Belçika Türk edebiyatında bir şair: Abdil Göktekin

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şair Abdil Göktekin’in şiirlerini okuduğumda engin bir gönlün coşkusunu, hüznünü, sıla, vatan sevgisini, gurbetin kahrını, hasretlerini ve sonu hüsranlarla biten aşklarını gördüm. Onu en iyi anlatan ifade, yine kendisine ait bir söz olarak karşımızda dururken duyuşun ve deyişin doruklarına doğrı kanatlandım: ‘’Gurbet elde bir yaban gülüyüm.’’ Onun bu sözü beni  maveraî duygular içinde çocuklumda yaşadığım yayla mevsimlerine alıp götürdü.

O  yaban gülü, yaylaların kayalıklarında katı, sert, sarp yerlerde, soluk pembe rengiyle bir  bozkır çiçeği olarak bin güzelliğin özdeyişi gibi durur, hayata tutunarak ince tebessümleriyle açar. Yaban gülü, yayla sabahlarında kekik ve yarpuzla birleştirir ıtırını. Onunla yeniden yaşama sevinci yayılır sevdalı gönüllerde. Yaban gülü bazen demetlenir de sunulur saf, duru ve temiz sevgilerin maşukuna.

Şair Göktekin, şiirlerinde işte bu yaban gülünün rengini, dokusunu ve  kokusunu hissettiriyor bizlere. Onun kök değerlere bağlılığının nasıl bir tutku olduğunu öğreniyoruz. Gurbeti vatan yapmanın yanında ve içinde gönlünün vatan aşkıyla yanıp tutuşmasının yalazını içimizde duyuyoruz.

‘’Nisan yağmuru yağıp şimşekler çaktı m’ola?

Pınarlar coşup dereler aktı m’ola?

Yaylalarda menekşe, sümbül açtı m’ola?

Ardıç ile kekik karışıp kokular saçtı m’ola?’’

Ahmet Yesevi hazretlerinin gurbete çıkmayı öven ve teşvik eden sözleri hatırıma geliyor şimdi: ‘’Doğduğum yer o mübarek Türkistan’dan; Bağrıma taşlar vurup geldim işte.’’, ‘’Gurbet değdi Mustafa gibi erenlere’’, ‘‘Gurbet değse, pişkin kılar çok hamları…’’

Göktekin, elbette mütedeyyin bir insan olarak, Pir-i Türkistan hazretlerinin Divan-ı Hikmet’ini bilerek gurbetin insanı olgunlaştırdığından haberdardır:

‘’Bende çektim gurbet acısını,

Ayrılırken sıladan gönül acısını,

Yokluğun doğum sancısını,

Bilen bilir muhannet kamçısını.

 

Bir acım gurbette bin olur,

Bilmem naaşım vatanı nasıl bulur,

Ayrıldığım günden beri göz çanağım kan dolar,

Ölürsem gurbette naaşım bırakmayın ne olur.’’

Burada şunu da belirtmekte yarar görüyorum: Halk  ozanı olmanın en başta gelen şartlarından biri de gurbete çıkmaktır. Göktekin, gurbete çıkan bir ozan olarak gurbetin, acısını her zaman içinde duyarak o sancıların feryadını  dillendirmektedir. Tıpkı Kemalettin Kamu’nun şiirinde olduğu gibi :

‘’Gurbet o kadar acı

Ki, ne varsa içimde

Hepsi bana yabancı

Hepsi başka biçimde’’

Güney Azerbaycanlı ünlü şair Şehriyar, doğduğu memleketinin dağına, ‘’Haydar Baba’ya Selâm ‘’ adını verdiği bir şiiri yazar. Türk dünyasında bu şiir o kadar çok ünlenirki, üstüne yüzlerce nazire yazılır. Ben Göktekin’in köyü Güveçci’in bağrında kurulu olan Emir Baba hakkında yazdığı şiirlerde ‘’Haydar Baba’ya Selâm’’ tadını alıyor, hazzını yaşıyorum :

‘’Ağaç kaşığı, beş göz sergeni,

Anamın üstüme örttüğü yorganı,

Kireç kokan, topraktan evi,

Ağa ben, dört duvarı özledim.

 

Bizim elde yaylayı, yazıyı,

Çobanı, koyunu, küpeli kuzuyu,

Tilkiyi, tavşanı, tazıyı,

Ağa ben, bizim dağları özledim.

 

Köşe başında ‘’kele bacım’’ sohbetini,

Arabaşında çil horozun etini,

Dostu düşmanı bilen sadık itimi,

Ağa ben, sarı köpeğimi özledim.

 

Sudan gelen allı yeşilli şalvarlı bacımı,

Hem İsmail, hem rahmetli Belyurt hocamı,

Tezek kokan kara taşlı bacamı,

Ağa ben, Güveçci’mi özledim.’’

Şair Göktekin; halk edebiyatına, halk şiirine yatkın birisi olarak onun mecaz, teşbih  ve diğer edebi sanatlarından sonuna kadar yararlanır. Anlatım, üslup ve ifade olarak da halk edebiyatı tarzını benimsemiştir. Göktekin,  bu özellikleriyle bir halk ozanıdır diyebiliriz. Şiirlerinde halk edebiyatı nazım şekillerinden, güzelleme, yiğitleme, ağıt, varsağı , ilahi, deyiş örneklerini  görmek mümkündür. Ancak şair, her nedense hece veznine uzak durmaktadır. Bazı şiirlerinde ilk dörtlüğe hece ölçüsüyle başladığı halde ikinci dörtlükte serbeste geçmektedir. Bu durum elbette şairin bir tercihidir. Belki de bu tarz, halk şiirinde yeni bir güzellik olabilir.

Göktekin, ‘’ Bendeki Sen’’ kitabında  Türk kültürünün geniş açı yelpazesinde gezintiler yapıyor. O,bizlere yeni kapılardan dağ ardı güzellikler sunuyor şairliğini dizelere dökerken

 

‘’Yüreği sevgi ile dolup taşan,

Dilinde mısra mısra kıtalar oluşan,

Özü sözü kağıt ile kalem ile buluşan,

Şairdir dertleri ile imzalaşan.

 

Dost bilir iki eli ayağı olan herkesi,

Aza kanaatli,sever şükürle muhabbeti,

Aşk ile yanmış,söndürür bakışı ateşi,

Şairdir özü ile sözü ile bir kalem.’’

Sevgili Göktekin’in şiir yolunda daha nice başarılara imza atmasını diliyorum.

Ahmet Urfalı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.