“Hazret-i Meryem Validemizin İffet ve Fazileti”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rahmân ve Rahîm olan Yüce Allah’ın adıyla…

Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH (c.c.) içindir. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in, Âli’nin ve Ashâbının üzerine olsun. Âmin.

Hazret-i Allah (c.c.) Tahrim suresinin 12. Ayet-i Kerimesinde şöyle buyuruyor;

“İffetini çok iyi korumuş olan İmrân Kızı Meryem’i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.”

Muhterem Müslümanlar,

Yüce Allah (c.c.); Kur’ân-ı Kerim’de iffet ve hayâ âbidesi, sâliha bir hanım örneği olarak Hz. Meryem Vâlidemiz’i anlatmaktadır. Hz. Meryem’in Kuran-ı Kerim’de örnek gösterilen bir anne olmasının nedenleri…

Her büyük şahsiyetin ardında onu yetiştiren bir anne olduğu gibi, Hz. Meryem Vâlidemiz’in annesi de mühim bir ihlâs ve takvâ örneğidir. Allahu Teâla; bir nevî, anne-babalar tarafından nasıl bir evlât yetiştirileceğinin bir misâlini Meryem Vâlidemiz’in annesi Hanne Hatun’da bizlere sergilemiştir. Nitekim sâlih bir nesil yetiştirme gayretine misal teşkil eden o aile; yani Âl-i İmrân (İmrân Ailesi), Kur’ân-ı Kerim’de bir sûrenin adı olmakla da taltif edilmiştir.

Hz Meryem Vâlidemiz’in annesi; henüz hâmile iken, karnındaki evlâdının derdine düşmüştü. Onu, erkek zannı ile de Beyt-i Makdis hizmetine adamıştı.Esasen bu büyük bir takvâ tezâhürüydü. 

Zira; Evlâdının, ciğerpâresinin bir ibâdet neşvesi içinde sâlih veya sâliha bir kul olarak yetişmesini istemek, Kendilerine bir sadaka-i câriye ve hayrul halef olmasını dilemek, Bunun için onu yüreğinden kopararak Allah yoluna adamak, esasen büyük bir îman ve takvâ nişânesidir.

Nitekim Hazret-i Meryem’in annesi; Yüce Allah’ın (c.c.) muradıyla, evlâdını kız olarak doğurmasına rağmen, yine de sözünden  dönmedi. Büyük bir kararlılıkla, Allâh’a verdiği ahdine vefâ gösterdi. Rabbine sığınıp O’na şöyle niyâz etti: “Rabbim! … Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu Sen’in korumanı diliyorum.” (Âl-i İmrân, 36)

Yüce Allah da onun bu hâlis niyetle yaptığı adağını kabul buyurdu. Meryem Vâlidemiz’i güzel bir filiz gibi yetiştirdi.

Meryem Vâlidemiz; mescide hizmet ediyor, dâimâ ibâdetle meşgul oluyor, haramlardan uzak kalıyor, ırzını iffetle koruyordu.

Nihayet kendisine hiçbir beşer eli değmemesine rağmen mûcizevî şekilde, Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ı doğurarak en büyük peygamberlerden birinin annesi olma şerefine nâil oldu.

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de 34 yerde onun ismini zikretti. Hazret-i İsa Aleyhisselâm’dan bahsederken çok yerde «Meryem oğlu İsa» buyurarak Hz. Meryem Vâlidemiz’e büyük bir kıymet bahşetti…

Hz. Meryem Vâlidemiz’e Cenâb-ı Hak, büyük lütuflarda bulundu. İbâdetle meşgul iken ona, Allah katından kerâmeten meyveler ikrâm edilirdi.

Yine Hazret-i İsa’yı dünyaya getireceğinde; doğumu kolaylaştırması için, bir lütuf olarak bir su arkı meydana getirildi ve mevsimi olmadığı hâlde, ona taze hurmalar ikrâm edildi.

Babasız bir şekilde, mûcize olarak evlât dünyaya getirdiğinde; kendisine nâdanlar, sû-i zan ve iftira ile hücum ettiler. Hazret-i Allah, Hazret-i İsa’yı henüz beşikte iken mûcizevî olarak konuşturdu ve Hazret-i Meryem’in iffetini îlân etti.

