Anadolu’da bir köyden diğer köye bir beldeden diğer beldeye gelin alınıp dönülürken gelini taşıyan at olsun araba olsun taşıtın önüne geçilip, bir barikat kurulur, şaka mahiyetinde de olsa yarı ciddi bir davranışla gelenek haline gelmiş bir miktar para istenir, gelin aracı sahibi yada gelin alan aileden birisi bu istenen miktarı barikar kuran kişi yada kişilere gönülsüzde olsa vermek zorunda kalır. Bu zorba şakanın adınada toprak bastı denilmiştir. Kabul etsekte etmesekte bir çok yerde yaşanan bu toprak bastı parasında tatsız olaylarda yaşanmamış değildir.
Gene bizim Anadolu’da zamanın birinde tek parti döneminde elde olan her varlıktan öşür yani (vergi) alınırmış.
Vatandaş bıkmış usanmış, adamın af buyrun bir eşeği de olsa vergiye tabi tutulmuş.
Vergi memurları Kayseri’de bir köyde görevlerini yapmak için hane sahibine neyin var neyin yok suâli ile haneyi kolaçan ederlerken uyanık ya da önceki yıllardan vergi ile canı çok yanan hane sahibi eşeğin ayaklarını külüyerek (bağlayarak) birde başına eşarp bağayıp yatağa yatırır. Malum memurlar odaya girip sorar: “Bu kim?” Hane sahibi; “Anam efendim anam çok hasta” der. Eşeği bu yılki vergiden muaf bıraktırma çabasında başarılı olur.
Adama eşeğe anam dedirten acı bir gerçek.
Bu durum yaşanıncaya kadar vatandaş ne çektiki böyle bir yola baş vurdu.
Bizde bir ata sözü şöyle der; “Kedi yavrusunu yiyeceği zaman fareye benzetirmiş.”
Pardon pardon da, toprak bastıdan başlayıp anne kedi, yavru, fare derken tek parti, eşek, ana… bu ne muhabbet azizim.
Efendim kırık dökükte olsa ihtiyaç gereği çoğunluğun bir aracının olduğu plakalar, ansoloslar, vergiler, ikamet ettikleri belediyere ödedikleri oto park kartları vesair ödemeleri malum.
Yürünerek gidilse gene 30 km hız yapılacağı malum iken geçenlerde aracımla caddede 43 km/h yapmışım. Efendim 6 km/h indirimi uygulanarak 37 km/h den cezaya çarptırlmış. 51 ero faktür ile posta kutumda bayramlaştık vesselam.
Gelme geçme, alış veriş etme, geçersende toprak bastı paras ver, aracına eşarp ört arabaya anam de, itirazdamı bulun saklaya bilirsen sakla gibimi gel geç mantığı kullanılır vatandaş anlamakta zorlanıyor. Yoksa anne kedinin yavrusunu yeme iç güdüsü misali araç sahipleri fareyemi benzetiliyor?
Merakım; Bu malum belediyeler hız sınırını yaya yürüyüşü sınırına yani 30 km hıza düşürmek vatandaşın oy vererek belediye meclislerine getirdikleri seçilmiş kişilermi? Peki, vatandaş bunu hak ediyormu, revamı araçla kaplumbağa yürüyüşü?
Oy verdik cebe sardı ağam
Vur efem vur inceldi abam
Kim gelse boşuna çaban
Sargı tutmaz derinde çıban.
İz sürer tazı, ustalaştı avcı
Hızmaya ne hacet yeter kamçı
Araba neyine yürü be bacı
Bakmadan postaya başlar sancı.
İki yüzlü, kaç astarlı sayın vekil
Oy isteme benden karşımdan çekil
Ne yaptınki yapacağına olsun kefil
Aday ol Abdil sende senin için seçil.
Abdil Göktekin