Türkiye’de sorun bitmez ama istenirse çabuk da çözülüyor. Özellikle de ekonomide… İnsandaki ‘Hep benim olsun’ iştahı maalesef başları dertten kurtarmıyor. Biraz menfaatlerimizi frenleyebilsek ne dert, ne tasa, ne de belâ kalacak ama bir kere kendimizi nefislerimize kaptırmışız, gidiyor!..
Ocak – Kasım 2023 döneminde bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan 15 bin keşideciye (çek düzenleyen kişi) ait 136 bin adet çekin toplam tutarı 51 milyar TL. Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının ibraz edilen çeklere oranı bir önceki yıla göre artış kaydetti.
Yani pervasızca, kendimize acımadan, başımızı dertten derde atan, taştan taşa vurduran karşılıksız çek kesmeye devam, demek istiyorum.
Kasım ayında karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı; tutar olarak yüzde 1,4 ve adet olarak yüzde 0,9 olarak gerçekleşti. 2023 yılı Ocak – Kasım döneminde, karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının en yüksek olduğu 5 il sırası ile İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir ve Antalya… Bilgi Türkiye Bankalar Birliği’ne (TBB) ait.
***
Çek hukuku Türkiye’de belki de hukuki düzenleme olarak en fazla değişikliğe uğrayan bir alan. Bugün ticari hayatın vazgeçilmezi çek ile ilgili bir kanun bulunması zaten düzenlemede yapılan çok sayıdaki değişimlerinden anlaşılıyor.
Karşılıksız çek keşide etme fiili geçmişte kanunlarda suç olarak tanımlanıyordu. Yaşanan sosyal ve ekonomik birçok sıkıntılar sebebiyle ticaretin tıkanmaması adına kanunda yapılan değişiklikle karşılıksız çek keşide etmek suç olmaktan çıkarıldı. Ancak daha sonra çek hamillerinin korunması adına yaşanan sorunlardan kaynaklı 5941 sayılı çek kanununda değişikliğe gidildi. Mezkur kanunun 5. maddesinde düzenleme yapıldı ve “çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında”, hamilin şikâyeti üzerine her bir çek ile alâkalı 1500 güne kadar adli para cezasına hükmolundu.
Olayı daha da açarsak…
Karşılıksız çek düzenleme suçu; çekin karşılıksız kalması durumunda, alacaklının şikâyeti üzerine, borçlu karşılıksız kalan çek bedelinin yanı sıra bir de adli para cezası ödemek zorunda olduğu, bu para cezasını süresinde ödeyememesi durumunda hapis cezası ile karşı karşıya kaldığı suç tipi.
Karşılıksız çek düzenleme suçu (keşide etme) olarak bilinen bu suç, 5941 sayılı Çek Kanunu ile “Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu” şeklinde yeniden tanzim edildi ve karşılıksız çek düzenleme suçu şartları şöyle oluştu:
“Çekin vadesi gelmiş ve çek süresi içerisinde ibraz edilmiş olmalı. Çekin arkasına ‘Karşılıksızdır’ olduğu banka tarafından işlenmeli. Çek sahibi karşılığı olmayan çek ile ilgili 3 ay içerisinde şikâyet yoluna başvurmalı.”
***
Karşılıksız çek keşide etme suçu şikâyete bağlı. Şikâyet merci ise icra ceza mahkemeleri. Yargılama neticesinde suç tespit edilmişse 1500 güne kadar adli para cezası ortaya çıkıyor. Ancak bu para cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmuyor. Adli para cezasının ödenmemesi durumunda ise bu ceza, “kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin direkt hapis cezası”na çevriliyor.
Kanuna göre, mahkeme tarafından adli para cezasının 2 yılı aşmamak kaydıyla en az 4 taksit halinde ödenmesi kararlaştırabiliyor. Taksitler zamanında ödenmez ise geri kalan borcun tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen kısmın hapis cezasına çevrileceği, ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ile ilgili hükümlerin uygulanmayacağı mahkeme hükmünde belirtiliyor.
