Turna, gökyüzünün gurbetçisidir.
Engin semada düzenli uçuşunun insanı hayrete bırakması, davranışlarındaki erdemi ile mistik bir yapıya büründürülmesi sonucunda
bazen bizzat haber,
bazen haberci,
bazen dert ortağı,
olarak görülür.
Güzelliğin sembolüdür Turna. Vefalıdır, eşler kuluçka zamanı yuvayı nöbetleşe bekler. Yuvaya ters bakan yabancıya beraber saldırırlar.
Eşine sadıktır, eşi ölen turna ya yedi yıl kimseye bakmaz veya suyun derinliklerine bırakıp kendini, ölümün ortasına dalar.
Yaşlanan ana-babalarının geçimin temin eder.
Sevgisinde sebatlı,
dostluğunda sabit ve sadık,
karagünde vefalıdır turna.
Turna; akıllı, doğru hareketli, mukaddes bir kuştur. Dilek tutulur, istikamet değiştirip gurk gurk ezgisi ile öttüğü zaman.
Turna sesini Hz. Ali’den almıştır.:
Hazret-i Şah’ın avazı
Turna derler bir kuştadır.
Asası Nil Deryasında
Hırkası bir derviştedir. (*)
Evinden, yurdundan ayrılan yiğitler, memleketinde kalanlara duyduğu hasreti, turna ile dert yoldaşlığı yaparak bölüşür.
Turna donuna girmek, tasavvufta dervişin ruhu ve gönlü ile turna kılığında manevi makamları dolaşması anlamındadır.
Ezelden ebede giden yolda, yoklukta varlığın sırrına ermiştir turna.
Turna semahında canlar, döndükçe yükselir, yükseldikçe Hâk ile buluşur.
Turna barında, Mevlevi semasında sabahın erken vaktinde ve gün batarken suda turnaların yaptıkları muhteşem şölenden esinlenme vardır.
Gurbetteki insan turna ile duygu dolu bir ilişki kurar, kendine sırdaş yapar turnayı.
“Turnam dertli öttün, derdimi deştin
El vurdun, yaramın başını açtın.”
Gurbetçi başının üstünden geçen turnalardan haber gönderir sevdiklerine..
“Seversen Mevlâ’yı kalma yollarda
Sizi bekleyen var bizim illerde.”
“Eğer bizi sual eden olursa
Boynu bükük benzi soluk yar söyle.”
“Katar katar olmuş giden turnalar
Sizler bilirsiniz hallerimizi
Sılada sevdiğim öz anam atam
Daha gözlemesin yollarımızı.” (**)
Öte yandan memleketten haber getirir turnalar.
“Konup göçmek erenlerin işidir
Konup göç ki söylensin dillerde.”
deyip türküsünde bir gurbet figancısı yurdundan haber ister.
“Yüce yüce dağlardan mı gelirsin
Hayır mı gök turnam yardan ne haber
Benim sevdiğimi sen de bilirsin
Hayır mı gök turnam yardan ne haber?
Koyuverin ben yarime varayım
Muradıma maksuduma ereyim
Sen bilmezsen ağ kuğudan sorayım
Hayır mı gök turnam yardan ne haber? (***)
Karacaoğlan bir arkadaş gibi turnalarla dertleşir.
Katar katar olmuş gelen turnalar
Şu halime, şu gönlüme bak benim
Şahin pençe vurdu, tüyüm ağarttı
Kanadıma bir ok vurdu berk benim
Gökyüzünde turnam bölüktür bölük
Ayrılık elinden ciğerim delik
Önü muhabbet de sonu ayrılık
Depreştirmen, eski yaram çok benim
Sözün güzeli, yürek dağlayan tesiri ile türkülerdedir. Türkülerdedir gökyüzünün gizemli kuşu turnalar:
Sarı turnam yeşil turnam ak turnam
Enginlerden yücelere çık turnam
Yarim gözü yaşlı yolum gözlermiş
Ona benim gözlerimle bak turnam
Dağları sıralı turnam
Kanadı karalı turnam
Bu derdimi sen anlarsın
Yüreği yarlı turnam
Sarı turnam sen turnalar şahısın
Gökyüzünün en gizemli kuşusun
Küllenmişse içinde aşk ateşi
Onu benim sevdam ile yak turnam
Sarı turna ne de yanık ötersin
Yolun ne yan ne tarafa gidersin
Uğrar isen bizim köye sılaya
Nazlı yâenden selam edersin
Ahmet Urfalı
———————————————————–
* Pir Sultan Abdal
** Ercişli Emrah
*** Pir Sultan Abdal