“Hurafe ile gerçek birbirine karıştı”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, Kilis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Doğan Karaçoşkun, Prof. Dr. Yaşar Düzenli hocamızla ve Merhum Prof. Dr. Mevlüt Güngür hocalarımızın “hurafe” ile ilgili yazılarını okudum ve o konuda bir araştırma yaptım.

Şimdi nerden çıktı bu hurafe demeyin, 23 Nisan tarihinde bir taraftan 23 Nisan kutlamaları yapılırken bir taraftan da başka bir grup ise başka bir etkinlik için Büyükada yolundaydı. Niye mi? Bakın sesli, görüntülü ve yazılı medyada yer aldığı şekli ile aynen aktarıyorum haberi: “Büyükada Aya Yorgi Kilisesi’nde binlerce kişi (Müslümanlar çoğunlukta ) 23 Nisan’da dilekte bulundu. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu topluluk ellerindeki mum ve iplerle sağlık, iş, eş ve para dilemek için uzun kuyruklar oluşturdu. Yolculuğun ilk durağı Büyükada İskelesi’nde renkli mumlar ve iplik makarası satıcılarına uğramakla başladı. Dilekleri için buradan gerekli malzemeyi alanların bazıları yürüyerek, bazıları da faytonlarla Aya Yorgi’ye çıkmayı tercih etti. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu kalabalık arasında Konya’dan da, Yunanistan’dan da gelenler vardı. Kilise’ye ulaşanlar bu defa içeri girmek için uzun bir kuyruk oluşturdu…

Bitti mi? Bitmedi. Bir de ayın biri kilisemiz var. Bu nedir diyecek olursanız o da Unkapanı/Fatih’de yer alıyor. Unkapanı’ndaki “Ayın Biri Kilisesi”, kocasını eve döndürmek isteyen, torununa şifa arayanlarla dolup taşıyor. Ama çoğunluk yine Müslümanlar.

İsterseniz hocalarımızla yıllar önce yaptığımız okumalardan ve yüz yüze sohbetlerden çıkan hurafe tanımını da vererek esas konumuza geçelim. Hurafe, dinin aslında olmayan fakat çeşitli nedenlerle din adına ileri sürülüp benimsenen bâtıl inanç ve davranışlardır. Bir başka ifadeyle insanın tamamen kendi kafasından, heva ve hevesinden uydurduğu şeyler olup akla ve gerçeğe aykırı düşen aldatıcı şeylerdir.
Her Hurafe Hurafedir; zira burada insan dinî ilkeleri, emir ve yasakları azımsayarak bunları ortaya atmaktadır. Aslında burada insan, kendini Allah yerine koymaktadır.

Yukarıdaki hurafe örneğini sadece İstanbul’dan birkaç tane verdik. Örnek vermeye kalkarsak eğer daha bir sürü örnek verebiliriz. Ama konumuz hurafelerin listesi değil. Medyanın burada tutunduğu tavrı eleştirmek istiyoruz. Medya adeta hurafeyi meşrulaştırıyor. Medya adeta hurafeye destek veriyor.

Medyadaki çifte standarda dikkat çekmek istiyorum. Her hurafe kötüdür. Hurafenin iyisi kötüsü olmaz. Şu hurafe Müslümanlar için kötüdür ama şu hurafe Hıristiyanlar için iyidir diye böyle din ayırımı da yapamayız.
Sesli-görüntülü ve yazılı medyaya baktığımız zaman özellikle bazı hurafeleri folklorik bir değeri olduğunu o kadar da kötü olmadığını hele hele Büyükada ve Ayın Biri Kilisesi örneğinde olduğu gibi ÖVÜCÜ ve sanki hurafe değil de OLUMLU BİR dini görevmiş gibi veriliyor. Gerek muhabirin konuşmasında gerekse haberin kurgusunda olayın yanlışlığı değil, insanların oraya gidip mutlu olması, dileklerinin yerine getirilmesi, ne kadar kalabalık olduğu üzerinde duruluyor. Konu ile ilgili hiçbir uzman görüşü alınmadan. Dini otoriterlerin görüşü sorulmadan sıradan bir haber gibi veriliyor.

Gözümüzden kaçmayan bir başka konu ise, konu İslami bir obje olduğu zaman ise bu sefer magazin haberden çıkıp Müslümanları küçük düşürücü şekilde ne kadar hurafeye düşkün olduğumuz şeklinde veriliyor. Türbelerin ziyaret edilmesi, oruç babada oruç açılması, Eyüp Sultan’da sünnet çocuklarının getirilmesi, şeker dağıtılması vb gibi… Cin çağırma, rüya tabirini de bunların arısına katabiliriz. Bunlarda verilirken farklı bir üslup ve seslendirme ile veriliyor.

Konunun önemine binaen bu konuyla ilgili ilgili meslek kuruluşlarına çağrı da bulunuyorum. Gerek Gazeteciler Cemiyeti, gerekse Medya Derneği vb gibi tüm Medya STK’larına seslenmek istiyorum. Türkiye’de aydın, düşündüğünü özgürce söyleyen bir nesil oluşmasını istiyorsak. Lütfen bu şekilde dini olan veya olmayan hurafelere karşı tek ses olunması gerekiyor. Hele hele hurafe-batıl inanç haberleri verirken olayı magazinleştirip gülüp geçilecek bir haber gibi değil ciddi ve dikkate alınması gereken bir haber olarak verilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.

Yine hurafe haberlerini verirken hangi din olursa olsun, belli bir dine dönük hurafelere hoşgörü olarak bakılarak magazin haber şeklinde verilirken, İslam dinine dönük olarak (İslam adı altında (!) ) yapılan hurafeleri de küçük düşürücü bir dilde verilmesini hiç ve hiç doğru bulmuyorum.

Konu gerçekten oldukça önemli ve dikkat çekicidir, ilgili tüm kurum ve kuruluşların dikkatine sunuyorum. Tabii bu işte esas görev tüm Türkiye’de sayıları gittikçe artan İlahiyat Fakültelerine ve değerli hocalarımıza iş düşüyor.

Fahri Sarrafoğlu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.