Rahmân ve Rahîm olan Yüce Allah’ın (c.c.) adıyla…
Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH (c.c.) içindir. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in, âli’nin ve ashâbının üzerine olsun inşaallah.
Muhterem Müslümanlar,
İslam akâidi yani inancı ve Müslüman nasıl olmalıdır? yazımızı istifadenize arz eder hayır dualarınızı ümit ederiz inşaallah.
İslam Akâidi
Müslümanların kabul ettiği ve sıhhatine kat’î (doğru olmasından kesinlikle şek ve şüphe olmayan) olarak inandıkları şeylerden ibârettir.
Îman ve İslâm yahut Müslümanlık Hazret-i Allah (c.c.) tarafından gelen herşeye, Hâtemü’l-Enbiyâ yani son Peygamber olan Hazret-i Muhammed Mustafâ (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizin Yüce Allah (c.c.) tarafından getirdiği ve Peygamber efendimizin (s.a.v) beyan buyurdukları (hadis-i şerifler gibi) herşeye inanmaktır. İnanan kimseye Mümin ve Müslüman denir.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır ki: “Îman; Allâhü Teâlâ’ya, meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhirete ve kadere; hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır.”
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) îmanı böyle târif buyurmuş olduğundan bunlar îmanın rukünleridir. Îman ve İslâm bunlarsız olmaz.
Bir kimse îmanın rukünlerini böylece kabul edip inanırsa Hazret-i Peygamber efendimizi (sallallâhü aleyhi ve sellem) tasdik etmiş ve Allâhü Teâlâ katında Müslüman olmuş olur.
Zâhiren Müslüman olarak bilinmek, bilhassa da îmanın nûrunun tam ve mükemmel olması için “İslâm’ın binası” diye tâbir olunan şartları yerine getirmek lazımdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki: “İslâm, beş şey üzerine bina olunmuştur:
1) ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah’ şehâdeti. Yani, Hak Teâlâ’nın birliğine ve Hazret-i Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimizin, Allâh’ın Resûlü olduğuna şehâdet getirmek, Bütün peygamberler, Allâh’ın kullarıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Hazret-i Allah’ın (c.c.) kulu ve resûlüdür. 2) Namaz kılmak, 3) Zekât vermek, 4) Oruç tutmak, 5) Hac etmektir.”
Müslüman nasıl olmalıdır?
İslâm îtikâdını, inancını kat’î olarak kabul eden kimse Yüce Allah’ı (c.c.) tam manâsıyla bilip, kendisinin acziyet ve kulluğunun farkına vararak, her işinde Hazret-i Allâh’a tevekkül ve îtimad eder. Korku ve ümit arasında Allah’a (c.c.) bağlanır, evham ve bâtıl hayallere dalmaz. Bütün söz ve fiillerini, Cenâb-ı Hakk’ın işitip gördüğünün ve bildiğinin farkında olarak edepli bir şekilde yapar. Bütün yaratılmışlara karşı şefkat ve hakkâniyet üzere hareket eder.
Müslüman imânı dil ile ikrar kalb ile tasdik eder.
Bütün insanların, her şeyi yaratan Hazret-i Allâh’ın (c.c.) kulu olduğunu bilir, kimseye yan bakmaz ve can yakmaz.
Hazret-i Allâh’ın (c.c.) varlığını ve birliğini tasdik eder. İbâdet ve kulluğa yalnızca Yüce Allah’ın layık olduğunu bilir; her türlü yardımı, hidâyet ve mağfireti ondan bekler.
Peygamberlerin sonuncusu olan Hazret-i Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)’e îman etmiş olduğundan bütün peygamberleri istisnasız olarak kabul eder, hiç birini diğerinden ayırmaz.
Kadere îman etmiş olduğundan, başına bir musîbet ve keder geldiği zaman rızâ gösterir ve ‘takdîr-i ilâhîdir’ diyerek üzüntüsünü büyütmez ve uzatmaz.
Âhirete îman etmiş olduğundan dünyada başına gelen musîbetler ne kadar artsa da ümitsizliğe düşmez, isyan etmeyi asla düşünmez. Âhiretteki ecrini düşünerek sıkıntılara karşı sabırlı olur.
Hazret-i Allah’ı (c.c.) çokça zikrettiği için kalbi, Hz. Allâh’ın zikri ile nurlanıp sanatı, ticareti ve hiçbir dünyalık işi onu, Allâhü Teâlâ’yı zikirden alıkoymaz. Allâhü Teâlâ’nın sevgisi ile dolu olan kalbinde dünya sevgisi yer edemeyeceği için kendisini âhiret yolcusu olarak görür ve ecel kendisine ağır gelmez.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetine tâbi olur ve mübârek ashâbının hayatlarını öğrenerek onların hikmet, iffet, şecâat ve cömertlik gibi güzel ahlâkları ile ahlâklanır. Bu fâni âlemin geçici lezzetlerine iltifat etmeyerek dünyayı âhiretin tarlası olarak bilir ve gücü yettiği miktarda hayırlı fiil işleyerek arkasında güzel ameller bırakmaya çalışır.
Korku ve üzüntü üzere olmayıp rahat ve gönlü huzurla dolu olarak yaşar. Hevâsının (nefsinin gayr-i meşru arzularının) peşinde koşmayıp sadâkat ve vefâ ehli olur.
Hazret-i Allah (c.c.) tüm Müslüman din kardeşlerimizi ve âcizâne biz günahkâr kullarını hakkıyla ve layıkıyla iman eden kullarından eylesin insaallah. Son nefese kadar ve son nefes dahil olmak üzere Islam’dan, imandan, kur’andan, sünnetten ayırmasın insaallah. Son nefeste Kelime-i şehâdeti söyleyerek çene kapamayı cümlemize nasib eylesin inşallah. Âmin.
Vesselam.