Yenivatan Gazetesi olarak, Zaman Gazetesi’nin bașarılı muhabirlerinden Salih Karaca’yla güzel bir röportaja imza attık. Röportaj boyunca birçok konuya değinen gazeteci Salih Karaca, bir yandan gazetemize önemli açıklamalarda diğer yandan ise okuyucu kitlesine bazı tavsiyelerde bulundu.
Daha önce radyoculuk deneyimi yașayan ancak gazeticilik yüzünden radyoya bir süre ara vermek zorunda kalan genç muhabir, yeni bir formatla tekrar dinleyicileriyle bulușuyor. Öğrencilik yıllardında sunduğu programda daha çok öğrencilere hitap eden eski radyo dj’yi bu sefer Belçika’nın güncel konularını ele alarak, herkese hitap edecek bir programla geldi.
Geçtiğimiz Çarșamba günü ilk programına imza atan Salih Karaca, Belçika’nın lisanslı tek radyosu olan Gold FM’de tamamen Belçika gündemini ele alan bir programın eksikliğini hissetiği için böyle bir karar aldığını belirterek, Belçika gündeminin Belçikalı Türkler açısından çok daha önemli olduğuna dikkat çekti.
İște o röportaj:
Salih Karaca kimdir? Kısaca tanıyalım.
S.K: Salih Karaca, ilkokulu Belçika’da okudum. Ortaokulu ve liseyi İstanbul’da okuduktan sonra Belçika’ya geri geldim ve üniversite eğitimine burada devam ettim. İlk önce piskoloji bölümüne, ardından gazetecilik bölümüne gittim. Gazetecilik bölümünden mezun olduktan sonra hayata atıldım. Öğrencilik dönemimde, Gold FM’de üç yıllık bir radyoculuk deneyimim oldu. Kampüs isimli bir program sundum. Daha sonra kendimi tamamen gazeteciliğe adadım. Gazeteciliğe ilk önce Eurotürk’te bașladım. Yaklașık bir sene boyunca Eurotürk’te ‘Part-time’ olarak çalıștım. Akabinden Zaman Gazetesine geçtim ve burada, bu seneyle birlikte yaklașık beș yıldır muhabir olarak görevimi sürdürüyorum.
Gazetecilikte hedeflerin nelerdir?
S.K: Bundan sonra aynı yolda ilerlemeyi hedefliyorum. Habercilik ve medya bana uyan șeyler. Sosyal bir yapıya sahibim. Bununda getirdiği avantajları mümkün olduğu kadar mesleğimde kullanmaya çalıșıyorum.
Daha önce bir radyoculuk deneyimin oldu. Ardından bir süre ara verdin. Ve șimdi tekrar döndün. Neler söylemek istersin?
S.K: Gold FM, șu anda Belçika’da lisansa sahip tek Türk radyosu. Bundan önce görev yapmıșlığım var. Yaklașık beș yıl önce Zaman Gazetesi’ne bașladığım günden bu yana, Gold FM’i dinleyen birisi olarak önemli bir programın eksikliğini hissediyordum. Açıkcası Belçika’dan haberlerin verildiği bir program yapılmıyordu. Türkiye ile ilgili gündem yapan programlar vardı burada ancak birebir Belçika’daki gelișmeleri aktaran bir program yoktu. Böyle bir program gerçekleștirmek üzere radyo yönetimine bir teklif sundum. Gold FM yönetimini bu teklifimi değerlendirdi ve olumlu gördü. Radyo yönetimi bana yeșil ıșık yakınca, programın altyapısını hazırladım ve bugün ilk programıma imza atmıș bulunmaktayım. Tabi ilk program biraz acemiliğime denk geldi diyebilirim. Her ne kadar bundan önce üç yıl program yapmıș olsamda arada büyük bir boșluk oluștu. O koltuğa oturmak gerçekten çok farklı bir șey. Çünkü o anda konuștuklarınız herkese yayılıyor. Hem internet hem de karasal ortamlardan. O anda herkesin seni dinlediğini bilmek biraz heyecan verici ancak ilerleyen programlarda bu heyecan mutlaka yatıșacaktır. Ama dediğim gibi Belçika’da yașayan Türk vatandașlarının Belçika’daki gelișmelerden haberdar olması gerektiğine inanıyorum. Zaten çabamız bu yönde. Belçika’da yașayan Türk vatandașları olarak, her ne kadar Türkiye gündemiyle hașır neșir olsak bile Belçika gündeminin bizim açımızdan çok daha önemli olduğunu düșünüyorum.
