Bu sevgiye ne ile nasıl mukabelede bulunuyoruz. İnsanı diğer canlılardan ayıran fikir yürütebilmesidir, aksi halde akıl insandan ziyade canlılarda da mevcuttur.
“Akıl tutulmasımı oldu” deriz bazen, bu aslında fikir yürütememek manası taşır.
İnsan oturup kalktığı yeri kimler ile oturup halbahs ettiğinin idrakinde olmalı.
Bazen deriz ya “Zararın neresinden dönersen kârdır.
Bu babtan yola devam edecek olursak geçmiş hal ve hareketlerimizi yeniden gözden geçirip, ömrümüz olursa yarınlarda daha kayda değer meşguliyetlerimiz olsun.
Onlarda yürür yer içer gezerdi
Sana değer verip seni severdi
Bazen ağlar bazan gülerdi
Yanından geçtiğin atan kuzum.
Hiç unutmam yaklaşık 10 yaşlarımda idim,
Köy büyüklerimizden bir amcamız değirmende diğer büyüklerimiz ile sohbet ederlerken şu cümleyi kurdu. ” Babam öleli 5 yılı geçti, fakat ne zaman baba ocağıma gitsem oturduğu yere yaklaşırken babam ölmesine rağmen elim gömleğimin en yukarı düğmesine uzanıyor o düğme boğazımı sıksada düğmeyi ilikliyorum (kapatıyorum) …”
Tabi küçük yaşlarımda bu ve benzeri işittiğim sözler o gün için bana hafif gelmiş belkide komik bulmuşumdur lakin zamanla bu sözlerin ne kadar değerli olduğunun idrakine varmış olduk.
Bir söz vardır bizde baş tacı edilip her evin duvarına altın harfler ile yazılması elzem olan ” Ağaç yaş iken eğilir”
Evet küçük yaşta dolmanın güzel bir eğitim olduğunu vurgulayan bu söz geleceğe dair yaşamı net bir biçimde özetliyor. Kültüre sahip çıkmak eğitimden geçer.
Küçük yaşta verilmeyen bir eğitimi, ahlaki kuralları ilerleyen yaşta vermek hayli güç derler.
Aslına bakılırsa çokta güç olmasa gerektir.
Nedenmi..? Efendim insan rızkının peşine düşüp binlerce km uzaklara gidebiliyorsa her gidip gördüğü yerlerden kişilerden toplumlardan müsbet ilimler müsbet hal ve hareketleri örnek edinip hayatın her aşamasında kendisini yenileyebilmeli … Yaptığının kendisine ve topluma faideli zaralı olup olmadığını bilmeli.
Kişiye belli yaştan sonra bir söz söylesen hop diye kırılıyor, vay efendim sen bunu bana nasıl dersin. İyi hoşta efendi. “Dost acı fakat ilaç’ı söyler. Demiş atalarımız.
Ölç biç bir tareziye koy benliğin
Lüzumu yok bu kadar cahilliğin
Değerini yitirmez şanlı tarihin
Edep haya kültür yüklü geçmişin.
Efendim bu makaleyi kaleme almdaki başlıca husus.
Aşağı yukarı akıllı telefonu olan sosyal ağlarda dolaşan hepimizin malumları
resim video çekimlerimiz oluyor ve olmalıda lakin neyi nerde nasıl yaptığımızın da farkında olarak yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Tabi herkesin düşüncesi kendisini bağlar. Neyse efendim konunun özüne dönüp mevzuya noktayı koyalım.
Rabbim herkese en güzelini hayırlısını versin. Kardeşimiz arabasına binmiş güzel, güle güle binsin. Kabristanın yanından geçiyor MÜZİĞİ açmış birde kamera. Geçmişe sayğı bumu efendi.
Mezarlıklar eski tarihlerden bu güne bizim kültürümüzde yol üzerlerinde oluşturulur, gelip geçerken ibretle bakıp geçmişlerimizi sureler dualar okuyarak yad edelim düşüncesi hakimdir.
Bizler eskiden şöyle gördük böyle öğrendik. Küçükken pazara şehire giderken bindimiz araçlarda müzik çalıyorsa ses sıfırlanır geçilen güzergahlardaki bütün köylerin kasabaların mezarlıklarındaki geçmiş büyüklere dua ederek o mekanlardan geçilirdi.
Yokmu..? Tabiki şimdide böyle kardeşlerimiz var vede olmalı. Bizi büyütenler bizi çok severlerdi hayatta olan büyüklerimizin sevdikleri gibi seviyorlar.
Bu sevgiye karşılık böyle olmamalı. Dua larla geçip halimizi tefekkür edelim.
Bal olacak poleni bilir arı
Deme atana koca karı
Senden evvel yürüdü yolları
Hayır dua ile yad göçenleri.
Darılmayın der Abdil’im kaleme
Kapılmayın fazla sosyal âleme
Güldürmeyin çektiğiniz filme
Hak için yazılan her kelime.
Abdil Göktekin