‘Sanatçı olarak, barışçıl bir dünya isterken, sanki çok ütopik bir dünya istiyormuş gibi oluyorsunuz. Temanız soykırımlardır, kadın sorunlarıdır, göçtür kısacası acılardır’.
Bu yazımda konu soykırımlar,katliamlar veya adına her ne denirse densin son günlerde yaşanan ölüm, öldürme yarışları. Ufacık çocukların, gencecik kadınlarn,kızların,yaşlı insanların, gebe kadınların, hiç bir suçu olmayan, günahsız masum insanların toptan öldürülmesi.
Dini, dili, ırkı, soyu, sopu vs…. den dolayı insan nasıl öldürülür, öldürülebilir mi?
İnsancıl bir dille düşündüğünüzde ‘İmkansız’ diye düşünüyorsunuz.
Fakat, politik bir bakışla herşeyin yapılmış oluğunu görebilirsiniz. Silah ticareti yapan ülkeler pazar oluşturmak amaçlı savaş çıkartırlar, petrolü tükenen ülkeler, petrolün bulunduğu ülkelere barış vadi ile ölüm taşırlar, kolonilerini yitirmiş, zamanla ekonomik krize girmiş ülkeler topraklarından ilk atmayı düşündükleri kişiler olarak gördükleri göçmenlerden ırkçılığı tetikliyerek kurtulmayı planlarlar. Ülkenin çıkarları sözkonusu olduğunda mazeret bulması zor değildir. İnsanları katletmek, haklı haksız düşünmeden yok etmektir hedefi. Çıkarlardan dolayı hiç bir ülke masum kalmamış. Her ülkenin tarih sayfaları kanlıdır. Dünya üzerindeki yaşam kansız sağlanamazmış gibi görünmüş ve hep öyle yaşanmıştır. Yani savaşsız yaşanamamıştır. ‘insan oğlu başaramamıştır savaşsız yaşamayı’.
Soykırım temasını içiniz kan ağlayarak tuallere işlediğinizde, tualde yapılan vahşetin bir daha olmamasını temmeni edersiniz. İstersiniz ki, herkes sizin gibi baksın o tuallere. Vahşice katledildiklerinden bi haber ölmüş olan o masum insanların ölmeden önce ‘ haksızlık bu’ diye atmış oldukları acı çığlıkları duysunlar istersiniz. Bazen mantık ararsınız bu vahşetlerin neden işlendiğinin neden anlaşılmadığına dair.
En çok da dinsel anlaşamamazlıktan deniyor. Ölenler inançlı- öldürenler inançlı. Dinleri farklı iki halk dahi olsa inandıkları Tanrı aynı Tanrı, inandıkları Allah aynı Allah. Oysaki tüm dinler masum insanları öldürmeyi men etmezler mi? İnanan bunu bildiği halde neden gelir siyasi oyunlara. Paylaşım,barış, inanç yerine aç gözlü ülkelerin emelleri için ölüme gidiliyor.
Avrupa’da tablolarda işlenen temalar genelde naturmord, peyzaj, iç mimarisi zengin mekanlar, önemli şahısların portreleri, şık hanımların portreleri, başarılı savaşların tasfirleri kısacası dış dünyaya ait olmayan, sadece kendisini ilgilendiren konulardır. Rus ressamlarına bakıldığında Avrupalı ressamların dış dünyaya ne kadar kapalı olduklarını, bencil bakış açılarını rahatlıkla görebilir, analiz edebiliriz. Haksızlık etmemek adına Avrupalı bir kaç istisnai ressam; Pieter Bruegel ve benzerleri gibi, savaşların insanlara neler yaptığını işlemişlerdir. Rus ressamlara bakıldığında Avrupalı ressamları daha iyi analiz edebiliriz.
Günümüzde Avrupalı sanatçılar , çıkarlar uğruna öldürülen insanlara karşı, talan edilen ülkelere karşı vs… karşı ne kadar duyarlılar? Elinizdeki tek olanak fırçanızdır ve o fırça insanlarla aranızdaki tek sestir. Renginiz yoktur diliniz evrenseldir, dininiz ise size öldürmeyi değil sevmeyi emreder. Bundan dolayı dünya üzerindeki vahşetleri protesto edersiniz. Kanlara, acılara, ızdıraplara, vahşetlere, savaşlara ‘HAYIR’ diyerek.