Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, 21 Kasım 2024 Perşembe günü Brüksel’de düzenlenen bir basın toplantısına katıldı. Orta Asya uzmanı araştırmacı Derya Soysal, toplantıya yalnızca kendi adına ve akademik araştırmaları için katıldı.
Toplantıda, Tatar, Avrupa Birliği ile doğrudan iş birliği yapma arzusunu vurguladı. Aşağıda, konuşmasının bir özetini ve notlarını bulabilirsiniz. Bu notlar, Sayın Ersin Tatar’ın kullandığı ifadeleri değiştirmeden, üçüncü tekil şahıs kullanılarak, konuşmacının sözlerine sadık kalınarak hazırlanmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (bugüne kadar yalnızca Türkiye tarafından resmen tanınmaktadır), Kıbrıs Türklerinin onlarca yıldır yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti.
Kıbrıs Türklerinin, Enosis hareketi ve Yunanlılar tarafından gerçekleştirilen darbe sonrası bağımsızlıklarını istediklerini belirtti.
1960’larda Kıbrıs Türklerinin insanlık dışı koşullarda yaşadığını hatırlatarak ayrımcılığın açıkça görüldüğünü, Türklerin işsiz, maaşsız ve bazen de sağlık hizmetlerinden yoksun bırakıldığını ifade etti.
Ersin Tatar, Türkiye’nin “Atilla” askeri operasyonunun Kıbrıs Türklerini daha fazla felaketten korumayı amaçladığını ve Türkiye’nin ada üzerinde başka bir çıkarının olmadığını vurguladı.
Bağımsızlığın, Kıbrıs Türklerinin ekonomik kalkınma sağlayabilmesi için tek yol olduğunu belirtti.
Güney ve Kuzey arasındaki çatışmanın Kuzey halkı için üzücü olduğunu ve barış içinde yaşamaları gerektiğini, çünkü Kıbrıs’ın eş kurucuları olduklarını söyledi.
1974 yılında sorunun eşitlik temelinde çözüldüğünü açıkladı ve 1974’e kadar Kuzey’de yaşayan halkın eşitsizlik içinde yaşadığını belirtti.
Ülkesinin en önemli değerinin eşitlik olduğunu vurguladı.
İstilacı bir halk olmadıklarını, adanın yerel sakinleri olduklarını ve güneydeki halkla eşit bir şekilde, barış içinde yaşamak istediklerini hatırlattı.
Uluslararası tanınmanın en büyük arzusu olduğunu güçlü bir şekilde ifade etti.
Uluslararası tanınma olmadan kalkınmalarının engellendiğini belirtti.
Avrupalı hissettiğini, su, iklim değişikliği gibi konularda her zaman iş birliğinden yana olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğini aldığını ancak uluslararası ve Avrupa desteğini de istediğini ifade etti.
AB desteğinin kendileri için hayati önemde olduğunu ve elektrik sistemlerini AB’ye bağlamak istediklerini, özellikle fosil yakıt kullanımını azaltmak için bu projeyi hayata geçirme arzularını dile getirdi.
Barışçıl iş birliğine ihtiyaçları olduğunu defalarca vurguladı.
Şu ifadeyi kullandı: “Daha iyi bir geleceği hak ediyoruz.”
Ambargoların devam ettiğini üzüntüyle belirtti.
Şu ifadeleri kaydetti:
“Olumlu bir yaklaşım benimsemek istiyorum.
Görmezden gelinmek istemiyoruz.”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmamasının Kuzey halkı için adaletsiz olduğunu, çünkü Güney Cumhurbaşkanının tüm Kıbrıslılar adına konuştuğunu iddia ettiğini, ancak Kuzey’i temsil etmediğini söyledi.
Kuzey halkının AB’nin sunduğu avantajlardan faydalanamamasının adaletsizlik olduğunu hatırlattı.
Örneğin, Avrupa’ya doğrudan uçuşlarının olmadığını belirtti.
Gerçekten AB üyeliğini istediklerini ve AB ile birçok ortak değeri paylaştıklarını vurguladı.
Şu ifadeyi kullandı: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin AB’ye katılmasını ve Türkiye ile AB arasında bir köprü olmasını istiyorum.”
Son olarak, Ukrayna ve Gazze gibi küresel zorlukların mevcut olduğunu vurguladı ve barış ile bir arada yaşamayı teşvik etmeleri gerektiğini söyledi.
Konuşmasını, bazı Avrupa hükümetlerinin kendisini kabul etmeyi ya da uluslararası toplantılara davet etmeyi reddetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek bitirdi. Bunun, Kıbrıs Türklerini cezalandırmak anlamına geldiğini hatırlattı. Kıbrıs Türklerinin bir azınlık olmadığını, eşitliği hak ettiklerini ifade etti.
Derya Soysal
Not:
Bu yazı, bir konuşmanın transkripti olup, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin durumu üzerine bir analiz değildir. Amaç, Sayın Ersin Tatar’ın konuşmasını kullandığı terimlere sadık kalarak aktarmaktır.
Ek not:
Derya Soysal, bu toplantıya yalnızca kendi adına ve akademik araştırmaları için katılmıştır.