Öz Tetik’in sahipleri: “Büyük bir isim haksızlığına maruz kaldık”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2001 yılından bu yana Saint-Josse’un en önemli lezzet mekanlarından birisi olan Snack Öz Tetik’i çalıştıran Hüseyin, Serdar ve Tugay Tetik kardeşler, 2017 yılından bu yana yaşadıkları isim haksızlığına isyan ettiler.

Kardeşlerden Hüseyin Tetik tarafından 4 yıl boyunca işletilen ve 2017 yılında iflas dolayısıyla kapanan ancak daha sonra başkaları tarafından devralınan mekanın Tetik adı altında devam etmesi en nihayetinde bu tartışmanın mahkemeye intikal etmesine neden oldu.

Geçtiğimiz günlerde ilk duruşmanın yaşandığını ve artık kararın Belçikalı makamların elinde olduğunu ifade eden Serdar Tetik, isimlerinin büyümesine neden olan konsept hakkında da önemli açıklamalar yaptı.

İşte röportajın tamamı:

“Ağabeyimin şirketi batmıştı”

S.T.: “Tetik ailesi olarak, büyük bir isim haksızlığına maruz kaldık. 2013 yılında ağabeyim Hüseyin Tetik, Place Liedts, Rue des Palais civarında Osman Can adında bir mekan işletmişti. Bu mekanı yaklaşık dört yıl boyunca işletmişti. Bu mekanı bir şekilde iyi kötü işletti ama 2017 yılına gelindiğinde, ne yazık ki, ağabeyim istenmeyen sebeplerden dolayı o mekanı kapatmak zorunda kaldı çünkü şirket olarak batmıştı. Dükkan kapandıktan sonra, mekanın anahtarını bina sahibine iletti doğal olarak. Doğal olarak da, bina sahibi, tekrar dükkanı kiraya çıkardı ve bir süre sonra kiraya verdi.”

“Dükkanda yer alan ismimiz çıkartılmadı”

S.T.: “Dükkanı kiralayanlar, iki tane Fas kökenli ama şu anki muhatabımız olan kişiler değil. O iki kişi bina sahibiyle anlaşmışlar ve orayı kiralamışlar. O dönemde bizim hatamız, ev sahibine anahtarları teslim ettiğimizde, dükkanda yer alan ismimi çıkartmaktı ancak o an bunu yapmak aklımıza gelmedi çünkü mekanı kim alsa ismi değiştirir diye düşündük. Fakat o zamanlar, Tetik ailesi olarak işimizi büyük bir titizlikle yaptığımız için ismimiz ister istemez Tetik ismi çok popüler olmuştu. Bir de baktık, yeni alanlar ismimizi kullanıyorlar. Önce abim gitti onlarla konuştu ancak onu ciddiye almamışlar. Sonra ben ismi çıkarsınlar diye onları tanıyan birisiyle haber saldım. O zaman değiştireceklerini söylediler. Aradan zaman geçti, bu kişilerle karşılaştığımda, bana değiştirdiklerini söylediler ama gidip baktığımda isimde büyük bir değişikliğin olmadığını gördüm. Logodaki renk aynı duruyor ve ismimizin yanına ufak bir ‘o’ eklenmiş. Bir de çıkmışlar “Artık Tetik değiliz, Tetiko’yuz” diyorlar. Ben de bu isim değişikliğinde ciddi olmadıklarını söyledim ve hala bizim ismimizi istismar ettiklerini gördüm.

Sürecin çok uzaması…

S.T.: “Ardından pandemi dönemi girdi araya ve ister istemez maddi açıdan herkes gibi biz de etkilendik. Ama bu süreçte, biz bu konunun peşini bırakmadık ve hangi avukatla çalışabiliriz diye araştırdık. Marka konusunda uzman olan avukatlar görüştük ve bu konuda baya iyi olan bir avukatla görüştük ve derdimizi anlattık. Ancak burada sıkıntı sadece Salı günleri boş olamızdı. Randevu günü uymayınca, bir sonraki randevu bir ay sonraya atılıyordu ve bu da sürecin uzamasına neden oldu. O süreçte, marka konusunda uzman olan avukat, dosyayı kabul etti ve kendisiyle bizi savunması için anlaştık. Ancak kısa bir süre sonra bu avukat o ofisten ayrıldı ve bu yüzden dosya başka bir avukatın eline geçti. Durum böyle olunca, süreç geri baştan başladı ve ister istemez sürecin uzamasına neden oldu.”

