“Emirdağ Uzun Çarşı”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Emirdağ; Cırgın 1691, Muslucalu 1740, Aziziye 1886, Emirdağ 1931 adlarıyla tarihi süreçlerden geçerek günümüze gelmiştir. Çarşı Camii 1750’de Musulıcalu döneminde yapılmıştır. Cırgın karyesi döneminden sonra Muslucalu nahiyesine geçişle birlikte Emirdağ’ın nüfusunda önemli bir artış meydana gelmiştir. 1885’te ilk nüfus kaydında 16.575 kadın-erkek kişi tespit edilmiştir. Bu devrede gayr-i müslim olarak da 61 kişi mevcuttur. Bu ilk sayımdan 1970’li yıllara kadar Emirdağ’ın nüfusu sürekli artmıştır. Yurtdışına yapılan göçler, iç göçler ile yeni idari yapılanma sonucunda bazı köy ve nahiyelerin Emirdağ’dan ayrılmasıyla nüfus sürekli gerilemiştir.

Emirdağ’ın kuruluş aşamasında yoğun bir iskan faaliyeti yaşanmış, Boz-ulus Türkmenleri yöreye yerleştirilmiştir. Eskişehir-Han ilçesi gibi önemli bir merkezin nüfusu gitgide azalırken Emirdağ, bölgenin yıldızı olmuştur.

Nüfus yoğunluğu beraberinde ticaret hareketliğini getirmiştir. Emirdağ, kuruluşundan itibaren de çarşı ve pazarıyla yörenin en hareketli cazibe merkezi olmuştur. Dönemin şart ve imkanları dahilinde Emirdağ halkı çalışkanlığıyla hayvancılık ve tarımda büyük miktarda üretim gerçekleştirmiştir. Buğday, arpa, burçak, afyon, pamuk,nohut, mercimek, mısır, haşhaş, afyon sakızı, palamut ve kereste gibi tarım ürünleriyle koyun, keçi, tiftik keçisi, sığır, at, eşek ve deve  hayvanlar yetiştirilmiştir.

Bu üretim ve yetiştiricilik beraberinde pazar ve çarşı kurulması hususunu gündeme taşımıştır. Önceki yazılarımızda pazar konusunu işlemiştik. Bu yazımızda da Emirdağ Uzun Çarşı’yı tarihi, kültürel ve sosyal yönden ele alacağız.

Çarşı, alıcı ve satıcıların fiziki olarak karşılaştıkları, dükkânların bulunduğu açık veya kapalı alışveriş yeridir. Pazar, belli gün ve zamanlarda açılırken, çarşı,  dükkânların bulunduğu  sürekli açık olan mekânlardır. Çarşı, kentleşmenin bir göstergesidir. Bir yerleşim merkezinde çarşının bulunması, o mahallin ticaret hareketliliğini gösterir. Dolayısıyla üretimi ve yetiştiriciliği yapılan tarım ve hayvancılık ürünleri çarşı ve pazarda yoğun bir alış-veriş hareketini doğurmuştur.

Emirdağ’ın kent planlamasının Musluca nahiye döneminde yapılarak uygulandığı kanaatindeyiz. Zira Çarşı Camii yukarıda da zikredildiği gibi 1750’de yapılmıştır. Emirdağ; yer seçimi, kuruluşu, planlanması itibarıyla bir Türk yerleşim merkezidir. Türk kentlerinin genel karakteristik özelliği cami merkezli oluşudur. Merkezde bulunan meydan etrafında dini ve kamusal binalar ile çarşı inşa edilmiştir. Emirdağ; ortak merkezli, yıldız planı uygulanarak dört ana arter, altı tali yol ile imar edilmiştir. Meydan merkezinden dışa doğru dairesel bir büyüme söz konusudur. Uzun Çarşı ve Çarşı Camii ortak merkezin ilk dairesel alanı içerisindedir.

Uzun Çarşı, bir cadde boyunca iki taraflı dükkânların sıralandığı bir yer olup meydana ve iki ara sokakla dışa açılır. Çarşı Camii, Uzun Çarşı bünyesindedir.

Uzun Çarşı, Emirdağ’ın sosyal ve kültürel değişiminin, tarih ve ticaret hayatının bir aynası özelliği taşımaktadır. Sosyal değişme, belirli bir zaman diliminde somut, fiziksel ve kültürel bir çerçevede gerçekleşen bir süreçtir. Değişmenin yönü ilerleme olduğu gibi gerileme de olabilir. Değişme bir durumdan daha iyi bir duruma geçiş biçiminde ise ilerleme, birden fazla yönde olursa gelişme olur.

