Toplumumuzda neden birbirimizle aramızda mesafe var, neden hemen daha bir kişiyi görür görmez hemen etiketlemeye başlıyoruz? Bir insanla tanışır tanışmaz ilk işimiz nerelisin oluyor, acaba hem şehri mi? Ya da hangi gazeteyi okuyor, hangi partiye ilgi duyuyor gibi sorularımız alabildiğince uzuyor… Neden? Bir an önce onun hakkında yargıya varmak ya da onu etiketlemek için de ondan…
Dr. Zülfikar Özkan, Bilincin Gücü adlı kitabında bakın şöyle söylüyor: “ Sağlıklı insan her anı yaşar… Geçmişte kalan veya henüz olmamış olayları düşünüp kaygılanmaz. Yalnızca yaşar… Andaki olaylarla meşgul olur. Şimdinin gücüne erişir ve şimdiye odaklanır… Beynimiz birçok gereksiz bilgiyle dolu, Karşılaştığımız olayların çoğuna etiket yapıştırıyoruz… Bu etiketler yüzünden mutlu olamıyoruz… Ayrıca bilinçaltına giderek sıkıntı veriyor… Etiketlemeyi bırakalım…” Evet, eğer başarılı olmak istiyorsak, mutlu olmak istiyorsak her alanda adeta kendimizi mecbur tuttuğumuz bu etiketleme hastalığından kurtulmamız gerekiyor…
Nasıl mı? Kendimiz olarak. Evet, evet kendimiz olarak bu etiketlemeden kurtulacağız. Yine Bilal Sambur’un Bireyselleşme Yolu adlı kitabında şu önemli noktaya dikkat çekiyor: “Bireyselleşme süreci kendimiz olabilmek için kendimizle çok açık olarak yüzleşmek cesaretini göstermeyi gerekli kılmaktadır. Kişiliğimizin beğenmediğimiz karanlık yönlerinden kaçmak, onları dışa yansıtmak ya da onları değişik meşruluk maskelerinin arkasına saklamak hiçbir şekilde bireyselleşme sürecinin gelişimine katkı sağlamamaktadır. Bilakis böyle bir tavır bizi kendimize yabancılaştırmakta ve kişiliğimizin tek boyutlu ve çocuksu düzeyde kalmasına neden olmaktadır. “
Değişmek zorundayız!!!
J.Krishnamurti diyor ki kişi neden kendi olamaz çünkü sorunlar yumağı ile iç içe olduğu için. Yani sorun yaptığı için. Herhangi bir şey bir sorun olduğu zaman, onun çözümüne yakalanırız; sorun, bir kafes olur; daha ileri araştırma yapmamıza, anlamamıza engel olur. Bu yüzden, bütün hayatı geniş ve karmaşık bir soruna indirgemeyelim… O zaman değişmek zorundayız. Artık etiketlerle yaşamak yerine, kendimiz olmak için değişmeliyiz.
Marti Jonathan adlı bir kitabı okurlarıma tavsiye edeceğim gerçi birçoğunuz okumuştur ama yine de tekrar edeyim çok güzel bir kitap. Bu dünyada öğrendiklerimizin yardımıyla gelecekteki dünyamızı da kurabiliriz. Bir şeyler öğrenmezsek, gelecekteki dünyamız da şimdikinin bir eşi olur. Hep durağan, sınırlı, tekdüze bir yaşam; kurşun ağırlığındaki anlamsız sorumluluklar… Hep aynı.
Rahibe Terasa’ya “Dünyayı daha yaşanılacak bir yer kılmak için yapmamız gereken en önemli şey nedir” diye sorduklarında…
Cevabı çok kısa “Birbirimizi bulmalıyız
Soru devam ediyor:”Birbirimizi nasıl bulacağız?
Cevap yine kısa “Birer birer iyilik yaparak
Maslow’da diyor ki insanlar
Fizyolojik ihtiyaçların yüzde 85’ini
Güvenlik ihtiyaçlarının yüzde 70’ini
Sosyal ihtiyaçlar yüzde 50’sini
Saygınlık yüzde 40’ını
Kendini GERÇEKLEŞTİRME İHTİYACININ İSE YÜZDE 10’NU KARŞILAYABİLİYOR.
Haydi, o zaman etiketlemeyi bırakalım ve kendimizi gerçekleştirelim…
Fahri Sarrafoğlu