(AA) – ABD Başkanı Barack Obama’nın görev süresinin dolmasına sayılı günler kala ABD’nin, başkanlık seçimlerine siber saldırı düzenlediği iddiaları nedeniyle 35 Rus diplomatı sınır dışı etme kararının ardından Washington ve Moskova arasında en gergin dönemlerden biri yaşanıyor.
“Siber güvenlik” ve “siber saldırılar”, Obama döneminde gerginliği tırmandıran en son gelişme oldu.
Rusya’nın ABD’deki başkanlık seçimlerine müdahale ettiğini iddia eden ve “misliyle karşılık verileceğini” belirten ABD yönetimi, Rusya’ya karşı aldığı yaptırım kararlarını açıkladı ve bu kapsamda başkent Washington ve San Francisco’da görevli 35 Rus diplomatın 72 saat içinde ülkeyi terk etmesi istendi.
ABD’nin Rusya’ya yaptırım kararıyla da iki ülke arasında halihazırda gergin olan ilişkiler yeni bir boyuta taşındı.
Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin ise geçen ekim ayında, Rusya ve ABD arasındaki ilişkilerini 1973’teki Arap-İsrail savaşına benzeterek, ilişkilerin “en kötü noktada” olduğunu söylemişti.
Başkanlığı 20 Ocak 2017’de Obama’dan devralacak olan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iyi ilişkiler kurmak ve iş birliğini artırmak istediğini açıklayan Donald Trump döneminde ise ABD-Rus ilişkilerinin nasıl şekilleneceği merak ediliyor.
Obama döneminde ABD-Rusya ilişkileri
George W. Bush döneminin “agresif” dış politika eylemlerinden kaçınan Obama’nın, Moskova ile “sıfırdan aldığı” ilişkiler, Rusya’nın Ukrayna ve Suriye’deki eylemleri nedeniyle inişli çıkışlı bir seyir izledi.
Obama, 2009 yılında göreve geldiğinde Rusya ile temiz bir sayfa açmak istedi ve göreve başlamasının ardından Temmuz 2009’da Moskova’yı ziyaretinde “ABD güçlü, müreffeh ve barışçıl bir Rusya istiyor. Bu arzu, Rus halkına ve ortak tarihimize olan saygımızdan kaynaklanıyor.” sözleriyle ılımlı mesajlar verdi.
İki ülke arasında temiz sayfa açma fikri, dönemin dışişleri bakanları Hillary Clinton ve Sergey Lavrov arasında somutlaşarak, Cenevre’de sembolik olarak kırmızı bir tuşa birlikte basma eylemiyle pekiştirildi.
Bu kapsamda, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, ABD’nin Afganistan’daki güçlerine nakliyat yapmak için Rus hava sahasını kullanabileceğini duyurdu. Obama da Bush döneminde kararlaştırılan Doğu Avrupa’ya füze kalkanı konuşlandırılması fikrinden vazgeçildiğini açıkladı.
ABD ve Rusya 2010 yılında da nükleer cephanelerini azaltma konusunda anlaşmaya vardı. “New Start” adı verilen anlaşma, Obama ve Medvedev tarafından 8 Nisan 2010’da imzalandı.
Uzlaşı dönemi kısa sürdü
Obama yönetimi ile Rusya arasında 2009-2010 yıllarında görece durağan seyreden ilişkiler, Arap Baharı ile Ortadoğu’da ayaklanmalarla bozulmaya başladı.
Washington ve Moskova yönetimleri, Suriye’nin kimyasal silahlarının imhası ve İran’ın nükleer programının sınırlandırılması konularında diplomatik çözüm yolları bulsalar da iki ülke, Ukrayna sorunu ve Suriye’nin geleceği konularında ciddi görüş ayrılıkları yaşadı.
Libya’da Muammer Kaddafi’nin devrilmesine giden süreçte Batılı ülkelerin müdahalesine sessiz kalan Rusya, Suriye’de Beşşar Esed’in yanında yer alarak her platformda bu rejime destek verdi.
Esed rejiminin yanında duran Rusya ile muhalif gruplara destek veren Obama yönetimi, Suriye’de karşı cephelerde yer aldı.
Obama, Suriye’deki iç savaşın başında Esed rejiminin halkına saldırdığı için meşruiyetini kaybettiğini belirtmiş ve bu ülkeye operasyon için kimyasal silah kullanımının ABD’nin kırmızı çizgisi olacağını bildirmişti.
