Eskişehir-Emirdağ ilişkileri ticari ve sosyal olmaktan çok, kültürel ve tarihi gerekçelere dayanmaktadır. Bu ilişki, nice yılları geride bırakan bir sevda hikâyesidir.
Afyon’a resmi işlemler için giden sınırlı sayıdaki yolcu, minibüsler tarafından taşınıyordu. Ankara yolcularını ise çoğunlukla Akşehir otobüsleri götürüyordu. Yolcular yoğun olarak Eskişehir’e gitmeyi tercih ediyordu. Bu tercihin sebebi neydi? Afyon hem il merkezi hem de yakın olmasına rağmen niçin Eskişehir’e gitmek arzu ediliyordu?
60’lı yıllarda, Eskişehir’e yolcu taşıyan otobüs firması ikiye çıkmış, bu iki firmanın arasındaki rekabet sonucunda yol ücreti bir bardak çay fiyatına düşmüştü. Bilhassa gençlerin üçü beşi bir araya geliyor: “Haydi Eskişehir’e gidelim. Çay çorba içer geliriz. Şöyle bir hava alırız.” diyerek birbirlerini Eskişehir yolculuğuna ikna etmeye çalışıyorlardı. Firmalar arasındaki rekabet öylesine kızışmıştı ki, ara sıra küçük çapta ağız dalaşı bile oluyordu. Otobüs firmasının birinin patronu, devamlı müşterilerde önce indirim yapacağını, ardından da bedava taşıyacağı söylentisini yayıyordu. Öbür firma ise, yolcularını Eskişehir’e bedava taşımanın yanında, çay çorba ücretlerinin de kendilerine hediye olarak verileceğini dillendiriyordu. Konu sanki kara mizah bir havaya bürünüyordu. Gün boyunca Emirdağlılar Eskişehir’e gidip geliyordu.
Emirdağlıların bu aşkın kentine olan düşkünlüğünü sadece gezmek, dolaşmak veya ticari ilişkiyle açıklamak mümkün müydü? Yoksa Yunus Emre’nin sevgiye çağıran sesi miydi onları çeken? Veya Nasrettin Hoca’nın hikmet dolu nükteleri miydi?
Emirdağlıların gerçekleşmesini istedikleri rüyaların en başında “Eskişehir’de bir mülk sahibi olmak” gelmektedir. Özellikle gurbetçilerimizin tercihi bu yönde olup Eskişehir’de edindikleri ev, arsa, dükkan bir övünme vesilesi kabul edilmektedir.
Çifteler ve Mahmudiye merkez nüfuslarının yaklaşık yarısı Emirdağ kökenlidir. Keza Eskişehir merkezde yüz elli bin Emirdağlı ikamet etmektedir. Bu durum Emirdağ’ın resmi olarak bağlı bulunduğu Afyon ile arasının zaman zaman açılmasına da sebep olmaktadır. Emirdağ, Afyon’dan yatırım anlamında en az pay alan ilçesi durumundadır.Söz konusu durum gündeme getirildiğinde yetkililer; “Siz zaten Afyonlu olmayı kabul etmiyorsunuz. Size Eskişehir yatırım yapsın.” mealinde konuşmalar yapmaktadırlar.
Emirdağ kamuoyunda sık sık Eskişehir’e bağlanmak düşüncesi dillendirilse de şimdiye kadar yapılan fiili bir girişimler sonuçsuz kalmıştır. Eskişehir’e bağlanmanın siyasi anlamda da Emirdağlılara katkı sağlayacağı belirtilmektedir. Zira Emirdağlılar Eskişehir’de siyasi olarak varlıklarını ortaya koyamamışlardır. Bütün teşebbüsler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu konuda yeni stratejiler geliştirme gerektiği fikri yaygın bir kanaattir.
Emirdağlılar zengin kültürlerini gittikleri her yerde yaşatmasını bilmişlerdir. Eskişehir’de de Emirdağ kültürünün bir örneğini her için görmek mümkündür.
Eskişehir’deki Emirdağlılar artık sadece hayvancılık, pazarcılık, esnaflık gibi mesleklerde değil, Eskişehir’in bilim, kültür alanlarında da kendini ispatlamaya başlamıştır.
Emirdağlı iş adamlarının cesaretli girişimleri binlerce çalışana istihdam sağlamaktadır. Sivil toplum kuruluşlarında yönetici olarak görev almaktadır.
Emirdağlılar, Eskişehir’in kalkınmasına akıl yorup alın teri akıtmışlardır. Eskişehir’in hayatından bir an için Emirdağlıların çıkarıldığını düşünelim. Eskişehir’in böyle bir dururuma gelmesi herhalde felaket derecesinde olurdu.
Kaldı ki Emirdağ halkı; tarihi geçmişini unutmadan yöresel kültürünü yaşatmaya çalışırken yerleştiği kente de ortak değer katmayı becermesini bilmiştir.Bir başka deyişle Emirdağlı, “Eskişehirli olmak” ortak paydasına aidiyat duygusu ile girmeyi başarabilmiştir. Eskişehir’in kent belleğinin oluşumuna Emirdağlıların verdiği tat ve kattığı renk herkesin malumudur. Bir şehrin içselliğine girmek demek, inkar ve yabancılaşma ile değil, ahenkli bir uyumla sağlanabilir.Kentin ortak kültürü, yöresel parçaların birleşmesi ile meydana gelir.