Uzun Çarşı eşrafı, Emirdağ’ın sosyal, kültürel ve siyasi konularında her dönemde etkin olmuştur. Osmanlı’ın son döneminden başlayarak, Milli Mücadele, Cumhuriyetin ilk yılları, çok partili ve ihtilal devrelerinde bu durumda değişiklik olmamıştır.Uzun Çarşı  eşrafı, kamu yöneticileriyle iyi ilişkiler içinde bulunmuşlardır. Üretilen ve yetiştirilen ürünler ülke ve dünya konjonktüründe değiştikçe, arz ve talep farklılaştıkça Uzun Çarşı’nın alış-veriş yapısı da bu duruma ayak uydurmuştur.

Uzun Çarşı, Emirdağ ekonomisinin borsası durumundadır. Mal arzı ve sermaye burada dönmektir. Uzun Çarşı’da kuruluşundan itibaren köken itibarıyla yerli eşraf yanında 1922 yılına kadar da Rum ve Ermeni tüccarlar alış-veriş yapmışlardır. Rum ve Ermeni tüccarlar Osmanlı devletinde ‘beratlı tüccar’ uygulamasından dolayı ayrıcalıklı bir konuma sahiptiler.

Bu yüzden Osmanlı coğrafyasının her tarafında olduğı gibi Emirdağ’da da üretilen ve yetiştirilen her ürün Rum ve Ermeni tüccarlara veya onların adına iş yapan yerli insanlara satılmak zorundaydı. Böyle bir durumda tekellleşmeden dolayı rekabet ortamı olmadığından ürünler değerinin altında alınıyordu. Hatta devletin ihaleye çıkardığı Hanbarçın ve Emirdağ ağnam (koyun) vergisi Ermeni Işılyan Efendi ve ortağı tarafından alınmış, koyun üreticisi ağır vergi yükünü maruz kalmıştır.(1)   

Son dönemde Emirdağ merkezde 200 Rum, 150 Ermeni mevcuttu. Bunlar; tüccar, esnaf, değirmenci, terzi, manifaturacı, zanaat erbabı insanlardı. İçlerinde Tebelek, Kirkor, İzak, Eftim, Tatyos… tanınmış insanlardı. Bunların İzmir, Bursa, İstanbul, Eskişehir bağlantıları olduğu için alınan ürünler yüklü fiyatlarda adı geçen illere sevk edilmiştir.

Emirdağ’daki Rum ve Ermeniler, halkın sırtından zenginliklerine zenginlik katmışlardır. Huzur ve adalet içinde varlıklı insanlar olarak yaşamışlardır. Ancak, Yunanların İngiliz kışkırtmasıyla boş hayâller kurarak Batı Anadolu’yu işgal etmesi üzerine Rum ve Ermeniler de onların yanında yer alarak Türk devletine ihanet etmişlerdir. Nihayet Yunan ordusunun yenilgisi sonucunda onlarla birlikte kaçıp gitmişlerdir.

Uzun Çarşı’nın yerli eşrafı daha çok esnaf seviyesinde iken zaman içerisinde tüccarlık yapmaya başlamışlardır. Bu esnaf ve tüccarları ‘âyan’ olarak nitelendirmek yerinde olacaktır. Âyan, taşrada bulunan idareci, varlıklı, hatırlı insanlardı. Âyanlar, şehir ve kaza yönetim kurullarında da görev almaktaydı. 

Uzun Çarşı, her değişime uygun hareket etme yeteneğine sahiptir. Rum ve Ermeni iş insanlarının boşluğu kısa sürede doldurulmuştur. Ekonomik ve sosyal yapının bütün değişikleri Uzun Çarşı’da görülmüştür. Temel ihtiyaçların yanında lüks sayılabilecek ürünler de pazarlanmaya başlamıştır. Terzilikten hazır giyime, bakkallıktan marketçiliğe geçiş çok canlı bir biçimde gözlenebilmektedir.

    (1) Zelkif Polat, Tanzimat’tan Cumhuruyet’e Afyonkarahisar’da Ermeniler (1839-1923)  doktora tezi Afyonkarahisar-2011

Ahmet Urfalı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.