Esed rejiminin, 2013 yılı ağustos ayında Şam yakınında kimyasal silah kullandığının ortaya çıkması hem Obama yönetimi hem de Esed rejimi için Suriye iç savaşında dönüm noktası oldu.
Barack Obama bir operasyon için Pentagon’a hazırlık emri verse de hava saldırısı konusunda Kongre’nin onayını arayacağını duyurması, isteksiz olduğu yorumlarına yol açtı.
Obama yönetiminin bir askeri operasyon düzenleyebileceğini öngören Rusya, diplomatik bir manevrayla Esed rejimini, elindeki tüm kimyasal cephaneyi teslim etmeye ikna etti.
Rusya, ABD’yi Suriye’de oyun dışına itti
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un hazırladıkları plan önce taraflarca kabul edildi, ardından Eylül 2013’te BM Güvenlik Konseyinde oy birliğiyle onaylandı.
Böylece Esed rejimi elindeki kimyasalları uluslararası topluma vermeyi kabul ederek, hem muhtemel ABD müdahalesinden kurtuldu hem de uluslararası arenada kısmen de olsa meşruiyet elde etti.
Bu diplomatik manevrayla Rusya’nın ABD’yi oyun dışına itmesi, iç kamuoyunda da tepkilere neden oldu.
Suriye savaşında dönüm noktası olan bu anlaşmanın ardından Rusya, Suriye’deki askeri gücünü ve savaşa katılımını artırmaya başladı.
Ukrayna krizi ve Kırım’ın işgali
Obama döneminde ABD-Rusya ilişkilerinin gerilmesine neden olan diğer bir sorun da Ukrayna’da ortaya çıktı.
Ukrayna’da 2014’te protestolar sonucu Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç’in ülkeden kaçmasının ardından çatışmalar başladı.
Rusya’nın ülkenin doğusundaki ayrılıkçılara ağır silahlar vermesi ve bazı askerlerini gizlice ülkeye sokması, ardından da tartışmalı bir referandumla Kırım’ı Rusya’ya bağlaması, ABD ve Avrupalılar tarafından sert eleştirilerle karşılandı.
Obama yönetimi, geri adım atmaya yanaşmayan Rusya’daki bazı üst düzey yetkililere yaptırım kararları aldı. Putin de karşılık olarak Amerikalılara yönelik çeşitli yaptırım kararlarını onayladı.
NATO ve Avrupa Birliğinin (AB), Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri arasında giderek daha cazip hale gelmesi, Rusya’nın hinterlandında yer alan ülkelerin Batıya yaklaşması, Putin yönetimi tarafından hem stratejik kayıp hem de güvenlik tehdidi olarak algılandı.
Rusya’nın askeri kapasitesini artırması özellikle küçük Doğu Avrupa ülkeleri arasında endişeyle karşılandı ve bu ülkelerin ABD’ye daha da yaklaşmasına neden oldu.
Siber güvenlik
“Siber güvenlik” ya da “siber savaş”, Obama döneminde Rusya ile ilişkileri belirleyen diğer bir unsur haline geldi.
ABD’deki birçok federal kuruma yapılan siber saldırılarda birçok kez Rus internet korsanları suçlandı. Putin yönetimi bu iddiaları reddetse de ABD kamuoyunda Rus korsanların, ABD seçimlerini etkileyebilecekleri endişesi bile doğdu.
Seçimlerden önce ABD’nin iki büyük partisinden biri olan Demokratların ulusal komitesinin bilgisayarlarına giren korsanlar, 20 bin civarında elektronik postayı çaldı. Parti içinde istifalara da yol açan bu olayın ardından ABD istihbaratı, Rus istihbarat servislerini suçladı.
Başkan adaylarından Hillary Clinton, Donald Trump ile çıktığı televizyon tartışmalarında bu konuyu gündeme getirip Rusya’nın seçimleri etkileme imkanı bulması halinde Putin’in kendisi yerine Trump’ı tercih edeceğini savundu.
Ülkede 8 Kasım’da Trump’ın sürpriz bir şekilde başkanlık seçimlerini kazanmasıyla da Rusya’nın seçimlere müdahale ettiği iddiaları ABD gündeminden düşmedi.
Obama’nın 20 Ocak 2017’de başkanlık koltuğunu Trump’a devretmeden önce başkanlık seçimlerine siber saldırı iddiaları kapsamında Rusya’ya karşı aldığı yaptırım kararlarıyla ABD ve Rusya ilişkilerinde en gergin dönemlerden birine girildi.