16 Ekim 2007 tarihli Milli Gazete’de köşe yazarı Mehmet Şevket Eygi PKK ile ilgili çarpıcı bir yazı ele almıştı. “PKK konusunda 20 soru” başlıklı yazıda birbirinden çarpıcı 20 soru soran Eygi, aslında o günlerde önemli uyarılarda bulunmuştu.
“Açılım” politikasının yaygınlaşmaya başladığı bir dönemde Türk halkına PKK ile ilgili ışık tutmaya çalışan Eygi, PKK hareketinin aslında BOP’un bir parçası olduğunu ima ederek, PKK konusunda çok büyük bir karanlığın var olduğunu ve bir an önce giderilmesi gerektiğine vurgu yapmıştı.
İşte Mehmet Şevket Eygi o yazısı:
Sayın Baylar!: Aşağıdaki soruların “doğru” cevaplarını açık ve anlaşılır bir şekilde, hiçbir gerçeği gizlemeksizin Türkiye halkına bildirmekle yükümlüsünüz.
BİRİNCİ SORU: PKK kendi kendine oluşmuş bir hareket midir, yoksa bir takım derin güçler tarafından niyetli, planlı, programlı ve kasıtlı bir şekilde “fabrike” mi edilmiştir?
İKİNCİ SORU: Abdullah Öcalan’ın başlangıçta MiT’le ilgisi ve ilişiği olmuş mudur? Bu konuda çok güçlü, riyayetler, şehadetler bulunmaktadır.
ÜÇÜNCÜ SORU: PKK terörü zor veya kolay bir şekilde mutlaka bitirilebilecek iken, niçin bir takım derin güçler tarafından kasıtlı olarak uzatılmıştır (Gazeteci Avni Özgürel, Neşe Düzel’in kendisi ile yaptığı röportajda Apo’nun “Avni Bey, bu savaşı bitireni bitirirler…” dediğini naklediyor.) Derin güçler bu kârlı, bu rantlı savaşı niçin bitirtmemişlerdir?
DÖRDÜNCÜ SORU: 1984’ten bu yana PKKterörü resmi rakamlarla Türkiye devletine, ülkesine ve halkına kaç yüz milyar dolara mal olmuştur?
BEŞİNCİ SORU: Örtülü ödenekten hesapsız, kitapsız, belgesiz bu konuda kaç milyar dolar dağıtılmış ve kimlere verilmiştir?
ALTINCISORU: PKK savaşının tozu dumanı içinde, dünya çapında yoğun bir uyuşturucu kaçakçılığı, ticareti, trafiği yapılmıştır. Bir takım Kürtler ve Türkler bu yolla dehşetli zengin olmuşlardır. Bu beyaz kaçakçılığının yekun hacmi milyar dolar olarak ne kadardır?
YEDİNCİ SORU: PKK gölgesinde yapılan uyuşturucu ticareti günümüzde devam etmekte midir?: Geçmiş iktidar devrinde birileri buna göz yummuş mudur?
SEKİZİNCİSORU: PKK gölgesinde yapılan uyuşturucu ticareti ile dolar mültimilyoneri olan birkaç yüz kişinin listesini yayınlayacak cesaretiniz ve gücünüz var mıdır?
DOKUZUNCU SORU: Uyuşturucu kaçakçılığına paralel olarak PKK terörünün gölgesinde silâh, cephane, askeri araç ve gereç kaçakçılığının veya kara ticaretin hacmi kaç yüz milyar dolardır? Teröristler bu silâhları nasıl elde etmişlerdir?
ONUNCU SORU: Yukarıda bahsedilen Neşe Düzel – Avni Özgürel röportajında, PKK teröristlerinin bir ara Türkiye’nin resmi kuruluşu Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun mermilerini kullandıkları yazılıdır, bunun iç yüzü nedir?
ONBİRİNCİ SORU: 1980’lerden bu yana terör hareketlerinin yoğun olduğu Güneydoğu Bölgesinde kaç bin köy boşaltılmış, tahrip edilmiş, bağları ve bahçeleri harap hale getirilmiştir? Bu köylerden kaç milyon vatandaşımız büyük şehirlere sürülmüştür?
ONİKİNCİ SORU: PKK savaşında hayatlarını kaybeden 30 küsur bin vatandaşımızın hepsini de, yüzde yüz PKK’lılar mı öldürmüştür?
ONÜÇÜNCÜ SORU: PKK terörünün mahiyeti, bu terörün gölgesinde yapılan uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile ilgili dehşetli bilgiler ele geçiren ve bu konuda yayın yapmaya hazırlanan gazeteci Uğur Mumcu’yu, otomobiline patlayıcı koyarak kimler, hangi güçler paramparça ederek havaya uçurmuşlardır?
ONDÖRDÜNCÜ SORU: Uğur Mumcu’nun katilleri niçin hâlâ “bulunamamıştır”?
ONBEŞİNCİ SORU: Ülke içindeki, sayıları nihayet bir-iki bin olan PKK teröristleri imha edilemezken, yabancı bir ülkenin çok engebeli ve sarp bölgesindeki teröristler nasıl imha edilecektir?
ONALTINCI SORU: Devletimizin ve millî istihbaratımızın elinde PKK terörünün ABD, İsrail ve bazı batı devletleri tarafından planlandığına, mânen ve maddeten desteklendiğine dair belgeler ve bilgiler bulunmaktadır. Bunlar Türkiye halkına ve dünyaya niçin açıklanmamaktadır?
