Brüksel’de birkaç yıldır devam eden ve özellikle son aylarda zirve yapan silahlı çatışmalar artık bu güzel şehri yaşanmaz bir şehir haline getirdi. Bu durum bir an önce son bulmalı.
Cidden bu durum siyasilerin içlerine siniyor mu merak etmiyor değilim. Hatta OHAL gibi önemli bir karara almamaları da ayrı bir soru işareti. Bu kararı almaları için daha neyi bekliyorlar? Günün birinde çoluklu çocuklu bir ailenin çatışma arasında kalarak yok olmasını mı bekliyorlar yoksa bir okul çıkışında birçok çocuğun çapraz ateşe kurban gitmelerini mi?
Peki Avrupa’nın başkenti olan Brüksel neden bu hale geldi? Bu yaşanması rahat ve güzel şehire ne oldu?
Bu konuda birçok hipotez üretebiliriz ama kesin olan bir detay var. O da Brüksel’in Covid pandemisi sonrası çok büyük bir değişim yaşamış olmasıdır. Şehir resmen kabuk değiştirdi. Sokaklar resmen cehenneme döndü. Her türlü tehlike mevcut. Uyuşturucu bağımlısı, sapığı, katili, kağıtsızı, vs. Brüksel sokaklarında kol geziyor. Eskiden bu tehlikeleri sadece Brüksel Merkez belediyesi sınırları içerisinde görürdük ama artık Brüksel’in her yerindeler. Schaerbeek belediyesi sınırları içerisinde 2020 öncesi hiç görülmeyen görüntüleri artık hep görülür oldu. Artık resmen kapımızın önü bile uyuyan kağıtsız küreksiz insanlardan geçilmiyor. Birçoğu resmen haraç alır gibi insanların önünü keser oldular ve çoğu zaman da agresif tavırlara sahipler.
Bu, konu ele alınan meselenin bir diğer kısmı aslında. Şimdi can alıcı konuya gelelim.
Birkaç gün önce Anderlecht belediye sınırları içerisinde, 2 gün peş peşe ağır silahlarla havaya ateş açıldı. Dün gece başka bir belediyede açılmış. Daha önce yine Anderlecht’te sayısız kez silahlı çatışmalar çıkmıştı. Bu belediyenin yanı sıra, Saint-Gilles, Molenbeek, Saint-Josse-Ten-Noode, Schaerbeek ve Brüksel Merkez belediyelerinde sayısız kez silahlı çatışmalar çıktı. Her seferinde bu olaylar uyuşturucu çeteleriyle bağdaştırıldı. Anladığımız kadarıyla birçok kavganın altında yer kavgası yatıyormuş. Brüksel’deki çeteler, yerlerini Hollanda’dan ve Fransa’dan gelen çetelerle paylaşmak istemiyormuş.
Ancak durum öyle bir hal aldı ki, bırakın bir kafenin terasına oturmayı, akşam vakti gelince sokakta yürümeye korkar olduk. Geçen yıl, Anderlech’te çete üyeleri yanlışlıkla Fas kökenli bir genci kalaşnikoflu bir saldırıda öldürmüşlerdi. Buna benzer bir olay Brüksel Merkez’de bir Faslı kafenin terasında yaşanmıştı. Orada kurşunla öldürülen kişinin yanlışlıkla öldürüldüğü açıklanmıştı.
Düşünün, bir akşam vakti bir kafenin terasına çay içmeye gidiyorsunuz ve hiç tanımadığınız bir kişi gelip, sizi bir çete üyesine benzettiği için yanlışlıkla kafanıza sıkıp geçiyor. Siz ise kim vurduya gidiyorsunuz. Cidden olacak iş mi? Böyle bir olayı bundan 5 sene öncesine kadar konuşmak mümkün müydü?
Peki Kovid pandemisinden sonra neden bu hale gelindi dersiniz.
Ben bu konuda kendi fikrimi sunmak istiyorum. Bana göre Brüksel bölgesini idare eden ve 3. Vervoort Hükümeti olarak adlandırılan son yönetim tam anlamıyla bir faciaydı. PS ve Ecolo güdümünde olan bu yönetimin ilk önceliği Brüksel trafiğini allak bullak eden Good Move projesi oldu. Bu projeye milyar eurolar harcandığı gibi, öncelikli konulara ne yazık ki, gereken yatırımlar yapılamadı. Bunun en bariz örneği, yıllardır sıkıntı çeken güvenlik konusu. Brüksel’de polis güçleri yıllardır grevler yaparak, eksiklikleri hep dile getirdiler ancak o konuda gerekenler yapıldı mı? Hiç sanmıyorum. Üstelik birkaç polisin hayatlarını kaybetmiş olmalarına rağmen. Her şeye rağmen, Brüksel hükümeti, Good Move ve bazı sapıkça konulara yatırımlar yapmayı tercih etti. Şu anda da zaten, bu saçma sapan yatırımlar yüzünden Brüksel hükümeti resmen iflasın eşiğinde.
Bana kalırsa OHAL kararı ya ekonomik sebeplerden dolayı alınamıyor ya da bilinçli bir şekilde alınmıyor. Brüksel’i önce yaşanmaz hale getirip sonra büyük bir temizlik yapma projesi olabilir…
Cafer Yıldırımer