Almancılar
Dünyanın neresine giderseniz gidin mutlaka Türk’lerle karşılaşırsınız.
Ben; turizmci, gezgin, gazeteci ve yazar olarak çok seyahat ederim ve çok yurt dışına çıkarım.
Hemen hemen gittiğim her yerde Türklerle karşılaşmışımdır.
Yazılarımda dünyanın her yerindeki gezilerimi anlatırım hatta ballandıra ballandıra anlatmayı da severim.
Neyse biz yine gelelim heryerde karşılaştığımız hemşehrilerimize veya hemşerilerimize!
Kimi tatil için gelmiştir karşılaşırız,
Kimi de uzun yıllar önceden buradadır.
Artık oralı gibi olmuşlardır.
Hele Almanya – Berlin’de bir yer var inanın kendimi Türkiye’de sandım.
Alman o kadar azki. Her yerde Türkçe tabelalar vardı. Türk resteorantları, Türk cafeleri, kuaförler, kebabçılar, dönerciler ve ünlü Türk bakkaları… Pardon berber ve terzi dükkanları bile var.
Heryer Türk ve her yerden türçe müzik sesi geliyordu. Çok şaşırmıştım.
Dediğim gibi heryerde Türklerle karşılaşmak mümkün.
Diğer ülkeleri değil ama Almanya’yı bu konuda ilk sayıyorum nedense!
Sanki ilk oraya gidildi!
Belki de gerçekten ilk oraya gidildi ama bizim sandığımız tarihlerde değil, çok eski zamanlarda…
Aslında bu konuya nereden geldim derseniz; bir arkadaşım Ganimet Türkler hakkında niye bir şey yazmıyorsun? dediğinde şaşırdım! Bu konuda bilgi sahibi değildim.
“Araştırayım. Öğrenip yazarım.”
Gerçekte Ganimet Türkler diye bir deyim var. Bu konuda bir de TRT bir belgesel hazırlamış. Ben okuduklarımı alıntı olarak sizlere aktarıyorum.
Türkler 14. Yüzyıldan beri Alman topraklarında yaşıyorlarmış. Almanya’da Türkler; bu günkü Alman devletinden ve bayrağından daha eskiymiş…
Tarihçi Latif Çelik ve gazeteci-yazar Akif Emre’nin danışmanlık yaptığı ve araştırmacı Dr. Rıdvan Şentürk’ün metin yazarlığını üslendiği belgeselde, bugünkü Almanya henüz kurulmamışken Türklerin, Alman topraklarında; hizmetçi ve köle olarak çalıştırıldığını belgeliyor.
İki ay süren çekimlerin ardından hazırlanan belgesel, Almanya’ya sosyal, kültürel ve ekonomik alanda sağladığı katma değerin çok yüksek olduğunu ortaya çıkartarak yaygınlaşmış sosyal ve siyasi saptırmaları da çürütürken, “ezber bozacak” nitelikteki gerçeklerin günışığına çıkmasını sağlıyor.
Türklerin Almanya’ya ayak basışının günümüzden 7 asır öncesine kadar uzanmasının belgelerini ilk kez ekrana taşıyan belgesel, toplumsal hafızadan silinmiş birçok çarpıcı bilgiyi de izleyicilerle paylaşıyor.
Almanya henüz kurulmamışken Türklerin, Alman topraklarında; hizmetçi ve köle olarak çalıştığına dikkat çekiliyor.
Belgesele göre, modern Almanya günümüzden 139 yıl önce kuruldu.
Almanya’daki ‘ilk, Türk esir kampı Baden Wrüttenberg’te 613,
İlk Türk kahvehanesi Würzburg’ta 312,
İlk Türk Mezarlığı Hasenheide’da 211,
İlk Türk oteli de Obenburg’ta 130 yıl önce açılmış.
Almanya’daki gurbetçilerimizin macerası ise sanıldığı gibi 1961’de değil 1908’de Dresden’deki Yenice (Yenidze) sigara fabrikasında başlamış.
Bunları okuduktan sonra Almanya’ya bilinen ilk işçilerin hangi tarihte gittiklerini araştırdım.
Almanya’ya İlk İşçiler 1961’de gitmiş.
Federal Almanya, ülkede gittikçe büyüyen işçi açığını gidermek adına 1955 yılı sonrasında İtalya, Yunanistan ve Portekiz gibi Akdeniz ülkelerinden işçi almaya başlamış.
Türkiye’den işgücü sorununa ilişkin çözüm teklifinin iletilmesi üzerine de 31 Ekim 1961’de Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Devleti arasında:
“Türk İşgücü Anlaşması”
İmzalanmış ve ilk resmi Türk işgücü göçü başlamış…
Birçoğumuz hatırlıyordur.