Radyoculuk yapmadığın süre boyunca, radyoculuğa özlem duyduğun zamanlar oldu mu?
S.K: Üç yıllık yayın hayatından sonra radyoyu bırakmak bana çok zor geldi. Aslında bırakma sebebim șuydu. O dönem yaptığım program öğrencilik yıllarıma denk geldiği için biraz esprilerle ağırlıklı, gençlere yönelik, gırgırın ve șamatanın bol olduğu bir programdı. Sonra Zaman Gazetesi gibi ciddi bir kuruma geçtiğim andan itibaren hem gazetecilik hem radyoculuk aynı anda yürümemiști. En azından radyoda sunduğum programın konseptini değiștirmeliydim ancak o dönem bunu gerçekleștirmek için henüz hazır değildim. Ama șimdi bunun tam zamanı olduğunu düșünüyorum. O yüzden böyle bir teklifle geldim. Yönetim de kabul edince bugün programa bașlamıș oldum. O dönemlerde biraz daha gençtim ve kanımız daha deli akıyordu. Șimdi biraz daha olgunlaștım. Yaș geçtikçe, insanın hayata olan bakıș açısı da değișiyor. Eskiye bakarak, programın konsepti değiști. Daha ciddi ve daha faydalı bir progamla dinleyicilerin karșısına çıkıyorum. O zaman öyle bir ihtiyaç vardı șimdiyse böyle bir ihtiyaç var diye düșünüyorum. Șu anda hem gazetede hem radyoda, Belçika’da yașanan gelișmeleri vatandașlarımıza aktaracağız.
Radyoculuğa tekrar bașlayacağını ilan etmen, sosyal paylașım sitelerinde çok sayıda olumlu tepkilere sebep oldu. Bununla ilgili ne söylemek istersin?
S.K: Șimdi gazetecilikten dolayı oldukça geniș bir çevrem var. Bu çevreyle gerek sosyal paylașım siteleri aracılığıyla gerekse birerbir olarak hep iyi iletișim içerisindeyim. Tabi böyle bir gelișme olunca, bu konuyu sosyal paylașım sitelerinde paylașmak istedim. Paylaștıktan sonra ise haliyle çok olumlu tepkiler aldım. Vatandașlar bu konunun eksikliğinin farkındalardı aslında. Çünkü siz vatandașa bir șey vermezseniz, karșılığında vatandaștan bir șey alamazsınız. Aslında bu bir șekilde bir alıș veriș gibidir. Bu yüzden farkındalık olușturmak gerekiyor. Vatandașın Belçika haberlerine olan eksikliğini hissettirmek gerekiyor. Vatandașların da Belçika’yı iyi takip etmeleri gerekiyor. Toplum içerisinde vatandașlar bilgiyi ya yarım biliyor ya eksik biliyor ya da yanlıș biliyor. Çoğu zaman kulaktan dolma bilgilere ulașıyorlar. Sizin gibi ve diğer arkadașlar gibi emek sarfeden gazeteciler var. Bu emek sarfeden arkadașların takip edilmeleri gerekiyor. Hatta bu arkadașlara ciddi anlamda desteklerin verilmesi șart. Çünkü bu arkadașlar çok önemli bir iș yapıyorlar. Vatandașlara en iyi haberleri en doğru șekilde aktarmaya çalıșıyorlar. Genelde, bu haberler vatandașları birerbir ilgilendiren haberler oluyor. Mesela, çocuk parası değișiyor, oto muayene istasyonlarında kurallar değișiyor, bașka birçok konuda değișiklikler oluyor. Vatandașlar bu bilgilere gazeteciler sayesinde haberdar oluyorlar. Aslında gazeteciler burada bir köprü vazifesi görüyorlar. Bu köprünün yıkılmaması için o köprünün iyi kullanılması lazım.
