Flemenk İçişleri Bakanı Jan Jambon’un (N-VA) düzenlemesini yaptığı yeni yasa Federal Meclis Komisyonundan geçti. Yapılan düzenlemeye göre Nisan 2019’dan sonra alınan kimlik kartlarına vatandaşların parmak izleri de kaydedilecek. Fakat insanın biyolojik bir parçası olan parmak iziyle nelerin yapılacağı, kayıtların nerede tutulacağı ve ne gibi durumlarda kullanılacağı belirsiz.
Okuduğunuzda bu olay size George Orwell’in 1984 distopyasından bir kesit gibi gelebilir. Ama malesef günümüz Belçikasını son 24 saattir çalkalayan bir mesele. Belçika artık özel hayatları ile güvenlikleri arasında seçim yapmalarının gerektiği bir ülke olma yolunda ilerliyor. İlk bakışta bu yasa tasarısının çok masum, vatandaşların güvenliğini garanti etmek için yapıldığını düşünebilirsiniz. Bakan Jambon ve iktidar ortaklarının niyeti de belki budur bilemeyiz ama siber güvenliğin imkansız hale geldiği bu çağda akıllarda pek çok soru işareti bırakıyor.
Öncelikle parmak izi insanın özelidir. Nasıl ailenizle konuşmalarınız, arkadaşlarınızla mesajlaşmanız veya kız arkadaşınızla flörtleşmenizden başka insanların haberdar olmasından çekiniyorsanız aynı şekilde parmak izinizin alınmasından da çekinmelisiniz. Çünkü parmak izi sizin biyolojik olarak tam bir parçanız. İçinde saç renginiz, göz renginiz, boyunuz, kilonuz ve hatta olası davranışlarınızla ilgili bir çok biyolojik bilgi içermekte.
Günümüzün teknolojisi ile parmak izi kopyalamak çocuk oyuncağı, Japonya Bilgi ve Teknoloji Araştırma Enstitüsü geçen sene yayınladığı bir briefinge göre parmak izlerini sorunsuz kopyalayabiliyor, İsrailli bir kaç şirketin de parmak izi kopyalayabildiği çoktandır biliniyor. Hani “ben suçlu değilim, benim için sıkıntı yok” diyorsunuz ya?! Parmak izinize sahip birinin herhangi bir suçu üstünüze yıkması bir kaç saati bile almayacaktır.
Ayrıca “Suçsuz olanın korkacak bir şeyi yoktur” düşüncesi çok iptidai bir düşüncedir. Bu argümanı sunanlardan Facebook, iCloud ve telefonlarının pin kodlarını istemek gerek. Sonuçta suçsuzlar, korkacak bir şeyleri yok ya (!).
Yenivatan
