Birleşmiş Milletler (BM) 75. Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır, dünyanın BM’nin kurulduğu tarihten bu yana, tahayyül dahi edilemeyecek oranda değiştiğini ve örgütün kuruluş amacına hizmet etmeyi sürdürmesi için değişime ayak uydurmak zorunda olduğunu belirterek, ”Gelin, arzuladığımız geleceğe ve buna ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz formatta bir Birleşmiş Milletlere erişebilmek amacıyla kaynaklarımızı seferber edelim.” dedi.
Bozkır, BM’nin 75. yıl dönümü kapsamında düzenlenen yüksek düzeyli etkinlikte yaptığı konuşmada, BM üyesi ülkelerin çok taraflı iş birliğine bağlılığının örgütün bugün ayakta olmasının en önemli nedeni olduğunu söyledi.
Bu toplantının açılışının ardından ”dönüm noktası” olarak gördüğü Birleşmiş Milletlerin ”75. Yıl Dönümünü Anma Bildirisi”ni kabul edeceklerini dile getiren Bozkır, üye ülkelere tüm nesillerin ortak geleceği için, iş birliği ve küresel yönetişimi güçlendirme açısından ortaya koydukları kararlılık sebebiyle teşekkür etti.
Birleşmiş Milletler, 75 yıl önce kurulduğunda, İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkilerinin yaşandığını ve tarihteki savaşlar içinde en fazla sayıda insanın ölümüne yol açan savaşın BM’ye olan ihtiyacı açık şekilde ortaya koyduğunu kaydeden Bozkır, şunları söyledi:
”Birleşmiş Milletlerin kurucuları, barış ve güvenlik, kalkınma ve insan haklarını, teşkilatın üç temel direği olarak belirledi. Bunlardan her birinin, eşit derecede önemli, birbiriyle ilişkili ve birbirine bağlı olduğunu kabul ettiler. Bu nedenle, bu üç temel direğinden birisi eksik olduğunda, diğerlerinde ilerleme sağlayamayız. İşte, Birleşmiş Milletler, siz üye ülkelerin katkılarıyla, son 75 yıldır bunu sağlamaya çalışıyor. Bu dönem zarfında kaydedilen başarıları, asla göz ardı etmemeliyiz.”
BM, 1945 yılında kurulduğunda, sadece 51 üyesi olduğunu ve bugün üye ülke sayısının 193’e ulaştığını hatırlatan Bozkır, şöyle devam etti:
”Sessiz diplomasi ve silahların kontrolünü sağlayan düzenlemeler, onlarca yıl süren soğuk savaşın, nükleer bir çatışmaya dönüşmesini engelledi. Barışı koruma operasyonları, çatışma bölgelerinde dirlik, huzur ve sivillerin güvenliğini sağladı. Birleşmiş Milletlerin özel siyasi misyonları sayesinde, krizler önlendi, çatışmalara kalıcı çözümler bulundu. Üye ülkelerdeki seçimlerin muntazam biçimde yapılabilmesi için verilen teknik destek, özellikle kritik geçiş dönemlerde ulusların demokrasiye olan güvenini pekiştirdi. 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, evrensel olarak korunacak temel insan haklarını düzenleyen ilk belgeydi. O günden bu yana, Birleşmiş Milletler, insan haklarının ve temel özgürlüklerin, herkes için güçlendirilerek korunması ve kadınlara ve erkeklere eşit haklar sağlanması için, yorulmaksızın çalıştı.”
Bozkır, 2000 yılında, yoksulluk, açlık, hastalık, okur-yazarlık yetersizliği, çevrenin bozulması ve kadına karşı ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla, ”Binyıl Kalkınma Hedeflerini” kabul ettiklerini anımsatarak, ”2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin hayata geçirilmesi için, ‘Eylem On Yılına’ girdiğimiz bu dönemde ise evrensel nitelikteki 2030 Gündemi, şüphesiz, daha iyi bir dünya için temel rehber teşkil ediyor. İklim değişikliği, zenginlik ve kaynakların adaletsiz dağılımı, teknolojik eşitsizlikler ve son olarak da Kovid-19 salgını nedeniyle, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına erişilmesi, artık daha da aciliyet kazanmış durumda.” dedi.
”Daha iyi, daha yeşil, daha eşit, daha güçlü ve daha sürdürülebilir bir dünya inşa etmeye çalıştığımız bu dönemde, çok taraflılığı bir seçenek değil, zorunluluk olarak görüyorum.” diyen Bozkır, ”Buna yönelik çalışmalarımızın merkezinde de şüphesiz, Birleşmiş Milletler bulunmalıdır. Dünyamız, Birleşmiş Milletlerin kurulduğu tarihten bu yana, o zamanlar tahayyül dahi edilemeyecek oranda değişti. Etkinliğini ve kuruluş amacına hizmet etmeyi sürdürebilmek için, Birleşmiş Milletler de tüm bu değişime ayak uydurmak zorunda.”değerlendirmesinde bulundu.
BM’nin ortak sorunlara etkin çözümler getirebilmek için kapsayıcı olması, bölgesel ve alt bölgesel kuruluşlar, hükümet dışı örgütler, özel sektör, sivil toplum, akademi dünyası ve parlamenterler dahil, ilgili tüm paydaşlarla geniş bir istişare zemininde çalışması gerektiğini belirten Bozkır, Birleşmiş Milletlerin, ihtiyaçlara daha hızlı yanıt verebilen, daha etkin ve daha hesap verebilir bir örgüte dönüşmesinin desteklenmesi gerektiğini ve böylelikle BM’nin beklentileri daha iyi karşılayabilen ve tüm insanlığın hayalini kurduğu, geleceğin tesisinde, üzerine düşen görevi yerine getirebileceğini ifade etti.
Dünyada başka hiçbir uluslararası örgütün Birleşmiş Milletlerin sahip olduğu meşruiyet, birleştirici güç ve norm oluşturma etkisine sahip olmadığına dikkati çeken Bozkır, şunları söyledi:
”Başka hiçbir küresel kuruluş bu kadar çok sayıda insana, daha iyi bir dünya vadedemez. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 75. Oturumuna başladığımız bu dönemde, artık ortak hedeflerimiz için harekete geçme zamanı. Güçlendirilmiş bir küresel seferberlik çağrısını ciddiye alıyorum. Birleşmiş Milletler, ancak üye ülkelerin ilkelere ve birbirlerine bağlı olduğu oranda güçlüdür. Bu nedenle, sözlerime son vermeden önce, siz üye ülkelere güçlü bir çağrı yapmak istiyorum. Gelin, arzuladığımız geleceğe ve buna ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz formatta bir Birleşmiş Milletlere erişebilmek amacıyla kaynaklarımızı seferber edelim. Mevcut gayretlerimizi daha da güçlendirilelim. Yepyeni bir siyasi irade ve liderlik ortaya koyalım. Şimdi harekete geçmenin tam zamanı.”