Radyoculuk sevgisi sende nasıl bașladı?
S.K: Öğrencilik yıllarımda Hüsmen Çiftçi diye bir arkadașım vardı. Üniversiteye giderken aynı evde kalıyorduk. Kendisi radyoda bir programa bașlayacaktı. Bana geldi ve “Salih abi, gel bu programı birlikte yapalım” diye bir teklif sundu. İlk bașta ben bu teklife çekinerek yaklașmıștım. Çünkü radyoculuk hiç alıșık olmadığım bir ortamdı. Daha sonra beni ikna etti ve radyoculuğa beraber bașladık. Üstelik programımız çok tutulmuștu. O dönemlerde, internet ortamında en çok dinlenen program olma bașarısı göstererek bir rekora imza atmıștık. Haftada üç gün yayın yapıyorduk ve program gayet güzel gidiyordu. Șunu söylemeliyim ki, bu radyoculuk koltuğuna oturanın, bu koltuğu bırakması gerçekten zor oluyor. Çünkü çok güzel bir alıșkanlık yapıyor.
Eski dönemlerde Türk radyo sayısı daha çoktu. Șu anda sadece Gold FM var. Sence Gold FM için bir dezavantaj değil mi bu?
S.K: Eski dönemlerde Brüksel’de yayın yapan beș tane Türk radyosu vardı. Ancak Belçika devleti bir karar aldı ve “Sadece bir tane Türk radyosuna lisans vereceğim” dedi. O zamanki radyoların veridği bașvuru dosyalarını toplayan Belçika devleti, topluma faydalı olacağına inanarak, en kaliteli dosyayı veren radyoya lisansı verdi. O da Gold FM oldu. Rekabet açısından belki bazı sıkıntılar olabilir. Türkiye’de olduğu gibi, kalitenin olması bakımından rekabetin var olması lazım. Ancak rakip olmamasına rağmen, Gold FM’in kalitesini koruduğuna inanıyorum. Belki rakipler olsaydı kalitesi daha da artabilirdi ama șu durumda gayet kaliteli yayınlar yaptığını söylemek mümkün.
Son olarak, dinleyicilerine vermek istediğin mesaj nedir?
S.K: Gold FM dinleyicisi olsun, gazete okuyucuları olsun veya sizleri takip eden okuyucular olsun, Belçika’yı mümkün olduğu kadar yakından takip etsinler. Belçika’da neler oluyor, neler bitiyor, hükümet üzerine gelișmeler olsun, diğer gelișmeler olsun hepsini takip etsinler. Kesinlikle bu konulardan kopuk bir șekilde yașamasınlar. Maalesef, bu konulardan kopuk yașadığımız zaman, kendi kabuğumuza kapalı bir șekilde kalıyoruz ve gelișemiyoruz. Șu an belçika’da oldukça iyi yerlerde olan insanımız var. Milletvekili ve belediye bașkanı olan insanımız var. Bunlar aslında çok zor olacak șeyler değil. Çalıșınca, isteyince yapılabilir. Ben artık entegrasyon olma döneminin bittiğine inanıyorum. Artık, entegrasyondan ziyade Belçika toplumuna katkı dönemini yașıyoruz șu anda. Mümkün olduğu kadar Belçika toplumuna katkı sağladığımız zaman, kendimize de katkı sağlamıș olacağız.
Röportaj/Fotoğraflar: Cafer Yıldırımer
BELCIKA TURK RADYOSUNDA GUZEL PROGRAMLAR YAPILMAKTA FAKAT
BIR COK ACIK NOKTA BULUNMAKTA
3/5 KISININ ETRAFINDA DONEN BIR PROGRAM VAR
YONETIMIN BENCE CITAYI YUKSELTME ZAMANI GELGI