“Avrupalı Türklere karşı olan düşmanlığın nedeni sadece siyasi değil”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçen sene yine bu köşede “Avrupalı Türklere duyulan öfke neyin nesidir?” başlığı altında bir yazı yazmıştım. O yazıda, bir dönemin kahramanları gibi görünen Avrupalı Türklerin neden sonradan düşman ilan edildiklerini kendi penceremden bakarak biraz anlatmaya çalışmıştım. Bu yazıda bu noktaya gelinmesinde siyasetin de etkin rol oynadığının altını çizmiştim.

Haliyle Avrupa’da doğmuş ve yaşamakta olan Türk pasaportuna sahip bir vatandaş olarak Avrupalı Türkler hakkında çıkan tartışmalar zihnimizi rahat bırakmıyor. Bazen bıraktığını düşünürüz, ama hemen ardından en ufak bir tartışmada bu durumun aslında bilinç altında sessizce işlem görmeye devam ettiğini anlarız. Tıpkı her zaman ırkçılığa maruz kaldığını düşünen siyah tenliler ya da antisemitizmle mücadele eden Yahudiler gibi. Biz Avrupalı Türklere yönelik sarfedilen en basit sözler artık bizi rahatsız eder oldu. İşte bu sebepten zihnimiz hiçbir zaman rahat kalmaz.

Ancak konuyu biraz daha enine ve boyuna irdelediğimiz zaman, olayın içinde sadece siyasetin olmadığını anlamak mümkün. Bunun için birkaç bariz örnek sunmak istiyorum.

Öncelikle olaya eskilerden başlamak istiyorum. 1992 yılında babamın bir anlık heyecanıyla kendimi Konya’da bir özel okulda bulmuştum. 92 ile 95 yılları arasında kaldığım bu özel kolejde çok güzel anılarım olmuştu ancak orada bir mesele beni her zaman rahatsız etmişti. Avrupa’dan gelenlerin çok olduğu bu okulda eğitim veren öğretmenlerden bazıları Avrupa’dan gelenlere kötü davranıyorlardı. Avrupa’dan gelenleri küçük görmeler, ağır ithamda bulunmalar vs. Üç yıllık bir eğitimin ardından Belçika’ya geri dönüş sebebim aslında buydu.

Belçika’ya geri döndüğümde kalbim kırık, Türkiye’ye dargındım. Uzun bir süre Türkiye’de geçirdiğim yılları unutmaya çalıştım ama olmamıştı. 1999-2001 yıllarında babamların evde bir diplomat kiracı olarak kalmıştı. Günün birinde ona bu konuyu açtığımda, bana “Caferim, tavşan dağa küsmüş ama dağın haberi olmamış” demişti. Bu söz o günlerde beni baya etkilemişti ve sonra bakış açım tekrar değişmişti.

Gel zaman git zaman, Türkiye’ye tatile gitmelerimiz devam etti. 2011 yılında, Eskişehir’den bir daire aldık, mütaitten ve sonradan evin inşaatını tamamlayanlardan bir ton kazık yedik derken, 2018 yılında Eskişehir’de bir trafik kazasına karıştım.

Kırmızı ışığa yavaşça durduğum esnada, Tofaş marka bir araç arkamdan çarptı. Araştan indim, bana vuran araç sahibi, aracından inip “Yeğenim görmedim kusura bakma” dedikten sonra “Dayı polis çağırmak zorundayız çünkü Belçika’daki sigorta polis tutanağı istiyor” diyerek polisi aramıştım. 45 dakika boyunca polis aracını beklerken, oradan geçen bir araçta hiç görmediğim ve tanımadığım birisi kafasını camdan dışarı çıkartıp “Kendini Belçika’da mı sanıyorsun lan” diye bağırmıştı. Önce içimden “Ah keşke yanımda bir silah olsaydı” diye geçirdikten sonra oradan eve gidip, eşyalarımı toplayıp, Belçika’ya dönesim gelmişti.

Olay yerine gelen polis aracının yolcu koltuğunda bulunan siyah gözlüklü polis camı indirip “Bizi bunun için mi çağırdınız” demesi ise ayrı bir faciaydı. “Memur bey, birinin ölmesi mi gerekiyordu” diyerek tepki gösterdikten sonra sigortanın istediğini anlatmıştım. Polis memuru ise ilkokul mezunundan bile daha kötü bir yazıyla yazdığı tutanağı aldıktan sonra eve gidip, “Geri gitsek mi?” diyerek 2 gün boyunca düşünmüştüm.

Yani anlatmak istediğim konu, hangi durumda olursa olsun, biz Avrupalı Türkler’e yönelik hep bir ayrımcılık, küçük görme, karalama, kazık atma çabası yatıyor gibi durumlar yatıyor. Bu da haliyle bizi bezdiriyor.

Aslında bu durumu analiz edecek olursak, Avrupalı Türklere karşı olan düşmanlığın nedeni sadece siyasi olmadığı apaçık ortada. Düşmanlığın sebebi, fesatlık ve fetbazlık. Sosyal medyadan da sürekli okuduğumuz gibi, “Döviz bozdurup harcıyorlar” gibi cümleler zaten bu fetbazlığın en büyük kanıtı. Bu arada, istisnalar elbette kaideyi bozmaz. Ancak sivri sinek ufak da olsa mide bulandırıyor işte.

Bu konuda kiminle konuşsam, herkes aynı durumdan muzdarip ve şikayetçi. Hatta öyle ki, birçok kişi, tatillerini artık Türkiye’nin dışındaki başka ülkelerde geçirmeye başladı.

Şayet bu durum devam etsin, önümüzdeki yıl Türkiye yerinde İspanya’ya veyahut başka bir ülkeye tatil için ailecek gitmemiz hiç de zor olmayacak. Türkiye’deki cahil kesim, bildiğini okumaya devam etsin.

Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.