Avrupa Birliği´nin Temel Haklar Kurumu (Fundamental Rights Agency) bugün Avrupa´da nefret suçları ile ilgili yeni hazırladıkları iki çalışma raporunu Avrupa Parlamentosu´nda düzenlenen toplantı ile tanıttı. Avrupa Parlamentosu´nun Hollanda İşçi Partili (PvdA) milletvekili Emine Bozkurt, Irkçılıkla Mücadele Grubunun başkanı olarak bu toplantıya başkanlık etti.
Nefret suçları, kişilerin ırkçılık, yabancı düşmanlığı, dinsel hoşgörüsüzlük nedeniyle ya da engelli olmaları sebebiyle veyahut cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle sözlü, fiziki saldırıya uğramaları olarak tanımlanıyor. Bugün tanıtılan raporlar, nefret suçlarını önlemek için ilk adımın nefret suçlarını daha görünür bir hale getirmek olduğuna dikkat çekiyor. Nefret suçu mağdurlarının ve tanıkların yetkili mercilere bu olayları bildirmekten çekindiklerini ve üye devletlerin de nefret suçlarını bu şekilde sınıflandırarak kaydetmediklerini belirten Emine Bozkurt, “bu sebeple pek çok ülkede durumun vehameti resmi rakamlara yansımıyor ve konunun ciddiyeti anlaşılmıyor.” diye konuştu. Bozkurt şöyle devam etti: “özellikle içerisinde bulunduğumuz ekonomik kriz dönemleri, her türlü azınlığa karşı hoşgörüsüzlüğü besliyor. Avrupa´nın her yerinden artan bir şekilde nefret suçu haberleri geliyor. Bunları engellemek için yasalarda her tür ayrımcılık aynı şekilde ele alınmalı ve hem Avrupa Birliği hem de üye devletler nefret suçlarına ilişkin istatistik toplamalı. Elimizde ayrıntılı bilgiler olursa ve bunlar yayınlanırsa nefret suçları görünür kılınacak ve buna engel olmak için daha etkin politikalar üretilebilecek.”
Yaptığı konuşmada Turkiye´nin de ilk kez nefret suçlarına ilişkin bir yasa yapma hazırlıkları içerisinde olduğunu anlatan Bozkurt, bunun Pozitif Gündem´in Yargı ve Temel Haklar ile ilgili 23. fasıl çalışma grubunun büyük bir başarısı olduğunu söyledi. Bozkurt: “Türkiye, özellikle İslamofobi konusunda büyük hassasiyet göstererek bu konunun ceza yasaları kapsamında ele alınmasını istiyor. Bu konuda ben de Avrupa´da çok çaba sarf ettim ve Türkiye´nin bu girişimini destekliyorum. Ancak nefret suçlarını engelleme amacındaki yasal düzenlemeler başarılı olabilmeleri için nefret suçlarının her şeklini ve her türünü hedef almalı. Çünkü nefret suçu, toplumda oluşmuş olan belli bir tahammülsüzlüğün dışa vurumudur. Yani hedef alınması gereken, toplumdaki genel anlayıştır ve kişilerin sırf bazı özellikleri nedeniyle şiddete maruz kalmalarının asla kabul edilemeyecek bir durum olduğunu devletin ağır cezalarla göstermesi gerekmektedir. Bu nedenle aynı şekilde engelliler, etnik azınlık mensupları ve ne yazık ki çok sıklıkla nefret cinayetine kurban giden LGBT bireyler gibi gruplar da nefret suçları yasası ile koruma altına alınmalıdır.”