Bati Avrupa ülkelerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası hızlı bir kalkınma sürecine girmişlerdi. İşçi açığını diğer ülkelerden “misafir işçiler” yoluyla karşılamaya çalıştılar. Aynı dönemde (1960’li yıllarda) Türkiye’de yaşanan yüksek işsizlik, insanları yeni iş arayışlarına yönlendirmişti. Böylece Türkiye ile Belçika arasında 1964 te misafir işçi anlaşması imzalandı.
Türkiye’den giden işçilerin büyük bir bölümü ülkemizin kırsal bölgelerinden göç eden insanlardı. İlk göç dalgasının başladığı yıllarda her iki ülke de bunun geçici bir dönem olacağını düşünmüştü. Türkiye’den giden işçilerimizin amacı ailelerine para göndermek, yatırım yapmak, ev arsa vs. alacak bir birikimle dönmekti. Ancak sosyal güvenlik kapsamında yabancı işçilere sağlık, doğum ve çocuk yardımı, iş kazaları ve ölüm halini sigorta kapsamına alan bazı düzenlemeler in yapılması ve aile birleşimi yasalarının devreye girmesiyle ailelerini de Türkiye’den getirme dönemi başladı. İkinci veya üçüncü kuşaktan Belçika’da doğanlar oldu. Zamanla Belçika “ikinci vatanları” olarak benimsenmeye başladı.
Bugün Belçika’da yaşayan Türkler, artık göçmen olmadıklarını göstermişlerdir. Irkçılık, entegrasyon, eğitim gibi pek çok sorunla karşılaşmalarına ve sağ/milliyetçi/muhafazakar partilerin ırkçı ve yabancı düşmanı yaklaşımlarına rağmen, iş, sanat, spor, ticaret ve siyasette üst kademelerde başarıyla temsil etmeye başlamışlardır. Siyasi alanda Türkiye asıllı siyasetçilerin sayısı, hem yerel meclislerde, hem de parlamentolarda giderek artmaktadır. Türkler kendilerine daha çok azınlıkların,/göçmenlerin/mültecilerin haklarını savunan sol blokta yer alan sosyal demokrat/yeşiller/sosyalist/sol partilerde yer bulabilmektedirler.
İşçi ailelerin çocukları olarak oraya gelmiş veya orada doğmuş bu kişilerin siyasi başarıları takdire değerdir. Bu başarıları uzaktan izleyen bir akademisyen olarak, yerinde görmek için temmuz ayında Brüksel’e geldim. Federal Parlamento, Flaman Parlamentosu ve Başkent-Brüksel Bölge Parlamentosunda yer alan Türkiye asıllı 11 milletvekilimizle (Nawal hanımı da eklersek 12) yüzyüze görüşerek akademik bir çalışma yapmak istedim. Bu ziyaretim sırasında Fatma Pehlivan, Güler Turan, Mahinur Özdemir, Emir Kır, Şevket Temiz, Hasan Koyuncu, Emin Özkara ve Nawal Ben Hamou (Türk ve Faslı ebeveynlere sahip olan Nawal hanımı, Türk asıllı kapsamında değerlendirdim) ile görüşme imkanı buldum. Brüksel’de bana gösterdikleri yakın ilgi nedeniyle hepsine teşekkür etmiştim ama bunu buradan yineliyorum. Teşekkürler!Diğer milletvekillerimizle de görüşebilmeyi çok isterdim. Ancak yoğunlukları sanırım buna izin vermedi. Bir daha ki sefere diyelim…
Büyükelçiliğimizin verilerine göre Belçika’da yaklaşık 220 bin vatandaşımız yaşamakta ve Faslılardan sonra ikinci büyük göçmen toplumunu oluşturmakta. Belçikalı Türklerin (Belgo-Türk) oylarına talip partiler, listelerinde gittikçe daha fazla sayıda Türkiye asıllı adaya yer vermeye başlamış durumdalar.
Yerel yönetimlerde başlayan siyasi başarılarına federal ve bölge meclislerinde devam etmeleri bizleri gururlandırıyor. Parlamento faaliyetlerinde, yabancı kökenli milletvekillerinden daha çok göç, göçmen sorunları, entegrasyon, uyum gibi konularda çalışması beklenirken, onlar hem kendi insanlarını ilgilendiren, hem de tüm Belçika’yı kapsayan ekonomi, istidam, işsizlik, vergi gibi genel konu ve sorunları gündeme getirmekteler. Onlar çalışmanın ve azmetmenin aşamayacağı hiç bir engel olamayacağını kanıtladılar.
Brüksel’de iken görüştüğüm milletvekillerinden birisi olan Sayın Emir Kır ile,TBMM’de Milletvekili Danışmanı ve aynı zamanda siyaset bilimi doktora öğrencisi olduğum dönemde (yıllar önce)mail yoluyla tanışmıştık. Daha sonra bir heyetle geldikleri Ankara ziyaretlerinde TBMM’de mihmandarlık yapmış ve parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerle görüşmeleri konusunda yardımcı olmuştum. Böylece yıllar sonra kendisiyle yüz yüze tanışmış olduk. TBMM’de 1997 yılından beri Milletvekili Danışmanlığı yapan birakademisyen/siyaset bilimci olarak gittiğim Brüksel’de bana gösterdikleri yakın ilgi nedeniyle hepsine teşekkür etmeliyim. Özellikle Emir Kır’a, Şevket Temiz’e, Hasan Koyuncu’ya, Meclis Başkan Yardımcısı Emin Özkara’ya, Fatma Pehlivan’a ayrıca veözellikle bir teşekkür daha borçluyum! Türkiye’ye döndükten sonra akademik çalışmam için ihtiyacım duyduğum bilgileri istediğimde, ricamı kırmayıp mail yoluyla bana ulaştırdıkları için. Her birini basın ve internet yoluyla ilgiyle izlemeye devam ediyorum. Başarılarınızla gurur duyuyoruz.
TÖSED Başkanı Sayın Yaşar Tümbaş, o günlerde Türkiye’de olduğu için yüz yüze görüşememiştik. Ancak Sayın Tümbaş, Melih Kızavul beyle görüşmemi sağlayan kişi olmuştur. Bana zaman ayırdığı için Sayın Melih Kızavul’a ve Yaşar Tümbaş’a ayrıca yeniden teşekkürü bir borç bilirim. İş dünyasındaki başarıları bizleri gururlandırıyor.
Araştırma Görevlisi olduğum yıllarda aynı üniversitede birlikte görev yaptığım değerli arkadaşım Hasan Gören’e ilgisi nedeniyle teşekkür ediyorum.
Hem Belçika’da hem de tüm Avrupa ülkelerinde bizleri temsil eden milletvekillerimizin ve iş, sanat,spor, basın… dünyasından insanlarımızın sayılarının her geçen gün artması umudu ve dileğiyle!Başarılarınızın devamını diliyorum. Yolunuz açık olsun.
TÜRKİYE’DEN, ANKARA’DAN SEVGİLER HERKESE… SAYGILARIMLA.
Dr. Mine Yıldız
Siyaset Bilimci-Sosyolog
Twitter: @DPBMY