GAZETECİLER GÜNÜ’NÜ KUTLAMAYA NE GEREK VAR?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Medya mensubu olarak Çalışan Gazeteciler Günü olan 10 Ocak’ta hatırlanmak güzel bir duygu. Tıpkı bir bayram tebriği gibi telefona veya e-posta yoluyla hatta sosyal medya siteleri üzerinden gelen tebrik mesajları insanın içini ısıtıyor. Özellikle Türkiye’nin ve dünyanın zor günler geçirdiği şu günlerde, 365 günden oluşan bir yılın sadece bir gününde hatırlanmak güzel bir duygu.

Geçtiğimiz yıllarda 10 Ocak gününü pek önemsemediğimi ve yılın diğer günleriyle eşit tuttuğum bu günle ilgili bir kez olsun bir yazı yazmayı düşünmemiştim. Ancak sebebini tam olarak net bir şekilde ifade edemesemde, 2016 yılında ilk defa Çalışan Gazeteciler Günü’yle ilgili bir yazı yazmayı ihtiyaç olarak hissettim.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Belçika’da Türkçe yayın yapan medya mensuplarını Türkiye’deki gazetecilerle bir tutmamak gerekir. Çünkü Belçika’daki durumun Türkiye’dekiyle çok farklı olduğu hatta kıyaslanamaz olduğu malum. Bu durum özellikle yerel çapta habercilik yapan basına geçerli.

Gazeteciler Günü’ne değinmeden önce 2015 yılının şahsım adına çok sancılı geçtiğini ifade etmeliyim. Bir kere 2015 yılı Paris’te gerçekleşen Charlie Hebdo saldırılarıyla başladı ve Haziran ayında yine Paris’te gerçekleşen terör olaylarıyla sona erdi. Ancak bu iki olayı aralayan süreç pek kolay olmadı. Irkçılığın ve İslamofobyanın revaçta olduğu bu süreci süsleyen 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri ile sözde soykırımın 100. Yılı etkinlikleri, Belçika’daki Türkçe medyaya zor günler yaşattı.

Ayrıca 2015 yılında iki haber yüzünden aldığım tehditler, Schaerbeek belediye Başkanı tarafından belediye meclis toplantısından kapı dışarı edilmem ve seçim sürecinde uğradığım ayrımcılık, pastanın çilekleri oldu. Açıkcası böyle bir yılın sona ermesine belki ilk sevinenlerden birisi ben olabilirim. Neticede 2016 ile yeni bir yıl başlayacak ve bu başlayan yeni yıl ile 2015’teki defterlerin çoğu rafa kalkacaktı.

10 Ocak tarihi yaklaşırken, ilk defa heyecana kapıldım. Kendi kendime “Acaba bizleri kimler hatırlayacak?” diye sordum ve bekledim. Aklımdan hep haberlerini yaptığım dernekler, dernek başkanları, siyasetçiler, sanatçılar vs geldi. Ancak  gelgelelim, gün sonundaki sonuç beklentilerimin çok uzağında kaldı. Evet, birçok kişiden mesajlar geldi fakat bunların arasında ne bir dernek başkanı ne de bir siyasetçi vardı. Mesaj atan tek dernek Saadet Partisi Belçika oldu. Ne yazık ki, bazen aç susuz haberlerine koşarak gittiğimiz derneklerden en basit bir mesaj bile gelmedi. Bir mesajı çok gören bu dernekleri cani gönülden tebrik etmek gerekir. Artık ne söylesek boş. Ancak bu tür davranışların karşılıklı olduğunu unutmamak gerekir.

10 Ocak gününde yüzümü gülderen birisi olduysa, karikatürcü Yasin Halaç oldu. Aynı zamanda hemşerim olan değerli karikatürcümüz, benimle ilgili çizdiği karikatürde bir elime fotoğraf makinesi, diğer elime çok sevdiğim puroyu çizergen, sevdamı gizleyemediğim Fenerbahçe’nin de renklerine yer vermiş. Biraz buruk olduğum bir günde böyle bir karikatürle beni neşelendiren Yasin abime sonsun sevgilerimi buradan sunarım. Keşke herkes onun gibi olabilse.

Sürçü lisan ettiysek affola, ancak bu yazıyla basın mensuplarının sadece haber yapan robotlar olmadığına dikkat çekmek istedim. Şahsen, gazetecileri haber makinası olarak görüp, o şekilde kullanan dernekleri ve siyasetçileri kınıyorum. Gazetecilerin günlerini kutlamayı bile çok görmemelerini rica ediyorum. Aksi takdirde Gazeteciler Günü’nü kutlamaya ne gerek var?

Cafer Yıldırımer

caferyildirimer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.