O zamanlar ya yakınlarımızdan ya da mahallemizden birilerinin babaları Almanya’ya işçi olarak gitmişlerdi.
Çok net hatırlıyorum benim bir arkadaşımın annesi de gitmişti.
Almanya’ya giden babalar bir süre kalacaklar ve eşlerini çocuklarını aldırtacaklardı. Bir kısmı da söylediğini yaptı ama bildiğimiz, duyduğumuz filmlere konu olanlardan bir kısmı da oradaki değişik hayatın etkisinde kaldı.
Eşinden çocuklarından vazgeçti. Alman bir bayanla hayatını birleştirdi.
Almanya’da çalışanlara Almancı dedik ve öylede kaldı isimleri.
Almancılar, Almanya’da zor koşullarda çalışıyorlardı. O dönem mark kazanıyorlar, markları kuruş – kuruş biriktiriyorlardı. Tek hayalleri memleketlerinden ev almak kira derdinden kurtulmak, birde bir dükkân ya da bir başka iş yeri açarak yaşadığı sıkıntılı para biriktirme yıllarından sonra refaha kavuşmaktı.
Doğru bunları yapanlar oldu. Yapmayanlar ya da yapamayanlarda oldu. Dönenlerden ziyade dönmeyenler oldu.
Almanya’ya alıştılar.
Doyduğun yer evimdir diyenler oldu.
Çocuklarım yabancı dil bilerek büyüyorlar diyenler oldu. Almanya’daki yaşam seviyesine alıştıktan sonra tekrar köyüne dönemeyeceğini anlayanlar oldu. Dönmediler.
Birçok sıkıntı yaşayanların yanı sıra bir süre sonra orada da güzel işler yapanlarda oldu.
Tabi bu arada sadece Almanya’ya değil bir çok avrupa ülkesine de Türkiye’den çalışmaya onlarca insanlar gitti…
Bütün bunları daha uzunca anlatmak istiyorum ama o dönemlerde Almanya’ya nasıl gidiliyordu kısaca birde bundan söz etmek istiyorum.
Almanya’ya gitmek için yapılacak ilk iş:
Yabancı işçi istihdam edecek olan Federal Alman işvereni, İş ve İşçi Bulma Kurumu’na başvurmak oluyormuş.
Bu büro da Türkiye’deki Alman İrtibat Bürosu kanalıyla Türk-İş ve İşçi Bulma Kurumu’na gerekli formları gönderiyormuş.
İşçilerin kontenjanı, başvuranların sağlık muayenesinin yapıldığı Türk hastanelerinde yapılırken, teknik yönetim ve karar Alman hekimlerince muayene edilerek alacakları tam sağlam raporuna bağlıymış…
Rapor alındıktan sonra, sıra Almanya’dan gelecek olan davet mektubuna geliyormuş.
Bir süre sonra gelen davetle İstanbul’dan trene biniyorlarmış.
Üç gün süren tren yolculuğundan sonra Münih’te gidecekleri kentler belirleniyormuş.
Türk işçilerin Almanya’da ki yaşamları da başlamış oluyormuş.
Belgeselin içeriğini öğrendikten sonra Almanya’ya giden işçilerimizin ya da Almanya’daki Türk’lerin ilk o dönem gidenler olmadıklarını da böylece öğrenmiş olduk.
Bakın bir yerde bu konu ile ilgili neler yazıyor.
Türklerin Almanya’ya ayak basışının günümüzden 7 asır öncesine kadar uzanıyormuş.
Alman şair ve edebiyatçı Goethe’nin anne tarafından soyunun Selçuklulara uzanıyormuş.
(Goethe’nin anne tarafından Türk soyundan gelen “Sadık Selim Sultan” adında bir Selçuklu beyine ulaşıyormuş.)
2. Viyana kuşatmasında esir düşen Yeniçeri Mehmet Sadullah efendi günümüzde Alman ekonomisine milyarlarca Euroluk dinamizm sağlayan kahve kültürünün öncüsüymüş.
Aslında hiç mütevazı olmamamız gerek…
Dünyanın her tarafında bizden bir iz bulmanız mümkün.
Nazan Şara Şatana
Gerçekten sizin sayenizde ne çok şeyler öğreniyoruz. Bu yüzden sürekli sizi takip halindeyiz. Şimdi de Belçika yeni vatan gazetesinde. Orada yaşayan Türk dostlarımız da sizin engin bilgilerinizden faydalanacaklar. Onlar da bizim kadar şanslılar. Hayırlı uğurlu ve selam olsun orada yaşayan dostlarımıza….