İliaz Tahiraj, 56 yașındaydı. Otobüs șoförü olarak bașladığı șirkette daha sonra kontrol görevlisi olmuștu ve uzun yılların ardından emekliliğine sadece bir buçuk yıl kalmıștı. İliaz, 7 Nisan 2012 tatrihinde Cumartesi gününü Pazar gününe bağlayan gece bașına gelen o talihsiz olayı yașamamıș olsaydı bugün hayatının geride kalabilecek kısmını ailesinin yanında emekli bir șekilde geçiriyor olacaktı. Ancak o gece yașanan trajik olay her șeyin sonu oldu. Bir hayalin, bir hayatın, bir ailenin ve en önemlisi adalete olan güvenin.
Herkes tarafından sayılan ve sevilen Arnavut kökenli İliaz Tahiraj’ın ölümü bașta kendi çevresi olmak üzere Brüksel Bölgesi’ni yasa boğmuștu. Ancak 7 Nisan 2012 tarihinde ölen İliaz Tahiraj, geçtiğimiz günlerde katil zanlısına verilen cezayla bir kez daha öldü.
7 Nisan gecesi, Laeken Belediyesi sınırları içerisinde yer alan Port Caddesi üzerinde belediye otobüsü ile bir araba arasında meydana gelen kazaya müdahale etmek üzere kaza mahalline giden İliaz, burada otobüs șoförü ile araba sürücüsü arasında yașanan kavgayı yatıștırmak istemiș, ancak ișini yapmaya çalıșırken beklemediği bir anda yüzüne aldığı darbe yüzünden görev bașında hayatını kaybetmiști. İliaz’a ölümcül darbeyi vurduktan sonra olay yerinden kaçan katil zanlısı Belçikalı Alexandre V. kısa bir süre sonra yakalanmıș ancak temiz sicile sahip olduğu gerekçesiyle sadece kırk beș gün hapis yatıp tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıștı. Bunun üzerine Tahiraj ailesinin isyanı olayın seyrini değiștirmemiș ve gözler merakla mahkemenin vereceği karara çevrilmiști.
Uzun süren bir sürecin ardından mahkeme kararını verdi. Katil zanlısının kırk beș gün hapis yattığı günlerini de sayan mahkeme kırk aylık bir hapis cezasına hüküm verdi. Ancak yine aynı mahkeme, olay günü alkolun etkisiyle hareket ettiğini, o günden bu yana iyi hallini ve olay yüzünden ișini kaybettiğini göz önünde bulunduracak komik bahanelerle katil zanlısının hapis yatmasına gerek duymadı. Mahkeme kararına göre, katil zanlısı verilen bu kırk aylık ceza süresi içerisinde bir suç ișlerse hapse girecek. İșlemezse girmeyecek.
Bu karar üzerine gözler, yıkılan ve karara itiraz etmesi beklenen Tahiraj ailesine çevrilirken, ailenin karara itiraz etme gibi bir niyetinin olmaması bir yandan șașkınlık yaratırken diğer yandan “Acaba adalete olan güvenleri mi sarsıldı?” gibi soruları akla getirdi. Öyle ya, aile fertlerinizden biri eve ekmek parası getirme uğruna icra ettiği görevinin bașındayken katledilecek ve mahkeme olay yerinden kaçan katil zanlısına komik derecede nitelendirilebilecek bir ceza ișlemini uygun görecek. Kim olsa bu karara isyan eder. Ama ne acıdır ki, bu adaletsiz karar bir takım soru ișaretlerini de beraberinde getirdi.
Mesela insanların en çok merak ettiği sorulardan bir tanesi “Ölen Belçikalı ve öldüren yabancı kökenli bir vatandaș olsaydı, acaba mahkeme aynı kararı verir miydi?” sorusu. Mahkeme aynı șekilde karar verir miydi vermez miydi pek bilinmez ama bilinen kesin bir șey var. O da Belçika mahkemeleri tarafından Belçikalılara uygulanan çifte standart. Ne zaman ișin içinde bir Belçikalı ve bir yabancı kökenli vatandaș olsa karar her zaman Belçikalıların lehine ișliyor. Geçtiğimiz yıl Charleroi mahkemesi tarafından verilen karar buna en güzel örnek. Tutuklu olduğu Jamioulx hapishanesinde gardiyanlar tarafından dövülerek öldürülen Mikail Tekin’in katilleri, mahkeme tarafından suçsuz bulunarak serbest kalmıșlardı. Üstelik bütün delillere rağmen
Gardiyanlar tarafından öldürülen Mikail Tekin’i ikinci kez öldüren Belçika mahkemesi bu sefer de ișinin bașında bir berduș tarafından öldürülen İliaz Tahiraj’ı ikinci kez öldürmüș oldu. Sıradaki gelsin…