Aslen Afyon Emirdağ kökenli olan ve Belçika’da doğup büyüyen 19 yaşındaki basketbolcu Dilay Sönmez, Amerika’ya gidiyor.
Çok küçük yaşlarda basketbol topuyla tanışan ve yedi yaşından itibaren sürekli olarak Schaerbeek’in en önemli basketbol kulübü olan Le Royal Canter de Schaerbeek kulübü için ter döken Dilay, takım antrenörü McDaniel’in tavsiyesiyle basketbolunu geliştirmek üzere Amerika’ya gitmeye hazırlanıyor.
Basketbolu çok seven ve kendisine büyük hedefler belirleyen Dilay, solak olmanın kendisi için büyük bir avantaj olduğunu savunuyor ve bir gün büyük bir takımda oynayacağına inanıyor.
Amerika macerası öncesi, genç yetenek Dilay Sönmez, YeniVatan Belçika’yla röportaj yaparak, basketbol üzerine birbirinden ilginç açıklamalarda bulundu.
İşte Dilay Sönmez röportajı:
Dilay Sönmez kimdir? Kısaca sizi tanıyalım.
Ben Dilay Sönmez, 19 yaşındayım. Biz yedi kardeşiz. Yedi kardeş arasında ben dördüncüyüm. Benden büyük ablamlar var. Basketbola gönül verdim. Çok ufak yaştan bu yana basketbol oynamaktayım.
Tam olarak kaç yıldır basketbol oynuyorsun?
Ben basketbola 7 yaşından itibaren başladım. Yani yaklaşık 12 yıldır basketbol oynamaktayım.
Bu basketbol sevdası sende nasıl başladı?
Tam olarak nasıl başladığını hatırlamıyorum. Ama ufak yaşlarda bende aniden bir basketbol hevesi başladı. Bir gün basketbol topunu elime aldıktan sonra devamı geldi. O günden bu yana hep basketbol oynuyorum. Hiç bir maçı kaçırmak bile istemiyorum. Hasta olduğum anlarda bile idmana gitmeye çalıştım. Kısacası bendeki basketbol sevdası bu şekilde.
Bugüne kadar hangi kulüplerde oynadın?
Bugüne kadar sadece bir kulüpte oynadım. O da Le Royal Canter Club de Schaerbeek. Başka bir kulüpte oynamayı hiç düşünmedim.
Duyduğumuz kadarıyla Amerika’ya gidiyorsun. Peki, neden?
Aslında Amerika’ya gitmek aklımın ucundan bile geçmiyordu. Benim iki yıldır Lashun McDaniel isminde bir antrenörüm var. Kendisi beş yıl Amerika NBA Ligi’nde basket oynamış. Aslında basketbol dünyasında çok ünlü birisi. O beni gördükten sonra, bana “Senin bu kulüpte işin olamaz. Sen kabiliyetli birisin ve daha iyi takımlarda oynamalısın” dedi. İlk başta bana bu söylediklerini pek ciddiye almamıştım. Çünkü ailemin Amerika’ya gitmeme izin vermeyeceğini düşünmüştüm. Daha sonra antrenörüm geldi ve ailemle bu konuları görüştü. Şöyle, böyle derken Amerika’da bulunan antrenörler beni Facebook’tan eklediler. Daha sonra hepsi benimle irtibata geçerek benden videolarımı istediler. Kendilerini videolarımı gönderdim ve çok beğendiler. En büyük avantajım ise Amerika’ya Belçika’dan giden tek solak bayan oyuncu olmam. Zaman içerisinde evrakları gönderdik, kendileriyle şartları görüştük ve anlaştık.
Amerika’da nerede basketbol oynayacaksın?
College takımında oynayacağım. Aynı zamanda hem basketbola hem de eğitime devam etme imkanım olacak.
En büyük hedefin nedir?
Hedefim gerçekten çok büyük. En büyük hayalim. WNBA’de basketbol oynamak. Aynı zamanda Türkiye Milli Takım formasını da taşıyabilmek. Aslında büyük bir takımda oynayabilmeyi çok arzuluyorum. Bunu gerçekleştirebileceğime inanıyorum çünkü basketbol benim geleceğim ve hayatımın önemli bir parçası. Ben basketbolsuz yaşayamam.
Türkiye Basketbol Ligi’nde oynamayı düşünüyor musun?
Olabilir tabi, neden olmasın. Sonuçta ben Türküm ve Türkiye’de oynamak beni gururlandırır.
Belçika’da basketbolda bugüne kadar hiç Türk yıldızımız olmadı. Sen bir yıldız adayı olarak basketbol oynayan Türk gençlerine verebileceğin mesaj nedir?
Benim Belçikalı Türk gençlerine söylemek istediğim, şayet yetenekleri varsa, bunu göstermekten kaçınmayın, sakın hedefinizden şaşmayın. Benim yeteneğim basketbol ve bu alanda iyi bir yol kateddim. Yeteneği olanlar bu yolda yürüsünler ki toplumumuz adına önemli bir katkı olsun.
Son olarak vermek istediğin mesaj nedir?
Ben özellikle benim en büyük destekçim olan anneanneme çok teşekkür ediyorum. Çünkü o bana gerçekten çok destek oldu. Anneannemin hakkını asla ama asla ödeyemem. Gerekirse inşallah büyük bir takıma gittikten sonra bile anneannemi yanımda götürmeyi çok istiyorum.
Röporaj/Foto: Cafer Yıldırımer