Tabii, karşılıksız çek keşide edilmesiyle oluşan ceza sadece adli para cezasıyla sınırlı kalmıyor. Ayrıca keşideci hakkında çek hesabı açma yasağı getiriliyor. Çek hesabı açma yasağı, kişilerin kredi notları üzerinde negatif etkiler oluşturuyor.
***
Karşılıksız çek ile ilgili bir mağduriyet söz konusu olduğuna dair herkes hemfikir. Haksızlık ve eşitsizlik kaynaklı öyle bir sorun ortaya çıktı ki bunu hiç kimse çözemiyor. Çek mağduriyetindeki mes’ele haddizatında hapis cezasından önce yasal çerçevede düğümleniyor.
Hukuk ceza veremiyorsa, yani Anayasa’nın 38. Maddesi, karşılıksız çekteki hapis cezasına engelse o suç olarak kabul edilmemeli, diye düşünmek lâzım. Ayrıca imzaladığımız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de çeke hapis cezasını onaylamıyor, bu da dikkat edilmesi gereken ikinci husus!
***
Anayasa Mahkemesi “Çek bir kambiyo senedi olduğundan bağımsız borç oluşuyor. Bundan dolayı hapis cezası doğuyor” savıyla hareket ediyor. İyi de kambiyo işlemlerinde sadece çek yok ki. Senet (bono) var, sigorta poliçesi var. Haydi burayı da geçelim, çek mağdurunu hapse attığınızda devlete ve alacaklıya borçlar nasıl ödenecek, problem ortadan kalkacak mı, buralar hiç düşünülmüyor. Benim bildiğim hukukta ceza mantığı, sorunu izâle etmek için işletilir!
Deniyor ki, Anayasa Mahkemesi çoğu konuda karar vermeden önce danışacağı bir kurul olsa, belki hatalı kararlardan dönecek ve Anayasa maddeleri korunmuş olacak. Elbette, erkler ayrılığı sebebiyle bu işin tamamen yargı ve hukuka ait olduğu şüphesiz.
***
Hukukçuların bir kısmı çek mağduriyetine sağduyulu yaklaşımın gerekli olduğunu söylüyor. Hukukçu söylemleri, bir kez genel affın çıkarılmasından tutun da borçlunun ödeyebileceği yeni bir zemin ve zaman oluşumunu içeren yepyeni bir düzenlemeyle “beyaz bir sayfanın açılması” yolunda birleşiyor.
Haa, çek olayında kötü niyetliler varsa küçük araştırmalarla dahi failler bulunabilir. Bankadan aldığı çek defterlerinden kestiği birkaç yaprağı ödeyip, diğer yapraklarını piyasaya dağıtan ve yükümlülüğünü yerine getirmeyen insanları bulmak o kadar zor olmasa gerek.
***
Çek mağduriyetini 2020 yılından bu yana zaman zaman yazarım. Meselâ 3 Haziran 2020 tarihinde kaleme aldığım “Çek mes’elesi kangren oluyor, haber vereyim!” başlıklı yazımda yine bugün tartıştığımız konuları gündeme getirmiştim.
Bu yazıda sarahaten, “… Adalet uygulanacaksa; ekonomi suçuna, ekonomi cezası verilir… Benim anladığım bu!.. Neticede karşılıksız çek, bir borç… Aynı zamanda hukuki yönden suç… Fakat hapiste yatan bir kimsenin de borcunu ödeyemeyeceğinin bilinmesi lâzım. Karşılıksız çek; bazı istisnalar hariç kesinlikle yüz kızartıcı suç. Ama infazı ‘hapis cezası’ olmamalı…” demiştim.
Bugün değişen bir şey yok. Yine aynı konuları tartışıp duruyoruz… Ama nereye kadar?..
Sedat Yılmaz
sedad.yilmaz@gmail.com