halkanın yerine getirildiğinde İslami endekste çok daha yukarılara tırmanılmış olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, İslami endeksin 2010 rakamlarına göre, Türkiye’nin 103. sırada yer aldığını aktardı.
Kılıçdaroğlu, tüm bunların aşılması gerektiğini ve bunu yaparken de dindarlığın bahsi geçen kriterlerle yeniden tanımlanması gerektiğini dile getirerek, dindarlığın sadece kişinin kendisine özgü bir kavram olmadığını, içerisinde toplumsal sorumluluğun bulunduğu bir anlam taşıdığını ifade etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Kendi sorunlarımızı ön yargılardan arınarak ve bir araya gelerek, düşüncelerimizi özgürce ifade ederek, artılarımızı, eksilerimizi özgürce tartışarak güzel bir Türkiye inşa edebiliriz. Terörden en büyük zararı biz görüyoruz. İnançlar en fazla Türkiye’de sömürü alanı haline dönüşüyor. Siyaset kurumu inançları acımasızca sömürüyor. İlahiyatçılarımız farklı bir şeyi dillendirmekten çekiniyorlar. Ama işin özü şu, yeni düşünceler her zaman tepki çekmiştir. Ama tarih, yeni düşünceleri her zaman doğrulamıştır. Dolayısıyla biz bilimin ışığında ‘Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’, ‘Alimin ölümü, alimin ölümüdür, ilim Çin’de bile olsa gidin öğrenin’ düşüncesiyle sorunlarımızı çözmek için yeni bir yol haritası belirlemek zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada toplantı salonunda bulunan ve geçen yıl Ankara Garı’nda yaşanan terör saldırısını protesto eden bir grup görevliler tarafından salondan çıkarıldı.