Ne yaparsın Hacı Cavcav?
Ne yapayım Karagözüm, iki gözüm… Profiller mankenlerle dolmuş, onları seyrediyorum. Eskiden mankenleri özel gösteri podyumlarında, özel yerlerde poz verirlerken görürdük.
Eee Hacı Cavcav ?
Heh heh heee e-simi var iki gözüm Karagözüm! Çok karışık çoookkk…
Ney alışık ney Hacı Cavcav, anlamadım…
Heh heh heee ilahi iki gözüm, Karagözüm, alışık demedim, karışık dedim, karışık.
Anladım, anladım, sarışık dedin Hacı Cavcav…
Heh heh heee yine anlamadın. Sarışıklar senin de aklını başından almış iki gözüm, Karagözüm deve gözü, gelin parmağı üzüm. Bilmem ki, nasıl anlatsam?
Anladım Hacı Cavcav, anladım. Sen şu bizim profillerdeki özel sergilerden bahsedersin. Hay Allah kısadan desende vaktimi almasan olmaz mı… Yahu Hacı Cavcav, gören var, görmeyen var. Bırak sahiller, mahrem odalar, süslü püslü sofralar, cicikli micilli sarışınlar, esmerler profillerini podyumlara çevirsinler.
Ah iki gözüm, Karagözüm, utanmaz yüzüm ah, haya kalmadı.
Ne boyası Hacı Cavcav, neden bahsedersin yine.
Heh heh heee iyice yaşlanmışsın Karagözüm. Bir kulak doktoruna git. Boya demedim, haya dedim haya…
Ammaaan be Hacı Cavcav, ha boya, ha haya. Ne fark eder canım sende…
Heh heh heee sana iki cümleyi anlatasıya sahilden haremden girip haya dan boya dan çıktık. Boya dedinde çok yaşa iki gözüm, Karagözüm. Ojeydi, makkajdı, sürmeydi, profillerden boya akar oldu.
Ne kokar oldu Hacı Cavcav neee..?
Hay Allah anlayan anladı. Senin yüzünden akşam namazımı kaçırdım. Bir de kokardan girersek yatsıyla sabahı da kaçıracağım. Hadi eyvallah. Akarı, kokarı da sen çöz. İki gözüm Karagözüm, deve gözü gelin parmağı üzüm.
Makale: Abdil Göktekin