Türkçe’de akrabalıkla ilgili 150 civarında kelimenin bulunması kültürel anlamda değer verilen sosyal ilişki, kan bağı gibi sosyolojik kavramların önemine de işaret etmektedir. Türkçe’nin zengin akrabalık sözcükleri birlik beraberlik, hoşgörü, saygı, sevgi gibi toplumsal dinamiklerin varlığının yanında ‘’maşeri şuur’’un da millet hayatındaki gücünü göstermektedir. Akrabalık, hem anne hem de baba tarafından insanların yakınlığını belirler. Kan bağı ve evlilik yoluyla kurulan bu bağ, 13 farklı başlık altında incelenmektedir.Bu başlıklar; çokluk-teklik, öz-üvey, cinsiyet, medeni hâl, büyüklük küçüklük… gibi sıralanmaktadır.
Türk Medeni Kanununa göre akrabalık, hısımlık kavramıyla karşılanmaktadır.
Madde 17- Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur.Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlığı; biri diğerinden gelmeyip de,ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır.
Madde 18- Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur. Kayın hısımlığı, kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmaz.
Ziya Gökalp, akrabalık kelimesinin anlamınınkandaşlıktan ayrı olduğunu söylemiştir. Kandaşlık, fizyolojik bir bağdır ve iki insanın birbiriniakraba sayması için bu iki insan arasında kan bağı olması zorunlu değildir. Akrabalık bağı isesosyal bir bağdır ve bu bağı, din ve hukukla ilgili kurallar oluşturur. O, toplumun gelişiminiaşiret, kavim, ümmet ve millet olmak üzere dört aşamada incelemiş ve ailenin gelişiminin debu dört aşamayı takip ettiğini belirtmiştir. Buna göre aile; aşiret devrinde simye, kavim devrindeocak, ümmet devrinde konak ve millet devrinde de yuva isimlerini almış ve gelişimi dörtaşamaya ayrılmıştır. Gökalp tarafından ortaya konan bu ayrımda, gelişim aşamalarında aileninyapısı üzerinde de ayrıntıyla durulmuştur. Aile önce “maderî” ve “pederi” isimleriyle ikiasamaya ayrılmıştır. “Maderî” aile, akrabalık bağlarının anne tarafından kişilerle kurulduğu;“pederi” aile ise akrabalık bağlarının baba tarafından olan kişilerle kurulduğu ailedir.
Emirdağ ağzında akrabalık babadan, hısımlık anneden yürür. Bu aile sistemi Göktürklerden intikal etmiştir.
Bu yazımızda teyze ve ona bağlı olan böle kavramları üzerinde duracağız.
TDK Büyük Türkçe Sözlükte teyze; annenin kız kardeşi, ana yarısı anlamındadır. Teyze kelimesi Türk ülkelerinde ses değişiklikleri nedeniyle farklı olarak söylenmektedir. Bu söyleyişleri şöyle sıralayabiliriz:Ame, böle, dayaza, deze,dezze, deyze, teze, eze, diyaze, halti, haltiya, tede, tete, tiyeze, tiyize… Teyzeyi böylece açıkladıktan sonra ‘’böle’’ kelimesine geçebiliriz.
Böle kelimesinin Moğolca ve Türkçe kökenli olması konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Ancak kelimenin Türkçe ‘’bölmek’’ten türetildiği ağırlık kazanmıştır.Eski Türkçe’de böle yerine ‘’çıkan’’ kelimesi kullanılmıştır.TDK Güncel Türkçe Sözlüğüne göre böle; 1. isim, halk ağzında Teyze kızı. 2. isim, halk ağzında Amca, dayı, hala çocuğu demektir. Böle yerine Fransızca kuzen kelimesi günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Fransızca’da ‘’kuzen’’; teyze, dayı, hala veya amcanın erkek çocuğu, erkek yeğen, ‘’kuzin’’ ise dişilin karşılığıdır. Ancak Türkçe’de yalnız kuzen bulunmaktadır.
Böle, Türk dünyasında da yer almaktadır.Nogay, Balkar, Kazak ve Karakalpak Türklerinde; böle, Özbeklerde, böla, Başkurtlarda büle, Kırgız ve Altaylarda bölö, Hakas ve Şorlardapöle… biçiminde söylenmektedir. Türkiye’de İç Anadolu’da yaygınlığı vardır.
Emirdağ ağzında böle, teyze çocukları ve anne tarafından olan kadınlardan doğanlar için ifade edilir. Ayrıca böle, erkekler arasında samimi olan kişiler arasında sıkça söylenmekte olup lakap olarak da verilir.
Yazımız vesilesiyle Yıldız ve Sebiha teyzemden doğma bölelerime, ailenin en büyüğü olarak selam ve sevgiler sunuyorum Ayrıca akraba, arkadaş ve dost bölelerime sağlık esenlik diliyorum. Bu yazı için; Erhan Taşbaş’ın Türk Dillerinde ‘kuzen’ Terminolojisi ve Ali Albayrak’ın, Ziya Gökalp’te Kadın ve Aile adlı makalelerinden yararlanılmıştır.
Ahmet Urfalı