“Vatan, Din, Namus” gerisi teferruat. Vatan olmadan ne doğru dürüst dinini yaşar ne namusunu koruyabilirsin. Bir özdeyişimizde derki “Bülbülü altın kafese koymuşlar illede vatan demiş” Hali lisandan anlayan bir bilge, lisanı hal ile bülbülü seslendirmiş, bülbülü bırakıp şunun vatanını bir görelim demiş ve nihayetinde bülbülü altın kafesten bırakmışlar… Uçup gitmiş dikenli bir çalılığa konmuş. Bilge kişinin yanındakilerinin tebessümüne vesile olmuş, bülbülün vatan dediği, altın kafesten üstün bildiği, “çalılık dikenlikmiş.”
***
Kim ne derse desin, nasıl tebessüm ederse etsin vatan böyle bir şeydir. Gülüyle dikeniyle çakılıyla toprağıyla vatan gibisi yoktur.
***
Bir başka özdeyişte: “Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz” derken diğer yandan bu özdeyiş şöylede ifade edilir: “Ana gibi yâr, Vatan gibi diyar olmaz.”
***
Bu sözler ve benzeri sözler söylenirken, kahvehane ve eli boş keyifli anlarda boşboğazca ortaya atılı verilen sözler olmamıştır bilakis düşmanla cephede şehitler verilerek vatanın her bir karışına Ecdadın Şehit Kanları akıtılarak Gazilerimizin, düşman elinde esir düşenlerimizin cepelerden dönüş sonrası ocak başlarında savaş hatıraları sohbetleri sonunda kurulmuş kulaklarımıza küpe olacak altın ata sözlerimizdir.
***
Çanakkale ruhundan bihaber içimizdeki bir çok kandırılmış ahmaklar hiç düşünmüyor, dünle geçmişle empati kuramıyor, alçaklık postuna bürünüp kahpece kardeş kanı akıtıyorlar. Kimliğini taşıdığı, ekmeğini suyunu yiyip içtiği, havasını teneffüs ettiği , her türlü maaş vesair imkanlardan yararlandığı Türkiye Cumhuriyeti Devletine ihanet eden bu kanı bozuklar vatansızlığın ne demek olduğunu bilmeyen dış güçlerin kiralık tetikçileridir. Bülbülün çalılığa verdiği değer kadar değer vermiyorlar, vatana millete hain kefereler.
***
Teşbihte hata olmazsa her şeyin bir bedeli vardır. İhtiyaç gereği küçükte olsa bir eşya alınırken nasıl bir bedel ödeniyorsa ki, bazen bir çoğumuzun daha kaliteli bir ürünü almaya gücümüzün yetmediği oluyor ve o ihtiyacı elde etmekten mahrum kalabiliyoruz.
***
Biz bu vatana 1071’lerde, 1453’lerde, 1915’lerde ve daha nice tarihlerde Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi ve daha bir çok farklı kökenlerden oluşan vatandaşlarımızla vatan bölünmez ezanlar susmaz, namus ayak altı olmaz şuur-u ile kanlarımızla canlarımızla, kadınımız erkeğimiz , ihtiyarımız, ağzı süt kokan silah tutmasını henüz bilmeyen taze yavrularımızla fakirliğin kol gezdiği dönemlerimizde bedeller ödedik. Sıradan bir eşyanın dahi bazen güç yetmez bedeli varken. Can verdiğimiz bu vatanın bedeli elbette ucuz değil. Varsa ucuz bilen, her an hazır “Askersiz Vatan Uğruna” böyle biline.
***
İmanlarıyla, kılıçlarıyla destanlar yazdılar, düşmanların oyunlarını Allah’ın izni keremi ile tekte kalsa, cepheden taviz vermeden Allahu Ekeber, Allahu Ekber nidalarıyla imanla var olan cesaretin üstün olduğu Ecdat, bir Anadolu armağan etti bizlere, Ruhları şad olsun.
ÇANAKKALE
*
Şehidimin şehri,
Ahmet, Mehmet, Bahri,
Hasan, Hüseyin, Sabri,
Bir çoğunun belirsiz kabri,
Çanakkale Şehidimin şehri.
**
Kız, kızan omuz omuza,
Teker olduk, gülle olduk topumuza,
Şehadet muştudur şanlı ordumuza,
Düşmanı sokmamak için yurdumuza,
Çanakkale Şehidimin şehri.
***
Vatansız varlığımın,
Bilirim bir işe yaramadığımın,
Kanımla sularım toprağımın her karışın,
Yoktur eşi cihanda ecdadımın,
Çanakkale Şehidimin şehri.
****
Osman Gazi dedik Ana rahminde bebeye,
Kınalandık çıktık cepheye,
Tarih dersi verdik ingiliz denen köpeğe,
Fransız’ı da onunla gömdük Çanakkale’ye,
Çanakkale Şehidimin şehri.
*****
Bu vatan Türk, Kürt, Laz, Çerkez’in,
Çanakkalede şehit veren herkezin,
Irkcılık yok islâm’da, bunu bilesin,
Abdil’im imanla yıkılmaz güçlü kalesin,
Çanakkale Şehidimin şehri.
Abdil Göktekin