Karikatürist Halaç: “Karikatür demokrasinin kılıcıdır”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yaşamını Belçika’da sürdüren karikatürist Yasin Halaç, Yenivatan’a verdiği röportajda, karikatür hakkında önemli bilgiler verdi.

Karikatüre olan merakının çok ufak yaşlarda başladığını söyleyen 1957 Emirdağ doğumlu karikatürist, röportajında karikatürün demokrasinin kılıcı olduğunu ifade etti.

İşte röportaj:

Karikatür çalışmalarına ne zaman başladınız?

Y.H.: “Henüz 1974 yılında başladım ama ilk karikatürüm 1975 yılında yayınlandı. 7 Gün diye bir dergi vardı. Türk televizyonu o dönemde siyah beyazdı. Arkasından Hey dergısı, Gırgır, Çarşaf, Fırt ve Günaydın gazetelerinde karikatürlerim yayınlandı.”

Karikatür aşkı sizde nasıl oluştu?

Y.H.: “Ortaokul dönemindeyken güzel resim çiziyordum. Bir gün resim öğretmeni bana “Oğlum sen resim değil, karikatür çiz” dedi. Kendisine “Nasıl olacak” diye sorduğumda, bana “Ben seni değerlendiridim” diye cevap verdi. Ardından bir iki karikatür çizdim ama o dönemde Emirdağ’a dergi falan gelmezdi. Sadece büyük gazeteler gelirdi. Sonra televizyon üzerine çizdiğim karikatürü, öğretmenim 7 Gün dergisine göndermiş. O hevesle karikatürlere başlamış olduk ve arkası devam etti. Karikatürün inceliklerini yine o zamanki resim öğretmenimden öğrendim ama daha sonra Çarşaf karikatür okuluna devam ettim. Çarşamba sabahı Emirdağ’dan otobüse biniyordum, ertesi gün sabah eski Topkapı garajında iniyordum, oradan dolmuşla Cağaloğlu’daki derginin okuluna giderdim. Sabah, öğlen ve akşam bir simit yerdim çünkü paramız yoktu. Rahmetli Oğuz Aral herkesin masasına dört veya beş gazete bırakıyordu. Bunlar Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Tercüman, Günaydın ve bir iki gazeteden oluşuyordu. Oğuz Aral, bize “Bunları okuyun ve bunlardan bir konu bulun” derdi. Bizde bir konu bulmak için reklamlara varasıya okuyorduk. Akşam siyah beyaz televizyonda haberleri izlerdik ama doğru olup olmadığını bilmezdik. O da bu yüzden bize konuları gazetelerden bulmamızı öneriyordu. Daha sonra bize teknik konullarda da yardımcı oluyordu. “El hareketlerini böyle çizin”, “Esnek olsun” veya “Vuruşunu farklı çizin” diye bize her şeyi öğretirdi ve her hafta ünlü bir karikatürist gelir bize ders verirdi. Semih Balcıoğulu, Bedri Koraman gibi çok büyük isimler bize ders verdi. O zamanlar biz henüz 14-15 yaşlarındaydık. Karikatüristler bizi motive ederlerdi. Ardından ilk sergimi İstanbul’da çıkmaz bir sokakta açtım. 20-25 tane karikatürümü kendi çabalarımla kartonlara çizdim ve orada sergiledim. İnsanlar meraklı bir şekilde o çıkmaz sokağa girip karikatürlerimi inceliyorlardı. Sergi dört gün açık kaldı. Her akşam topluyordum ve her sabah tekrar asıyordum. Bu sergi sayesinde o zaman gazetelere bile haber oldum. İkinci sergimi ise 2007 yılında Anvers’te gerçekleştirdim. 3 tane standa karikatürlerim sığmadı. 250’den fazla karikatür sergiledim. Binlerce insan gelip standımı gördü. Son sergimi ise 2015 yılında Eskişehir’de Atilla Özer Karikatür Evi’nde açtım. Segi bir hafta açık kaldı ve çok beğenildi. Türkiye’deki gazeteler ve televizyonlar haber yaptılar. Özellikle Eskişehir Üniversitesi’nden gelen öğrenciler çok ilgi gösterdiler. Zamanla katıldığım televizyon programlarında karikatürlerimi tanıttım. Şimdi karikatürlerim internet yayıncılığı yapan haber sitelerinde yayınlanmaya devam ediyor. Bu şekilde beni ve karikatürlerimi sevenler çizgilerimi zevkle izlemeye devam ediyorlar.”

“Karikatür” sizce neyi ifade ediyor?

Y.H.: “Karikatür bence demokrasinin kılıcıdır. Karikatür anlatılmaz, herkes kendine göre yorumlar. Biri çıkar beş yüz sayfalık bir roman yazar, beş yüz sayfayı okursun ve romanı en son sayfadaki bir cümlede anlarsın. Ama karikatür öyle değildir. Karikatür sayesinde beş yüz sayfalık bir roman bir A4 sayfasında anlatılabilir.”

Karikatürcülüğe özenen gençlere neler tavsiye edersiniz?

Y.H.: “Karikatürcülüğe özenen gençlere öncelikle bol bol gazete ve kitap okumalarını öneririm. Karikatürü iyi anlayıp çizebilmeleri için iyi okumaları lazım. Okuma alışkanlığı olmayan bir milletiz. Önemli olan önce okumayı öğrenelim ondan sonra karikatür çizmeyi düşünelim.”

Siyasi ve sosyal içeriği olmayan karikatür size göre karikatür müdür?

Y.H.: “Espri olarak çizilenler de neticede karikatürdür. Ama siyasi karikatürler ayrı bir konu. Güncel konuları işlemek ayrı bir konu ama insanları her türlü konuda ilgilendiren komik karikatürler de ayrı bir daldır. Sonuçta komik de olsa, bir karikatürün sosyal bir mesaj içermesi şarttır. Ancak işin bu kısmı, çizerin düşüncelerine bağlı. Mesela ben günde en az on gazete okumadan karikatür çizmem. Siyasi karikatürleri çok çizerim ama aynı haberi farklı görüşlerdeki gazetelerde okuduğum zaman doğrusunu bulurum ondan sonra çizerim. İnsanlara yanlış bir bilgi vermemek için bu konuda çok titiz davranırım. Bu konuda bugüne kadar hiç hata yapmadım ve kolay kolay yapmam da.”

Röportaj/Fotoğraf: Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir