GÖÇ HİKAYELERİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar, bildiğiniz üzere, Yenivatan Gazetesi olarak bir süredir “Göç Hikayeleri” adı altında Belçika’ya göç eden ilk nesilden geriye kalanların konu edildiği bir takım röportaj dizisi yayınlamaktayız. bu röportaj dizisi dıșarıdan bakıldığı zaman kolay gibi gözükse de aslında zannedildiği kadar kolay değildir.

İlk neslin temsilcilerini araștırmak, onlara ulașmak, aralarında enteresan olanları belirlemek, röportaj için ikna etmek, evlerine gitmek, konușturmak, resimlerini çekmek, kayıt edilen konușmaları temize çekmek, düzenlemek, çarpıcı konuları ön plana çıkarmak… vs… Anlașılacağı üzere, böyle bir röportaj dizisi gerçekleștirmek hem iyi seviyede beceri hem büyük emek hem de çok zaman ister.

Peki, neden “Göç Hikayeleri”?

Belçika’ya göç etmiș bir babanın Belçika’da doğmuș bir evladı olarak bana göre önemi büyük. Șahsen, ne babamın ne de bir bașkasının buraya gelme hikayesine tanıklık ettim. Ancak çocukluğum, hem babamın hem de etrafımızda bulunan tanıdık eș ve dostların geliș hikayelerini veya geldikten sonraki dönemde bașlarından geçen hikayeleri dinlemekle geçti. Zaten ikinci kușaktan birisi olarak zor dönemi bir nebze olsun yașayanlardanım. Belçikalı Türk toplumu için “Geri döneceğiz” yıllarında çocuk olmak o kadar kolay değildi. O dönemde, büyüklerde sadece çalıșmak, para kazanmak ve geri dönmek vardı. Netice itibariyle geri dönme farklı sebeplerden dolayı gerçekleșemedi ve Belçikalı Türk toplumu büyüye büyüye bugünlere kadar geldi. Tabi bugünlere gelmek göründüğü gibi kolay olmadı. Bugünlere gelmek için nice badireler atlatıldı, zorluklar așıldı. Acısıyla, tatlısıyla nice hikayeler yașandı…

“Göç Hikayeleri” neden önemli?

Göçümüzün ellinci yılına geldiğimiz ve ilk gelenlerin yavaș yavaș terk-i dünya ettiği bir dönemde, ilk gelenlere dair bilgiler yavaș yavaș erozyona uğruyor. İlk gelenlere dair bilgilerin kaybolması demek, önümüzdeki dönemlerde Belçikalı Türk toplum için büyük bir tehlike demektir. Zira Belçika’ya yerleșmiș atalarının nereden, nasıl, ne șekilde ve hangi sebeplerden dolayı Belçika’ya geldiğini bilmeyen bir nesil türediği takdirde, toplumun yașadığı ülkede içerisinde yavaș yavaș kaybolmasını tetikleyebilir. Nereden geldiğini bilmeyen bir topluluk, nereye doğru gideceğini bilemez, dilini, dinini ve aslını unutup, asimile olmaya yüz tutabilir.

Bunun içindir ki, hala ayakta kalanlarla böylesine önemsediğimiz bir röportaj dizisi yapmayı kendimize kutsal bir görev edindik. Bu röportajlarla amacımız halen ayakta kalanların bilgilerini bașvurup, bir yandan o bilgileri kayıt altına almak, diğer yandan ise okurlarımızla paylașmak.

Bugüne kadar yaptığımız ve paylaștığımız röportajlarla ilgili okurlarımızdan hep güzel ve olumlu tepkiler aldık. Hiç ummadığımız yerlerden, röportaj yapmamız üzere teklifler aldık. Tabii ki herkesle röportaj yapmamız imkansız. Fakat ne kadar fazla röportaj yapmayı bașarabilirsek, o kadar iyi olur. Elimizden geldiği kadar Belçika’nın farklı bölgelerinden röportajlar yapmaya gayret gösteriyoruz.

“Göç Hikayeleri”ni bir kitapta toplamak

Yukarıda da anlattığım gibi, göçle ilgili röportaj dizisi yapmak zor zenaat. Zaten konuyla ilgili yapılan bütün masraflar kendi cebimizden çıkıyor. Bu çalıșmaları her hangi bir maddi beklenti gözetmeksizin gerçekleștirmekteyiz. Tek amacımız gelecek nesillere bir șeyler aktarabilmek. Ancak aktarabilmek için de bu bilgilerin iyi șekilde muhafaza edilmesi lazım. Mesela bir kitapta toplayarak. Kitapta toplanması sayesinde, bu bilgiler kütüphanelerde rahat bir șekilde yıllarca muhafaza edilebilir. Bu sayede belki bundan elli yıl sonra, bu kitabı eline alacak kișilerin, ilk gelenlere dair hikayeleri hayretler içerisinde okuyacaklarından eminim. İște o vakit “Göç Hikayeleri”nin değeri anlașılır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.