“Bu arkadaşlar verdikleri sözleri yerlerine getirmediler”

S.T.: “2022 yılına gelindiğinde ise biz bu arkadaşlara bir ihtarname gönderdik. İhtarnameyi alınca, bu konuda ciddi olduğumun farkına vardılar. O süreçte onlar bize yazıyor, biz onlara yazıyoruz ama biz bu işin sonuna kadar gideceğimizi ve peşini bırakmayacağımızı kendilerine hissettirdik. Mahkeme tarihini kendilerine bir buçuk yıl öncesinden kendilerine bildirdik. 8 Nisan 2024 tarihinde gerçekleşti bu mahkeme. 2022’den sonra bu arkadaşlar iki yeni mekan açtılar fakat o iki yeni mekanın ismini yeni isimleriyle yapsalardı bence bugün buralara gelmezdik ve olay kapanabilirdi. Biz de o süreçte gördük ki, bu arkadaşlar verdikleri sözleri yerlerine getirmediler.”

“Artık karar Belçika makamlarının”

S.T.: “Mahkeme tarihi yaklaştığında, verilen sözlerin yerlerine getirilmediklerini görünce, devam etme kararı aldım çünkü bu mahkemeyi es geçseydik, tekrar iki sene daha beklemek zorunda kalabilirdik. Biz bu yüzden mahkemenin olmasını talep ettik ve mahkeme gerçekleşti. Şikayetçi taraf olarak avukatımla birlikte duruşmada yer aldım. Mahkemede söylenmesi gerekenleri söyledik ve gerekli evrakları mahkemeye heyetine sunduk. Artık karar Belçika makamlarının.”

“Soyismimiz hiç bizle alakası olmayan insanlar tarafından kullanılıyor”

S.T.: “Ben burada büyük bir haksızlığın yapıldığını düşünüyorum. Çünkü biz mekanıma mahalle ismi ya da Türkiye’den bir şehir vs ismi koymadım. Biz buraya kendi soyismimizi koyduk ve bu kararı 2001 yılında ilk mekanımızı açtığımızda koymuştuk. Ancak bugün soyismimiz hiç bizle alakası olmayan insanlar tarafından kullanılıyor.”

“Sosyal medyada bize yönelik iftiralarda bulunuyorlar”

S.T.: “Bu mahkeme olayından sonra karşı taraf ve çevresi kontratağa geçtiler ve özellikle sosyal medyada bize yönelik iftiralarda bulunuyorlar. Ben 20 yılı aşkın süredir bu sektörün içerisindeyim ve beş yıl da Bilo’nun yanında çırak olarak çalıştım ve bunu hiçbir zaman inkar gelmedim ama bugüne kadar domuz yağı diye bir ürünü kendi gözlerimle hiç görmedim. Piyasada olabilir ama ben kendi gözümle hiç görmedim. Bunlar bu isim konusu hakkında cevap verecekleri yerde konuyu saptırıyorlar ve başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. Bu şekilde de çirkinleştiriyorlar. Ama çok şükür ki, müşterilerimiz bizlere güvendikleri için, bu iftiralara aldırış etmediler ve bu durum bizim için ayrı bir motivasyon oldu. Hatta onların sayesinde gün geçtikçe, müşterilerimiz artmaya devam etti.”

“Bilo’nun ismini kullanmadım”

S.T.: “Bize karşı yapılan yorumlarda ayrıca bazı insanlar benim başkasının isim hakkını çaldığım falan yazılmış. Hayır ben kimsenin isim hakkını vs çalmadım. Ben sadece çıraktım ve bu işi öğrendim. Ben sonradan öğrendiğimi uyguladım. Şimdi burada şunu ayırt etmek lazım. Birincisi öğrenmek başka. İkincisi ise, gözle görüp, onu gerçekleştirmek ayrı bir olay. Ben ilk açtığım mekanda, Bilo’nun ismini kullanmadım. Bir yerde çalışan çırağın, oradan ayrılıp iş kurması yasak mı? Birinin yanına işçi olarak girince, onun yanında ömür boyu işçi olarak kalacağız diye bir kural mı var? Zaten herkes bir şekilde çıraklıktan gelme. O zaman kimse çırak yetiştirmesin ve patronlar sadece kendileri çalışsınlar.

“Konsept hakkı aynı şeyler değildir”

S.T.: “Bizim mekanda da her zaman işçi ve çıraklar oldu. Bizim buradan yetişip, aynı konseptle mekan açan bile oldu ve ben o kişiye destek de verdim. Ne yapmalıydım? Açamazsın mı demeliydim? Bu arkadaş gayet normal şartlarda mekanını açtı ve kendi ismini kullandı. Bizim ismimizi kullanmadı. Bu açıdan, bu iki farklılığı herkesin iyi bilmesi lazım. İsim hakkıyla, konsept hakkı aynı şeyler değildir. Zaten buradaki konsept bana ait değil. Bu konsept Bilo’ya ait ve ben bunu hiçbir zaman inkar gelmedim.”

Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.