27 Şaban 1439 (13 Mayıs 2018)
Rahmân ve Rahîm olan yüce ALLAH’in adıyla.
Hamd âlemlerin Rabbi Allah (c.c.) içindir. Salât ve Selâm ise Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in, Âli’nin ve Ashâbının üzerine olsun inşallah.
Muhterem Müslümanlar!
Allahü Zülcelal hazretlerinin lütf-u keremi ile bir Ramazan-ı Şerif ayına daha kavuşmak üzereyiz.
Önümüzdeki Salı akşamı kılacağımız ilk teravih namazı ile birlikte Ramazan ayını idrak etmiş, aynı gece sahura kalkarak Çarşamba günü ilk orucumuzu da tutmuş olacağız inşallah.
Hazreti Allah (c.c.) Bakara suresinin 185. ayet-i kerimesinde; “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun.” buyurmaktadır.
Bu ayın faziletini en güzel şekilde, hiç şüphesiz Peygamber Efendimiz (s.a.v) beyan etmişlerdir. Şöyle ki; Ramazan-ı Şerif ayının yaklaştığı bir sırada Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ashabına bir hutbe îrad ederek şöyle buyurdular:
“Ey insanlar! İçinde, bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bulunduğu bir ay, sizi gölgeledi. Hazret-i Allah (c.c.) onun orucunu farz, namazını da nafile kıldı. Bu ayda bir farz eda eden kimse, bir köle azat eden ve yetmiş farz eda eden kimse gibidir. Bu öyle bir aydır ki, onda müminin rızkı ziyadeleştirilir. Kim bir oruçluya iftar ettirirse, bir köle azat etmiş gibi sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Karşılıklı hoşgörü ayıdır.”
Bu müjdeleri dinleyen Sahabe-i Kiram: “Ya Rasûlellâh! Hepimizin elinde oruçluya iftar ettirecek bir şey yok.” deyince, Peygamber Efendimiz:
“Hz. Allah bu sevabı oruçluya, bir hurma, bir yudum su ve süt ile iftar ettirene de verir. Bu öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve âhiri yani sonu cehennemden azattır.” buyurdular.
Muhterem mü’minler,
Görüldüğü üzere Ramazan ayı, farz olan Ramazan orucunu tutmak suretiyle hem madden hem de manen bir temizlenme ve arınma ayıdır. Ramazanda ibadetlerin sevabı kat kat artar, müminler ibadet zevkini tadarlar. Şeytanlar zincire vurulduğu için şeytani duygular körelir, rahmani duygular doruk noktasına çıkar. İbadet ve itaatla ruhu takviye etmek, nefsin arzularına set çekmek suretiyle nefis terbiyesi en güzel şekilde yapılır.
İmamı Rabbânî Hazretleri Mektûbât-ı Şerifesi’nde, Ramazan ayının ehemmiyeti ve ihyâsı ile alakalı olarak şöyle buyuruyorlar: “Kim ki bu ayda hayırlara ve salih amellere muvaffak kılınırsa bu muvaffâkiyet senenin tamamında onun arkadaşı olur. Eğer bu ay manevi dağınıklık ile geçerse, senenin tamamı da dağınıklık üzere geçer.”
Bu mübarek ay rahmet, ğufran ve Kur’ân ayıdır. Ramazan-ı Şerifin en büyük özelliği, kitabımız Hazreti Kur’ân’ın bu ayda nâzil olmasıdır. Peygamberimiz (s.a.v) her Ramazan ayında Kur’ân-ı Kerîmi hatmederdi. Cebrâil aleyhisselam da dinlerdi. Onun için mukâbele okumak ve okutmak sünnettir. Bu hususta müslümanlar, hazırlıklarını yapmalı, bilenler mutlaka en az bir Kur’an hatm-i okumalı, bilmeyenler mukabele okunan yerlere giderek okunan Kur’an’ı dinlemeli ve O’nun lâhuti sesini rûhunun derinliklerinde hissetmeye çalışmalıdır.
Bu ayda İftar vermek, zekat ve sadaka-i fıtrı ödemek, günahlardan uzak durmak, sohbetlere iştirak etmek, teravih namazlarını kılmak, 5 vakit namaza cemaatle devam etmek ve bol dua etmek gerekir.
Mevzumuzu Ebu Hüreyre (r.a.) dan rivayet edilen bir Hadis-i Şerif’le bitirmek istiyoruz: “Kim inanarak ve savabını Allah’dan (c.c.) ümid ederek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları affolunur.”
Bu vesileyle evveli Rahmet, Ortasi magfiret, ve sonu Cehennemden âzâd edilmis Müminler için kurtulus ayi olan mübârek Ramazân-i Serif ayinizi tebrik eder, tüm Islam âlemine, ümmet-i Muhammed’e, vatanimiza ve milletimize hayirlar ve bereket getirmesini yüce Allah (c.c)’den niyaz ederiz. Ramazân-i Serif ayimiz mûbârek olsun insaallah. Âmin.
Hoşgeldin! Yâ Şehr-i Ramazân.
Vesselâm