DOĞA VE SANAT

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doğa, sanat ruhunu besleyen en büyük özelliktir. Dağların yamacında ufacık bir köyde doğmuşum.

Tarlaların arasında yükselmiş çığlığım. Başı bulutlara değen dağlar , billür nameleriyle akan ışıl ışıl nehirlere karışmış sesim. Renga renk çiçekleriyle görsel bir şölen yaşatan ufacık bir köy. Orda doğanı bütün güzelliğiyle sarıp sarmalar doğa. O güzelliklerin büyüsüyle oluşursunuz.

Ardından göç gelir. Göç etmek bizim kültürümüzün  bir parçası gibi. Kimse bulunduğu toprağa ait değildir. Kökeninde hep bir kopmuşluk vardır. Bu atalarımın koptukları ilk yer değildi, kim bilir nerelerden kopmak zorunda kalmışlardı ve buraya gelene kadar neler yaşamışlardı. Şimdi burdan kopup gitmek zorundalardı. Hep zorunda kalış.

Eliniz annenizin elinde farklı bir diyara doğru sürüklenip gidersiniz. Gözleriniz kalır geride, bir eksiklik yerleşir içinize. Göç parçalar herşeyi.

Sürüklendiğiniz bir sonraki yer Adalardır. Büyükada. Çoçuk gözlerle koca deniz öfkeli görünür size. Nehirler nağmeler oluşturarak,ruhunuzu okşayarak akardılar. Oysa deniz öfkeli dalgalarını vuruyor kıyıya. Sımsıkı tutulmuş olan elinizden çekilip vapura götürülürsünüz. Dev bir mavinin içinde kaybolursunuz. Köy uzaklaşıp yiter gözbebeklerinizde. Yeşil çam ağaçlarından gelen esinti sarar sizi. Bir süre sonra daracık sokaklardan, ahşap evlerden geçersiniz. Her ev sizi kucaklayacak gibi durur. Kapıları açık, içleri şen kahkahalar dolu. Çocuk sesleri taşar evlerden, o seslerle bütünleşirsiniz. Büyükleriniz sokağın rengine çoktan bürünmüşlerdir. Ürkütmek ve rahatsız etmek istemezlermiş gibi bir kuşu, ayak parmaklarına basarak usulca sokulurlar evlerine. Ada bizi sarmalar, kabul görmenin ötesinde sokaklarda  başımız okşanır.

Huzurla büyürken, her kimlikten komşularınızın katkısıyla şekil alırsınız.

‘aaa! Kızım sokakta sakız çiğnenmez’ der  Rum komşumuz madan Elleni,

‘kızım koşma düşersin’ der  Laz komşumuz  Mine teyze,

‘acıktın mı? Gel bir durmaç yapayım sana’ der Kürt komşumuz  Façe teyze,

‘Al şu çikolatayı, hadi bendensin’ der bakkal amcamız.
Tek tük geçen faytonlarda, şık hanım ve beyler  restorantlara yemeğe inerler. Yemek saati  ortalık sessizdir, daha sonra bir kalabalıklaşır. Yüksek kahvede çaylar içilir, sohbetler yapılır. Sahil boyunca yürüyüşler yapılır. Gençler  Akasya kahvesinde şen şakrak eğlenirler.

Ve yine geldi göç belası.

Adalar yüz değiştirdi.

Ne madam Elleni  kaldı ne de Mine teyze.

Sevim Ünal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.