SEMA MORİTZ’İN EFSANEVİ HANIMLARI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

semamoritz1Esra Alkan tarafından çekilen ve müziklerini Sema Moritz’in yaptığı “Seslerin İzinde Beyoğlu’nun Kalp Atışları” adlı belgeselle başlayan gece, Sema Moritz’in “Doğudaki Tango’nun Efsanevi Kadınları” konulu konseriyle devam etti. İstanbul’daki sanatçıların ve aydınların uğrak yeri olan Beyoğlu’nun seslerini, renklerini ve ritmini kısacası ‘kalp atışları’nı anlatan belgesel, Beyoğlu’nun farklı kişiler tarafından göze nasıl göründüğünü ve yaşandığını ve bu semtin farklı yüzlerini yansıtan söyleşilerden oluşuyordu. Kendisiyle söyleşi yapılan herkes öncelikle Beyoğlu’nun çok kültürlülüğünü, birçok dinden ve dilden insanı bir araya getiren bir semt olduğunu vurguluyordu. Eskiden Galata diye bilinen, sonradan o ünlü mü ünlü otelden ötürü Pera diye de anılan Beyoğlu’nun aslında asırlardır sanatın beşiği olduğu ve şimdiki müzisyenler sokağının 3000 yıl önce flütçüler sokağı olduğu gibi insani büyüleyen detaylarda anlatılıyordu bu belgeselde. Ayakkabıcıların fırçalarını boya sandıklarına vurarak çıkardıkları ritmik seslerin, sokak müzisyenlerinin yaptıkları müzikle karışması veya türlü şey satan seyyar satıcıların bağırışlarının birbirine karışması Beyoğlu’nun kalp atışlarının sadece bir yüzüydü. Beyoğlu’nun kalbi binbir türlü atıyordu.

Türkiye’de cumhuriyetin kurulmasının sonrasında ortaya çıkan Avrupai müzikten ve o dönemlerde sahneye çıkan kadınlardan ilham alan taş plak sesli sanatçı Sema Moritz, dinleyenleri ta o günlere götürdü. Kariyerinde birçok önemli işe imza atmış olan Moritz şarkı aralarında tarihten ilginç olaylar anlattı: “1895’ten 1920’li yıllara kadar sahneye çıkan kadınların hemen hemen hepsi Rum veya Ermeni asıllıydı ve şarkılarını kırık bir Türkçe ile okurlardı. Cumhuriyet kurulduktan sonra sahneye Türk kadınları da çıkmaya başladılar. Ancak ilginçtir ki Türk bayan şarkıcılar şarkılarını yine bu kırık Türkçe aksanla söylemeye devam ettiler. Bu kırık Türkçe aksanı, cumhuriyet dönsemamoritz2emi tango şarkılarının dili olmuştu. 1940’larda ise kadınların baskın olduğu bu müzik furyası, kadın şarkıcıların evlenmeleri ve eşleriyle birlikte şark hizmetine gitmeleri ile sona ermiştir.” Seyircisini operet, tango ve kanto şarkılar eşliğinde dans etmeye davet eden ve sahneden inerek masalarda oturan seyircinin arasına karışan sanatçı slow ve hareketli parçalarla dinleyenlere zevkli anlar yaşattı. Konsere Türkler kadar Belçikalıların da ilgi göstermesi Sema Moritz’in “Efsane Hanımlar” projesinin ne kadar ilgi çekici olduğunu ve farklı kesimlere hitap ettiğini kanıtladı.

Haber: Leyla Yücel-GENT

Fotoğraflar:Filip Erkens-Necmi Tüfekçi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.