Çerkez Hacı Sami çetesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mustafa Kemal Paşa’ya suikast düzenlemek üzere Yunanistan’dan Türkiye’ye geçen Hacı Sami çetesinin yargılanmasına 5 Kasım 1927 günü İstanbul Ağırceza Mahkemesinde başlandı.

Hacı Sami, İttihat ve Terakki’inin kurduğu, bir çeşit kontrgerilla örgütü niteliğindeki Teşkilat-ı Mahsusa’nın başında bulunmuş Kuşcubaşızade Eşref’in (Sencer) kardeşiydi. Birinci dünya savaşı sonrlarında yarı Teşkilat-ı Mahsusa yarı kendi adına Orta Asya’da serüvenler yaşamış, Enver Paşa’yı da aynı serüvene sürükleyerek ölümüne yol açmıştı. Daha sonra Çerkez Ethem’in çevresinde yer almış ve -Ethem’in anılarına göre- Atina’ya giderken ona yardımlarda bulunmuştu. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra kardeşi kuşcubaşı Eşref’le birlikte *Yüzellilikler* listesine alınmış; Yunanistan’da yaşamaya başlamıştı. Çerkez Ethem ve kardeşleriyle ilişkideydi

17Ağustos 1927’de üç adamıyla (Abaza Hakkı, Düzceli Mecit, Sökeli Mecit) birlikte Sisam adasında üç adalı Rumun yönettiği kayığa binip Kuşadası’ndaki Kalamaki (Güzelçamlı) iskelesine çıktı. Yanlarında silah, bomba, dinamit, ve bir harita vardı. Ertesi gün Hacı Sami’nin kardeşi Ahmet’le buluştular. Gündüzleri gizlenip uyuyarak, geceleri yol alarak Ege Bölgesi içlerine doğru ilerlediler; kimseye görünmeden Menderes nehrini geçip Çine ve Bozdoğan yöresine, Madran dağlarına ulaştılar.

Karşılaştıkları “Tahtacı” Yörüklerinin ağası durumlarından kuşkulanıp kim olduklarını sormaya girişince, Hacı Sami tehditle yiyecek istedi. buna karşılık ağa da bu dolaydaki eşkiyalık olayları nedeniyle-jandarma tarafından silahlandırılmış adamnlarına silaha davranmasını söyledi. Hacı Sami Yörükler üzeine bomba attı; karışsındakilerin şaşkınlığından ve bombanın çıkardığı dumandan yararlanarak kaçmaya davrandı. Yörükler çeteciler üzerine ateş açarken Bozdoğan’daki jandarmayabir atlı göndererek durumu bildirdiler.

Yörüklerle çarpışmayı sürdüren çete, kısa süre sonra jandarmalar tarafından sarıldı. Çok geçmeden Hacı sami ile kardeşi Ahmet öldü, Abaza Ahmet yaralandı. Ötekiler kaçmayı başardılarsa da jandarma hepsini ele geçirdi. Bunlar ve ilk sorgularında adlarını verdikleri kişiler tutuklanarak İstanbul’a gönderildiler. Mahkeme okunan soruşturma tutanağında, çeteyi oluşturanların Kuşadası’na çıktıkları günden ele geçtikleri güne kadar izledikleri yollar, saklandıkları yerler ayrıntılarıyla anlatılmaktaydı. Tutanağa göre çete, Nallıhan’daki boğazda, Hacı Sami’nin kardeşlerinden olup tutuklular arasında bulunan ve çeteye muhbirlik yapan Mekki ile buluşacaktı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ile bakanların geçeceği treni bekleyeceklerdi. Bombalar patlatılarak trendekiler öldürülecek, hemen ardından da çetecilerin Yunanistan’daki arkadaşları Anadolu’ya geçecek ve *”İhtilali”* başlatacaklardı.

Mahkeme, Hacı Sami’nin kardeşi Mekki’nin kanıt yetersizliğinden beraatine, öteki kardeşleri Eşref’le Mustafa’nın yaşam boyu hapislerine (Eşref dışardaydı) Sökeli Mecit, Düzceli Mecit ve Düzceli (Abaza) Hakkını’nın idamlarına karar verdi.

Eskişehir Temyiz Mahkemesi’nin kararı onamasından sonra, okuma yazma bilmeyen ve İttihatçı serüvenciliğin en son kurbanları olan bu üç sanık, 17 Ocak 1928 günü sabahı Eminönü meydanında idam edildiler.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.