Türk’ün tarih seyrinde göç, gurbet olagelmiştir hep. Türk’ün dinamik yapısı biraz da bununla ilgili olsa gerektir. Efsanesinde göç ,türküsünde gurbet, ağıdında hüzün vardır Türk’ün.“Bir yiğit gurbete gitse” diye başlar türküleri. Garipliğin kimsesizliği dokunaklı bir hüzünle dolar gözlere. Yabancısın, elsin, elginsin yaban ellerinde.
Gurbetle gariplik ikiz kardeştir. Biri gözyaşı akıtır gözünden, diğeri ağıt yakar. Türk milleti göç etmeye, gurbete çıkmaya mistik bir anlam yüklemiştir. Ozanlık ve dervişlik geleneğinde belli bir olgunluğa erişenler gurbete çıkarlar. Çünkü gurbete çıkmak, insana tecrübe kazandırır. Gurbetin zorlukları yaşayanlar, çekiçle örs arasında dövülerek hayatı öğrenirler.
Göç, çile ve zorluklarına rağmen yeni ümitlenmelerin de başlangıcıdır. Her şeyi yeni baştan kurmak, azimli ve kararlı olmak, özgürlüğün, kendine güvenin bilinciyle hareket etmek göçerliğin en belirgin vasıflarıdır. Göç, ümit ve kurtuluştur.
Sözü buradan bir gurbet şairimiz olan Ebuzer Özkan’a getirmek istiyorum. Özkan’ın baba ocağı Kemerkaya (Çuğu), coğrafi konum itibarıyla Emirdağ ile Bolvadin asında yer alan bir belde olup halkı, gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Beldenin önünde bereketli ovası, arkasında ise Yapraklı’dan başlayarak Çuğu deresinden Emir dağlarına doğru devam eden yükseltileri bulunur. Emir dağlarının kar ve yağmur suları, bütün ovaya verimli bir zenginlik katar.
Şair, şiirlerinde tema olarak yerelden başlayarak milli olana yükseltir. Sizi oradan da Belçika’ya kadar götürür. Bu kendine güvenmişlik akıncı ataların seferlerine benzemektedir. Onun şiirlerini okuduğunuz zaman Anadolu yaylasının kekik ve yarpuz kokusunu iç dünyanızda hissedersiniz. Belçika atmosferinde onun duru Türkçe’sinin güzelliğine tanıklık edersiniz. Türk’ün milli kimliği olan aziz dilimiz, ağız özellikleriyle onun şiirlerinde okuyucuyu hatıralarına alıp götürür.
Hey Anadolu’m, bizlere geçmişten doyumsuz tatlar getirirken geleceği de nasıl kurmamız gerektiğinin şifrelerini vermektedir. Kitap, bir başka yönüyle de Türk töre ve ülküsünün ana hatlarını bedii bir zevkle yeni nesillere aktarmaktadır.
Beldeler, ilçeler, şehirler, Anadolu ve bütün bir vatan… Devlete bağlılık, millete hizmet… Yeni ufuklara yönelme… Anne sevgisi… Gurbet ve özlem… Öğütler, atasözleri…Belçika… Zamandan şikayet… Özkan’ın şiirlerinde öne çıkan konulardır. Şair bu konuları, sanatının teknesinde yoğurur, şekil verir, akıl ve gönlünün fırınında pişirerek Türkçe’nin şiir diliyle okuyucusuna sunar. Bu tesir, yeni sinerjiler oluşturarak gönülden gönüle yayılır. Zaten şiir sanatının da ulaşmak istediği amaç bu değil midir?
Özkan’ın şiiri; nazım şekli, yapısı, muhtevası ve mesajıyla milli/gelenekçi özellikler taşımaktadır.
O, Belçika’da yükselen Türk Edebiyatının önemli şairlerinden biri olarak şiirlerinde kültürel değerlerimizi işleyerek yararlı bir görev üstlenmekte, kültürler arası etkileşim sayesinde de toplumların birbirini gerçek yönleriyle tanımaya imkân hazırlamaktadır.
Özkan, Hey Anadolu’m kitabıyla bizleri yeni güzelliklerle tanıştırmakta, barış ve kardeşlik duygularıyla kalbimize dokunmaktadır.
Ahmet Urfalı