Hazret-i Allah (c.c.) Meryem suresinin 16. İle 21. Ayetlerinde şöyle buyuruyor;

Kitapta Meryem’i de okuyup an. Hani o, evinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti. Onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, ona ruhumuzu gönderdik; ruh ona tam bir insan şeklinde göründü. Meryem, “Beni senden koruması için çok esirgeyici olan Allah’a sığınıyorum! Eğer Allah’tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma)” dedi. Melek, “Ben ancak sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamak için rabbin tarafından gönderilmiş bir elçiyim” dedi. Meryem, “Ben iffetsiz olmadığım ve bana bir erkek eli bile değmediği halde nasıl çocuğum olur?” dedi. Melek cevap verdi: “Orası öyle; ancak rabbin buyurdu ki: O bana kolaydır. Biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, kararlaştırılmış bir iştir.”

Cenâb-ı Hak; Hazret-i Meryem’in namazda seviye kazanmasını arzu ederek, şöyle buyurur: “Ey Meryem! Rabbine ibâdet et; secdeye kapan, (O’nun huzûrunda) rükû edenlerle beraber sen de rükû et!..” (Âl-i İmrân, 43)

Bu kıssanın hissesi; Takvâ ve iffet içinde yaşayanları, Allahu Teâla iki cihanda korur ve yüceltir, onlara maddî ve mânevî ikramlarda bulunur. Sâlih evlâtları, sâlih anne ve babalar yetiştirir. Nesiller Allah yoluna yönelmelidir. Camilerde, Kur’ân-ı Kerim hizmetine, Namazlarda, ibadetlerde, secdelerde terbiye ve irşâd edilmelidir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hazret-i Meryem’in fazîleti

Hazret-i Meryem, “İmran âilesi” olarak tanınan seçkin bir âileden gelir. Kullukta seçilmiş, bütün dünya kadınlarına üstün kılınmıştır. İbadette seçilmiş, Beyt-i Makdis hizmetine adanmıştır. Cebrâil Aleyhisselâm ile konuşmuştur. Annelikte seçilmiş, oğlu kendine nisbetle anılmıştır.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Hazret-i Allah (c.c.) şöyle buyuruyor; “Rabbi, Meryem’e hüsn-i kabûl gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya’yı da onun bakımı ile vazifelendirdi…” (Âl-i İmrân, 37)

Rabb’i, onu seçip güzel bir bitki gibi yetiştirir. Nasıl ki bir bitkinin yetişmesi sadece su ile olmaz; ilgi, alâka ve bakım gerekir; Hazret-i Meryem’i de Cenâb-ı Hak bir bitkiye benzetmiştir. Ona iyi bir çevre hazırlar. Onu, kötü ahlâktan, günah ve küfürden uzak tutar. İman, tâat ve itaatte onu ilerletir.

Rabbimiz şöyle buyurdu;

“Hani melekler, «Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.» demişlerdi.” (Âl-i İmrân, 42)

Allahu Teâla şöyle buyurdu; 

“Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nûh’u, İbrahim âilesini (soyunu) ve İmrân âilesini (soyunu), birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı. Allah, her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Âl-i İmrân, 33-34)

Allahu Teâlâ, Hazret-i Meryem’in etrafındaki dünyevî alâkaları bir bir alır. Önce baba, sonra anne; derken dünyaya ve hayata dair kalbî bağlar birer birer azaltılır. Hazret-i Zekeriyya’nın mânevî tedrisi ile de Meryem “üstün bir kadın olma” şerefine doğru ilerler. Babasız evlât sahibi olma ikram ve imtihanında gösterdiği teslîmiyet, seçilmişliğini bütün yönleriyle ortaya koyar.

Yüce Allah; “Ben Şahidim o kötülük yapmadı, iffetini, namusunu kale içinde hıfzeder gibi hıfzetti.” Buyurdu. Allahu Teâla ne büyük şâhiddir! Rabbimiz biliyor ki Meryem Vâlidemiz, onların söyledikleri gibi değildir. Mevlâ Teâlâ iftira atanı, atar cehenneme.” 

Hayırlı ve Bereketli Cumalar dilerim. 

Vesselâm
Nihat Gülal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.