Kısa adı Fedactio olan Aktif Dernekler Federasyonu’na bağlı Golden Rose Derneği, göçün 50. yılı çerçevesinde üç jenerasyonu kapsayan Türklerin ve Flamanların evlerindeki eșyalarını yansıtan fotoğraf sergisi yapılan bir kokteylle açıldı.
Türk kökenli fotoğrafcı Abdul-Vahit Duman ile Flaman fotoğrafcı Carl Uytterhaegen’ın “Expo G/B³” isimli fotoğraf sergisinin açılıșı Fedactio’nun sergi salonunda gerçeklești.
Açılışta birer konușma yapan Gent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kurucusu ve VUB profesörlerinden Prof.dr. Johan Swinnen, Brüksel Eşit Haklar ve Flaman Kültüründen sorumlu Bakanı Bruno De Lille,Saint-Josse Belediye Başkanı Emir Kır, Sosyolog Reyhan Gorgöz ve Araștırmacı Charlotte De Kock, yaptıkları konușmada, Golden Rose’un aldığı inisiyatifin önemi ve fotoğraf sanatının toplumsal iletişimde sağladığı olanaklardan bahsettiler.
Sergiyi çok beğendiğini belirten Belediye Bașkanı Emir Kır, sergiyle ilgili; “Fotoğrafları izlerken, çok etkilendim çünkü fotoğraflar hem Belçikalıların hem de Türklerin birçok ortak noktaları olduğunu gözler önüne seriyor” diye konuștu.
ABDUL-VAHİT DUMAN: “BAZI SORUNLARI ORTADAN KALDIRABİLİRİZ”
Ben bir sıralar camiler hakkında foto röportaj yapıyordum. Sonra tesadüfen Carl ile tanıştık. Onunla fikir alış verişinde bulunurken böyle bir projeyi yapma fikrimiz oluştu. Bu proje sayesinde iki farklı kültürü bir araya getirdik. Belçika’da yaşayan Türkler ile Flamanlar komşudur fakat iki taraf birbirinin evinde ne var ne yok pek bilmezler. Bu sergi aslında bir tür diyalog görevi görüyor. Salonda olanları dışarı yansıtıyor. Flamanlara ve Türklere göremediklerini görmelerini sağladık. Bu şekilde birbirimizi ne kadar iyi öğrenirsek,bazı sorunları ortadan kaldırabiliriz. Maalesef komşularımızla konuşmuyoruz ama komşumuzun bizi anlamasını bekliyoruz. Biz, bu projeyle her iki topluma katkı sağlayabilirsek ne mutlu bize.
CARL UYTTERHAEGEN: “ÜÇ JENERASYONU DA YANSITTIK”
Her zaman yabancılar ile Flamanlar arasında bir ortaklığın olması gerektiği söyleniyor ancak bu konuda hiçbir şey yapılmıyordu. Ben birgün camiler üzerine bir kitap okuyan bir Türk genciyle tanıştım ve o an kendi kendime bir ortak proje yapmamız gerektiğini düşündüm. Üzerine yaklaşık bir ay boyunca çalıştım ve daha sonra Abdul-Vahit ile irtibata geçip onla teklif ettim. Kendisi de bu teklifimi kabul etti. Sonra işe koyulduk ve bugün burada sonucunu gep beraber görüyoruz. Oysa ikimiz ayrı jenerasyonun insanlarıyız ve fotoğraflarımızda üç jenerasyonu da yansıttık.
Haber/Fotoğraflar: Cafer Yıldırımer