Bağdat Demiryolu tarihini ana hatlarıyla aktaran arşiv belgeleri arasında, olayların seyrini değiştiren büyük devletlerin aralarındaki güç ilişkilerine odaklanmışken, Adnan Dosyası, bizi XIX. yüzyılın bu gergin siyasi ortamından uzaklaştırarak, özel bir yaşamdan kesitler sunması açısından ilgi çekicidir.
Adnan, 1926 yılında, Anadolu-Bağdat Demiryolları Şirketi’nin muhasebe bölümüne memur olarak girer ve görevine henüz yeni başlamışken bir dolandırıcılık işine karışır. Dosyanın tamamı incelendiğinde, bu girişiminin gerekçesi hâlâ kesinleşmez. 16 Aralık 1926 tarihinde, şirket kimliğini ve elindeki vekaletnameyi takdim ederek, Osmanlı Bankası’ndan 520£’lik bir ödeme talep eder. Elindeki ödemeye ilişkin mektup, görünüşte Anadolu-Bağdat Demiryolu Şirketi’nin antetini ve yetkili üç memurunun (Vasfi Bey, Genel Müdür Yardımcısı; Mehmet Salih Bey, Muhasebe Müdürü ve Kemal Bey, Osmanlı Bankası Cari Hesaplar Şefi) imzasını taşımaktadır. Mektupta kullanılan uslup, ödeme talimatlarında kullanılana o denli benzemektedir ki Osmanlı Bankası memurları, bu imzaların taklit olabileceği ihtimalini dikkate almazlar. Böylece Adnan, adı geçen meblağı, şirketin mühendisi olduğunu iddia ettiği “Naim Bey’e borç” adı altında alır.
Söz konusu meblağı dolandırırken gösterdiği ustalık her iki kurumu da şaşırtır. Osmanlı Bankası, Borçlar Kanunu’nun bir maddesini ileri sürerek, istihdam ettiği memurların görevlerini yerine getirirken verebilecekleri zararları önleyici tedbirler aldığını kanıtlayamaması durumunda, işverenin sorumlu tutulması gerektiğini savunur. Anadolu-Bağdat Demiryolları Şirketi, bu görüşe karşı çıkar. Adnan’ın şirket ismini kullanarak yasa dışı bir eylemde bulunduğunu ve bu durumda zararı suçu işleyen kişinin tazmin etmekle yükümlü olduğunu iddia eder.
Osmanlı Bankası ile Demiryolu şirketi arasındaki müzakereler sürerken, Türk hükümetinin talebi üzerine, Ocak 1927′de Adnan, Bulgar polisi tarafından Sofya’da yakalanır. Yapılan inceleme sonucunda, Bulgaristan Konsolosluğu’ndan kendi adıyla geçiş vizesi alarak İstanbul’dan ayrıldığı ve Sofya’ya hareket ettiği öğrenilir. Bir süre adliyede çalışmış olması vize işlemlerini kolaylaştırmıştır. Tutuklandığı esnada, üzerinde bulunan 12£ Daire-i Emanet’e teslim edilir.
Nisan 1928′de İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, Adnan’ı 18 ay hapis cezasına mahkum eder ve sahte bir belge karşılığında dolandırdığı meblağı da tazmin etmekle yükümlü tutar. Ağustos 1928′de Yargıtay, Ceza Mahkemesi’nin kararını şekil yetersizliği nedeniyle temyiz eder. Bunun üzerine, Ceza Mahkemesi davaya tekrar bakar ve kararını tasdik eder; ancak Adnan’ın göz hapsi süresini dikkate alarak hapis cezasını 13 aya düşürür. Böylece açılan soruşturma sonuçlandığından, Ekim 1928′de, Osmanlı Bankası, Adnan’ın dolandırdığı meblağı tahsil etmek üzere girişimlerde bulunur.
1930 yılında Osmanlı Bankası’nın başvurusu üzerine, İcra Dairesi, mal beyanında bulunması için Adnan’a bir tebligat gönderir. Bu durum karşısında, Adnan ilk tebligatın çekildiği evi terk eder. Yeni ikametgah adresi bilinmediğinden, mal beyanında bulunması emri borçluya iletilemez.
Nisan 1930′da Osmanlı Bankası Daire-i Emanet’e bırakılan meblağı tahsil etmek üzere İstanbul Savcılığı’na başvurur. Ancak, Ceza Mahkemesi tarafından tasnif edilen Adnan Dosyası ve Daire-i Emanet’e teslim edilen meblağın tarihi bulunamadığından, Osmanlı Bankası’nın girişimi sonuçsuz kalır.
Mart 1930′da, T.C. Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi İdaresi, Osmanlı Bankası ile yürüttüğü iyi ilişkileri dikkate alarak, Adnan’ın tutuklandığı sırada üzerinde bulunan 12£’i ödemeyi üstlenir. Bu arada, Maliye Bakanlığı’nın talimatı üzerine, II. İcra Dairesi bu meblağı Osmanlı Bankası’na ödeyeceğini açıklar. Bunun üzerine, Osmanlı Bankası, bu meblağı Ziraat Bankası’ndaki hesabına yatırarak T.C. Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi İdaresi’ne iade eder.
Mart 1937′de, yeni bir polis soruşturması sayesinde, Adnan’ın izi sonunda bulunur. Yapılan araştırma sonucunda, Kozlu Kömür Ocakları’nda muhasebe sorumlusu olarak çalıştığı saptanır. Osmanlı Bankası, eski Anadolu-Bağdat Demiryolları İdaresi ve T.C. Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi İdaresi arasında süren yazışmalar neticesinde, T.C. Devlet Demiryolları ve Limanları Umumi İdaresi Adnan’ın dolandırdığı meblağı ödemeyi üstlenir. Ancak görülecek davanın Osmanlı Bankası lehine sonuçlanması durumunda tahsil edilecek tutarın kendisine devredileceği şartını koşar.
Temmuz 1937′de, Osmanlı Bankası, Adnan davasıyla ilgili Yargıtay kararının bir kopyasını elde etmeyi başarır ve haciz işlemlerini başlatmak üzere girişimde bulunur.
Ocak 1938′de, Adnan, İstanbul’a doğru yola çıkarak Zonguldak’tan ayrılır. Mart 1938′de İcra Dairesi’nin edindiği bilgilere göre, yeni bir dolandırıcılık suçundan tutuklu bulunduğu ortaya çıkar. İcra Dairesi, Adnan’a bir vasinin atanması için Sultanahmet Sulh Hukuk Hakimliği’ne başvurur. Tutuklu hakkında soruşturmanın sürdürülmesi, atamanın gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır.
Osmanlı Bankası Arşivi