“Hz Ali’nin bilnmeyen hikmeti”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bu yaşadığımız çağ gerçekten hem maddi ve manevi açısında zor ve acımasız bir çağdır. Maddi olarak zamanla zorluklara katlanmaya öğrendiysek manevi olarak hiç olamadığı kadar zayıflanmışız. Bize vadedilen dünyadaki cennet gün geçtikçe bir zindana dönüşüyor.

Bir zamanlar herkes mutlu günlerini paylaşırken bu son yıllarda her gün ailemizden, dostalarımızdan ve komşularımızdan acı haberler alamaya başladık. Bir musibet geçtikçe yenisi ardında geliyor, bu yetmezken insanlık çığırından hızlıca çıktığını gözlemleniyor.

Akıl ve ruh sağlımızı hassas bir duruma geldi ve herkes eline geldiği gibi onunla başa çıkmaya çalışıyor. Büyüğü küçüğü affetmiyor bu devir.

Büyük bir savaşın içerisindeyiz ve bu savaş manevi bir savaştır. Aslında dünyanın yaratılışından bu yana onun içerisindeyiz ama bu zorla unutturuldu. Çoğu kişi hırsları ve hayalleri peşinde koşarken ruhlarının selameti unuttu. Bu yüzden imana sarılmaya ve inancımızın özüne dönmeye tam zamanıdır.

Bu makalede düşüncemizi aydınlatmak için öğretisinin önemini mehzep üstü olduğu Hz. Ali aleyhisselamın bilinmeyen hikmetleri aktaracağız.

Başlıca görüşlerinin birileri bu dünyanın mahiyetinin üzerindeydi, Hz. Ali bu dünya bir tuzaktan ibaretten olduğunu derdi. Felaketleri, musibetleri ve imtihanları hiç bitmediğini ve onun içindeki güvenlik ve konfor yetersiz olduğunu vurguluyordu. İçindeki süslemelerine aldanmamaya gerektiğini altını çizerdi.

Ne kadar doğrudur, bu kadar bilimde ilermelere rağmen hayatın afetleri yenememişiz ve bellidir ki, asla yenemeceğiz. Hz. Ali bunları sezebilmek olgun bir aklın göstergesi olduğunu söylerdi.

İkinci önemli öğretisi sabır ile alakalıdır. İki türden oluştuğunu söylerdi, birisi sevdiğin (ama yasaklı)’ndan tutunmak, ikincisi sevmediğine katlanmaktır. Sabır imtihana karşı bir alettir, zor durumlara katlanmaktır ve iyi durumda şükretmektir. Sabır imanın temellerindendir ve ağır imtihanların çözümü Allaha yalvarmak olduğunu öğretti.

Ahirete büyük bir ağırlık vermişti, sonsuz iyilikleri bu dünyanın geçici heveslerin ve bitmeyen cilelerinin çaresi olduğunu vurguluyordu. Yine bu dünyadan aldanmamaya davet ediyordu ve ahiretin güvenliği insanın yerleşimi için daha elverişli olduğunu sık sık hatırlatırdı. Gerçekten de ahiret bu dünyanın sancılarına ve hüzününe müthiş bir ilaç olduğunu söylerdı ve onun için içten iyi amellerde bulunan dünyevi yaşamı Allah tarfından kolaylaştırdığını derdi. Yine ahireti bu dünyanın hevesleriyle takas eden en mutlu olacığını ve en akıllı olduğunu söylerdi.

Herkes ani bir ölümden bu dünyadan ayrılabileceğini sık sık hatırlatırdı ve bu yüzden boş hayaller kurmamak gerektiğini söylerdi. Şahsen hayat o kadar fani olması yine bu dünyanın ciddiyetsizliğinin ve adaletsizliğnin bir hatırlatıcısıdır, bu yüzden yüce dinimiz buyurduğu gibi hedefimiz öte dünyadan başka bir şey olmaması gerektiğini düşünüyorum.

Ve en son en büyük imtihanlar dünya sevgisinden kaynaklandığını öğretmişti, gerçekten dünyayı hiç umursamayan mümin her zaman en direnişli ve en sağlıklıdır.

Evet sayın okurlar bu ilaç gibi öğretiler inancımızın esasların ve yüceliğinin bir örnekti. Allaha Hz. Muhammet sallallahu aleyhi ve sellem ve Hz. Ali aleyhisselamı bize gönderdiği için bin kere şükürler olsun. Hacı Bektaş Veli “Ne mutlu düsünce kararlığına ışık tututanlara” derdi ve bu karanlık devirde Hz Peygamberimizin ve takipçilerin öğretileri en hayati olduğunu zamanındayız.

Bu imtihan son imtihanı olacığını ve onu dünya halkları ve ümmeti kardeşçe yeneciğimizi ümit ediyoruz.

Özler Atalay Yükseloğlu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.