İki komşu ülkede, farklı nitelikte de olsa, yakında seçim var.
12 Eylül 2012 günü Hollanda erken genel seçimi ve 14 Ekim 2012 de Belçika yerel seçimi.
Türkiye kökenli adaylar biribirinin afiş fotoğraflarıyla uğraşadursun, biz iki ülkeye de biraz yakından bakalım isterseniz.
***
Hollanda seçim kampanyasında baş rol oyuncusu popülist Geert Wilders.
Hollanda aşırı sağının korumasız gezmeyen lideri şimdilik islamofobiden vaz geçmiş görünüyor.
Onun yerine AB karşıtlığı sergiliyor.
2002 yılında öldürülen popülist Pim Fortuyn’ün mirasçısı tek para birimi Avro alanından çıkmayı, AB’yi ve Schengen’i terk etmeyi, Güney Avrupa ülkelerine mali yardıma katkıda bulunmamayı savunuyor.
Bilindiği gibi, Wilders liberal Başbakan Mark Rutte’ün kurduğu azınlık hükûmetini dışarıdan destekliyordu.
Hükûmetin kamu borçlarını 2013 te GSYM’nin % 3 ünün altına çekmek amacıyla hazırladığı tasarruf paketini desteklemedi, hükûmet düştü ve erken seçime gidildi.
Çünkü Wilders’e göre Başbakan bu paketi Brüksel’in baskısıyla hazırlamış ve ulusal egemenlikten taviz vermişti.
Seçime bir hafta kala açıklanan kamuoyu araştırması sonuçlarına göre Wilders’in Özgürlük Partisi PVV 150 kişilik Hollanda meclisine 15 ilâ 19 arası milletvekili sokacak…
Halbuki geçen seçimlerde 24 milletvekli çıkartarak ülkenin üçüncü partisi olmayı başarmıştı.
Şimdi güvenilir ortak olma vasfını kaybettiği söyleniyor.
Kaç milletvekili çıkartırsa çıkartsın, seçimden sonra PVV’ye güvenerek hükûmet kurmak isteyen başka parti çıkacak mı?
Wait and see (bekle ve gör)…
***
14 Ekim 2012 Belçika yerel seçimlerinden sonra komşu Belçika’yı neler bekliyor?
Belçika N-VA Başkanı De Wever’in beklentilerine tutsak mı?
Bu soruya (sorunsala) temkinli yaklaşmakta yarar var…
Gazetecilik literatürü bunalımlardan beslenir genelde, krizlerden hoşlanır!
Bu sıralar yapılan bütün analizler hemen hemen aynı sonuca bağlanıyor.
Ya Bart De Wever Anvers belediyesini alacak, partisi N-VA önümüzdeki iki yıl boyunca müthiş bir yükselişe geçecek, 2014 te yapılacak Federal ve Bölge seçimlerinde oyları silip süpürecek, bunun ‘mantıki’ sonucu olarak Bart De Wever Belçika’nın sonunu kabul etmeyen hiçbir hükûmet koalisyonuna girmeyecek ; ya da Anvers’te başarılı olsa bile, yine de, 2014 seçimlerinin sonucu beklenecek ve ona göre hareket edilecek.
Kısacası diğer Flaman partilerinin tavrı irdelenecek.
Flaman milliyetçilere engelleme yapsalar bile şu gerçekleri dikkate almak zorunda :
-Valon, Brükselli veya Flamanların yeterli bir çoğunluğu ayrılıktan yana değil;
-Brüksel’in geleceğinin ne olacağı şimdilik hiç belli değil;
-AB Belçika’nın dağılmasına sıcak bakmıyor, zira bunun başka ülkelere örnek olmasından çekiniyor (İngiltere, İspanya gibi);
-Fransızca konuşanların ortak geleceği konusunda hiçbir uzlaşma yok.
Yani Belçika’nın geleceği çok bilinmeyenli bir denklem…
Diğer yandan global sermaye kaybetmeyi hiç sevmiyor ve AB’nin kendisini zengin sanan fakirleri tüketmeden duramıyor…
Uzun lafın kısası tüketmek için milliyetçilik değil, para lâzım para…
Yakup Yurt ©
Umurbey-Gemlik, 05.09.2012