Noel arifesinde, Avrupa’nın başkenti Brüksel’in merkezinde, yıl sonunu aileyle kutlamak isteyen binlerce turist ve vatandaşın çekim alanı olan, şatafatlı süslemelerle aydınlatılmış bir mahalledeyiz. Ancak bu büyüleyici görünümün altında trajik olaylar meydana geliyor. Bunlardan biri, arkadaşlarıyla bir akşamın ardından sabah 5’te evine dönen, M adını vereceğimiz genç bir adamla ilgilidir; bu saat, birçok insanın gününe başladığı, diğerlerinin ise hâlâ uyumadığı bir saattir. Saldırganlar ise uyanık ve kurbanlarını bekliyorlar.
M, taleplerine boyun eğmeyi reddettiği için beş kişi tarafından saldırıya uğruyor. Hiç kimse tepki vermiyor, hatta güvenlik güçleri bile. Bu genç adam üç dişini kaybediyor, burnu kırılıyor, yüzü tanınmaz hale geliyor ve cebindeki para ile telefonunu çalmaya çalışanlara direnmekten dolayı bilinçsiz olarak hastaneye kaldırılıyor. Kaçmaya çalışıyor, ama saldırganlarından kurtulamıyor. Sonunda kontrol altına alınıyor ve yerde bilinçsiz bir şekilde yatmaya bırakılıyor; belki de ölü.
Saldırganları, onun durumuyla ilgilenmeden, kayıtsız ve vicdansız bir şekilde orada bırakıyor.
En endişe verici olan, yardım edebilecek olanların sessiz kalması, otoritelerin tamamen müdahale etmemesi ve sivil toplumu korumasız bırakmasıdır.
Peki, bu politikacılar nerede? Bölgesel bütçeleriyle altı ay içinde bir hükümet kurmayı başaramayanlar? Brüksellilerin masraflarıyla yaz ve kış tatillerini geçirirken, güvenlik üzerine laflar ediyorlar. Ama gerçekten hangi güvenlikten bahsediyoruz? Şehir merkezini böyle bir dikkatsizliğe terk etmek nasıl mümkün oluyor?
Siyasi sorumluluklar nerede?
Bir yıl önce, 2023 Ekim’inde, Brüksel’in merkezinde bir teröristin gerçekleştirdiği katliamı hatırlayalım; iki İsveçli futbol taraftarının hedef alındığı saldırıda hayatını kaybetmesiyle. Abdessalem Lassoued tarafından gerçekleştirilen bu saldırıdan bir yıl sonra, Magdeburg’taki Noel pazarında gerçekleşen kamyonla yapılan ölümcül saldırıda beş kişi hayatını kaybetti ve 200’den fazla kişi yaralandı; bu olay Berlin’deki benzer bir olaydan tam sekiz yıl sonra gerçekleşti.
Bu trajedilerden ders alındı mı?
Gerçekler gösteriyor ki hayır.
Sadece 500 metre ötede, suçlular bir gence hiçbir koruma olmaksızın saldırıyor ve hiçbir müdahale gerçekleşmiyor!
Geçen bir yılda ne oldu?
Geçen Haziran’daki seçim kampanyalarında siyasi partiler ne söz verdi? Brüksel’in güvenliğini en yüksek öncelik olarak! Şehirde güvenliği artırma taahhütleriyle.
Eğer şehir merkezi korunmuyorsa, neresi korunabilir? Bu, herhangi birinin evinize gelip sizi saldırıp, soyup, tecavüz edip, öldürebileceği ve buna karşı hiçbir tepki beklenmeyeceği anlamına gelir; ve sonunda size bunun normal olduğu, çok kalabalık olduğu ve tüm suçluların peşinden koşmanın imkânsız olduğu söylenir.
Ama kimin arkasında koşuyordunuz? Kimi durdurmaya çalıştınız? Neden vatandaşlarımız ve turistler artık şehir merkezinde saldırıya uğrama ve ömür boyu travma yaşama korkusuyla huzur içinde hareket edemiyor?
Bu nedenle, Belçika hükümetine, tehlikede olan birine yardım etmemek, saldırı yapanlarla iş birliği yapmak ve bir vatandaşı korumasız bir şekilde saldırıya uğratmalarına kasıtlı olarak göz yummak suçlamasıyla dava açıyorum. Ayrıca, cinayet girişimlerinde bulunan suçlulara karşı hareketsizliklerini, bir vatandaşı çirkinleştirerek hayatında silinmez bir leke bırakmalarını da kınıyorum.
Politikacıları derhal harekete geçmeye, sorumluluk almayı, adaleti derhal uygulamayı ve kendi yetersizlikleri için özür dilemeye çağırıyorum; ayrıca M mağduruna destek sunmaya davet ediyorum.
Kadir Duran