Brüksel Hükümeti Devlet Bakanı Emir Kır, İstanbul’da 10-11-12 Nisan tarihlerinde, Marmara Vakfı’nın davetlisi olarak, aynı vakfın düzenlediği 15. Avrasya Ekonomi Zirvesine katıldı. Devlet Bakanı Emir Kır, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi Topkapı Salonunda 11 Nisan çarşamba günü “Yönetim, Kadın ve Gelecek” başlıklı oturumda Belçika’da politikada kadının konumunu ve Brüksel Bölge Hükümeti’nde, kendi yetki alanları içerisinde kadınlar için gerçekleştirdiği çalışmaları içeren bir konuşma yapmış, başta Aile ve Soyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin olmak üzere diğer bakanlarla bir araya gelmiştir.
Yapılan görüşmeler sonucu Aile Bakanı Fatma Şahin, Belçika’daki uygulamaları incelemek üzere mayıs ayı içerisinde Emir KIR’ın konuğu olarak Brüksel’e gelmesi kararlaştırılmıştır.
Marmara Vakfında konuşan Brüksel Hükümeti Devlet Bakanı Emir Kır önemli mesajlar verdi.
“Kadınların Toplumda Daha Etkin Olabilmeleri Tabii ki Siyasete Aktif Katılımları ile Olur”
I. Siyasette kadınların katılımı:
Sözlerime başlamadan önce, dünya nüfusun yarısını direk olarak ilgilendiren, daha geniş bir çerçevede insanlığı ilgilendiren bir konu olan “kadın” konusunu seçtikleri için başta organizatörlere ve katılımcılara teşekkür ediyorum.
Belçika’da, diğer ülkelerde olduğu gibi, kadının siyasete katılımı ve temsili, oy kullanma hakkına sahip olmasına bağlıdır. Bugün için oy hakkı herkes için geçerli ise de, bu hakların alınması bir hayli gecikmiştir. İlk kadınlara oy kullanma hakkını veren ülke 1893’de Yeni Zellandadır; ardından uzun yıllar sonra, kadın hareketleri ve çok büyük mücadelelerden sonra diğer ülkelere de bu hak gelmiştir. Belçika’da bu hakkı vermek için 1948 yılın beklemek gerekecektir. Türkiye de ise bildiğiniz gibi bundan 14 yl önce 1934 yılında, diğer taraftan İsviçre’de, çok daha sonra 1971 yılında oy hakkı kadınlara verilmiştir.
Kadınların oy kullanma hakkını elde etmeleri, siyasette katılımın önemli bir aşamasıdır, ancak siyasi karar mekanizmalarında kadınların aynı imkanlara sahip olduklarını söyleyemeyiz. Eğer gerçek bir eşitlikten bahsedilecek se, siyasi karar mekanizmalarında da kadınların eşit olarak yer almaları gerekmektedir.
Bu amaçlar, 1995 yılında Pekin’deki dünya kadınlar konferansında gündemin ana maddeleri içerisinde yer almıştır. Zamanla alınan siyasi tedbirler sayesinde kadınların siyasette sayısı artmıştır.
Belçika’da durumu ele alırsak; kadınların siyasette ve karar mekanizmalarında daha fazla yer almaları 80’li yıllarda tartışılmaya başlanmıştır.
Ancak mecliste siyasi cesur adımlar 90’lı yıllarda atılmıştır. 94’de meclis “Smet-Tobback” yasasıyla, meclisteki siyasi partilerin seçim listelerdeki adaylarının aynı cinsiyette olanlarının oranının, 3/2 çoğunluğu geçmesi yasaklanmıştır. Seçim listelerinin oluşmasında kota sistemi baz alınması, siyasette kadın erkek eşitliğini dengelemek için en etkin bir araçtır.
2002’de anayasada yapılan değişikliklerle, kadın erkek eşitliği garanti altına alınmıştır. Kadınların hükümetlerde yeralmaları, anayasaya eklenen 11bis maddesi ile yine garanti altına alınmıştır.
Son olarak, geçen mart ayında, Brüksel Başkent Bölge Meclisin’de, yeni bir yasal düzenleme ile belediye seçim listelerinin oluştururken “la tirette” “fermuar” sistemi diye adlandırdığımız bir kural getirilmistir. Bu kurala göre, listenin ard arda, bir kadın aday, bir erkek aday şeklinde oluşturulması sağlanmıştır. Belçika’nın seçim sistemi reformlarının arasında, bu ard arda kadına-erkek aday sıralaması çözümü, siyasette eşitliği, en direk bir şekilde öngörmektedir.
Alınan bu çeşitli önlemler, Belçika’da kadınların siyasette yerini güçlendirmiştir. Örneğin belediye meclislerinin 3/1’ini kadınlar oluşturmaktadır. Belediye yönetimlerinde ise, bu değisiklikler sayesinde, kadınların sayısı 2005-2011 yılları arasında % 21’den % 31 yükselmiştir ve bu sayı gelecek yıllarda yapılacak yeni düzenlemelerle daha da artacaktır.
Öte yandan, Belçika Meclisi, kamu ve borsada kayıtlı şirketlerin yönetim kurullarında en az % 30 oranında kadın bulundurulmasını zorunlu kılmıştır. Bu konuda Norveç gibi, diğer ileri ülkeler de bu yolu izlemişlerdir.
Kadınların kamu ve iş hayatındaki katılımları:
Az önce söylediğimiz hedefleri yakalamak için, kadınların özel hayatları ile iş hayatlarını bir arada yürütmelerinin kolaylaştırılması gerekmektedir.
Bu bağlamda, siyasi sorumluların çeşitli önlemler almaları gerekmektedir. Kadının iş hayatında, okulda, mesleki eğitimde katılımını cesaretlendirmek ve bu konuda önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir. Kadınların her sektörde yer almasının yanında, bu konuda öncelikle bazı klişelerin (cliché) ve mantalitenin değişmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, kadın hakları mücadelesi, tüm siyasi eylemlerin odağında olmalıdır.