ONYEDİNCİ SORU: Tarih boyunca bu coğrafyada Türkler ve Türkleşmişler ile Kürtler İslâm bağı ile birbirlerine perçinleşmiş iken, bu bağın kasıtlı ve planlı bir şekilde darbelenmesi ve kopartılması yüzünden iki unsur arasında vahim bir kopukluk meydana gelmiştir. Bu kopukluk Türkiye’nin varlığını ve bütünlüğünü tehlikeye atmıştır. Yakın tarihte Kürtlerin yoğun oldukları bölgede binlerce medrese vardı. Bunlar niçin kapatılmıştır? Yine o bölgedeki tasavvuf tarikatları darbelenmiştir. Bunları kimler yapmıştır? Bediüzzamanın Türk-Kürt kardeşliği tezi desteklenmiş olsaydı, bu günkü vahim durum ortaya çıkar mıydı?
ONSEKİZİNCİ SORU: Türkiye’deki birtakım derin, gizli, esrarlı güçler yakın tarihimizde kasıtlı olarak Türk-Kürt kutuplaşması çıkartmışlardır. Devlet, ülke ve halk olarak Türkiye’nin yüksek menfaatlerine son derece zarar veren bu kutuplaşmayı zahiren Türk ve Müslüman görünen, gerçekte ise gizli kimlik sahibi olan bir takım “Kriptolar” mı çıkartmıştır?
ONDOKUZUNCU SORU: Türk Tarih Kurumu Başkanı Profesör Yusuf Halaçoğlu bundan birkaç ay önce, ülkemizde bir takım kriptolar bulunduğunu, bunların, bir kısmının isim listesine sahip olduğunu açıklamıştı. Sonra bu konudaki tartışmalar örtbas edildi. Bu kriptoların PKK terörünü sürdürdükleri, kışkırttıkları, bu yolla Türkiye’yi bölmek ve parçalamak istedikleri iddiası doğru mudur?
YİRMİNCİ SORU: ABD; İsrail, bazı ABülkeleri Türkiye’nin, İran’ın, Suriye’nin bir kısmını da içine alan büyükbir Kürt devleti kurulması için çalışıyorlar. Biz ise onlarla dost ve müttefik olmakta devam ediyoruz. Onlar bizi parçalamak ve bölmek istiyor, biz onlarla dostluğu, ittifakı, işbirliğini sürdürüyoruz. Bu bir intihar politikası değil midir? Bu ittifak ve işbirliğinin, bizim bilmediğimiz hikmetleri ve faydaları varsa, halkımıza anlatılması ve bildirilmesi gerekmez midir?
Politikacılarımız, büyük bürokratlarımız, medyamız Türkiye’yi yirmi küsur yıldan beri sarsan PKK terörü konusunda havanda su dövmeye devam ediyor. Dişe dokunacak, sadra şifa olacak, halkı aydınlatacak, meselenin mahiyetini ortaya koyacak bilgiler verilmiyor.
PKK hareketinin başını yakaladılar, paketleyip Türkiye’ye teslim ettiler… Asılsın, kesilsin, kazığa geçirilsin edebiyatı yapıldı. Sonra Marmara’daki İmralı Adası kendisine ikametgah yapıldı. Ve rivayete göre oradan, dolaylı şekilde hareketi idare ediyor.
Bir takım derin ve gizli güçlerin yanlış siyasetleri, yanlış stratejileri, yanlış ideolojileri yüzünden doğu ye güneydoğudaki vatandaşlarımızın “aidiyet” bağları zedelendi.
PKK terörü hakkında halkımıza, kamuoyuna doğru bilgiler verilmiyor.
Türkiye bu hareketin mahiyetini ve iç yüzünü bilmiyor.
Ermenistan’ın ve Ermeni diasporasının PKK hareketini desteklediği konusunda yeterli aydınlatma ve bilgilendirme yapılmıyor.
Bir takım geri zekalıların ve hainlerin beğendiği ve benimsediği BOP’un maddelerinden birinin de bağımsız Kürdistan devleti olduğu yeteri kadar açıklanmıyor.
Şu anda yüzlerce Türk firması, Kuzey Irak’taki Kürdistan’da yeşil Amerikan dolarları karşılığında bayındırlık ve alt yapı hizmetleri vermektedir. Türkiye’yi parçalamaya yönelik bir hareketi para karşılığında Türkiyeliler destekliyor…
Evet PKK konusunda büyük bir karanlık vardır. Bu karanlık giderilmeli, gerçekler sağlam bilgi ve belgelerle açıklanmalıdır.
Şizofrenik hamaset edebiyatına son verilmelidir.
Paranoyak komplo teorilerine karnımız toktur ama gerçek komploları bilmek ve öğrenmek istiyoruz.
Büyük Millet Meclisi’nde PKK terörü ile ilgili resmi tahkikat dosyaları vardır. Bunlarda uyuşturucu kaçakçılığının helikopterle yapıldığı yazılıdır.
1984’te Ermeni ASALA terörü aniden bitirildi, yerine sözde Kürt PKK terörü ikame edildi.
Ölü olarak ele geçirilen bazı PKK teröristleri sünnetsizmiş. Kürtler ise Müslüman’dır ve sünnetlidir. Bu garabeti kim açıklayacak?
Son söz: PKK terörünün gölgesinde yapılan uyuşturucu ticareti, silâh ve cephane ticareti ve örtülü ödenek harcamaları son bulmadıkça, bu fitne fesat, bu kan, bu gözyaşı sürüp gidecektir.