“Batı ve terör örgütleri”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Batılı devletlerin tetikçisi, anarşi ve terör taşeronı bölücü örgüt, bindirme mensuplarıyla önce Belçika’da Türklerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde paçavralarıyla gösteri yapmış, sonra da insanlarımıza, dernek ve kurumlarımıza saldırmışlardır. Bilahare bu hain saldırılarını Almanya’ya sıçratmışlardır. Saldırılarını diğer Avrupa ülkelerine de yayma eğilimi içine girmişlerdir. Eylemlerde polis in müdahalede bulunmaması, olaylara seyirci kalması planlı bir durumun olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Siyasi, ekonomik ve lojistik anlamda desteklenen bölücü örgüt, sahiplerinin planladığı eylemleri adım adım gerçekleştirmektedir. Ateşle oynayan önce kendini yakar.

Ülkemizde eylem yapamaz hâle gelen örgüt de varlığının devam ettiğini göstermek için çirkin oyunun maşası olmayı kabul etmiştir. Yardım alan, emir alır. Biz  milletimize “çelme takılması”  girişimlerini tarih boyunca yaşadık, yaşayacağız. Ancak birlik beraberlik şuuruyla her zorluğu aştığımız gibi bunları da aşacağız.

Yenivatan’da 4 Aralık 2016’da aynı başlıkla yayınlanan yazımızı güncelliğine binaen tekrar yayınlıyoruz.

Türkiye ve İslam dünyasına yönelik eylemlerde bulunan terör örgütlerinin hemen hepsi, Batı tarafından içimize sokulmak istenen yeni zaman Truva atlarının birer uzantısıdır. Bu örgütlerin; stratejik, ekonomik, askeri, lojistik destek ve yardımları Batı devletleri tarafından sağlanmaktadır. Bu gerçek durum, bütün dünya kamuoyu tarafından çok iyi bilinmesine rağmen; demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kimsenin karşı duramayacağı  kavramlarla örtülen art niyetlerle aynı milletin çocukları, aynı inancın inanları birbirine kırdırılmaktadır.

Terör ve iç savaş girdiği ülkeyi mahvederken Batı devletleri maddi anlamda daha da zenginleşmektedir. Batı medeniyetinin refahında, masum ve mazlum milletlerin çektiği çile ve ıstırapların feryat çığlıkları duyulmaktadır. Batı’nın zenginliğinde, yoksul milletlerin vatanlarından çalınan yeraltı ve yerüstü kaynakları bulunmaktadır. Batı’nın görkemli caddelerinde, gösterişli binalarında yetim çocukların gözyaşları damlamaktadır.

Amaçlarına ulaşmak için yıldırma, sindirme, tehdit, korkutma ve şiddet yöntemlerini başvuran terör örgütlerinin Batı tarafından belli bir kullanma süreleri vardır. O süre bitince, eskisi yok edilerek yeni bir örgüt kurulur ve bu durum sürekli kendini tekrar eder.

Batı emperyalizmi, ülkeler üzerindeki çıkarlarını devam ettirmek ve geliştirmek için yerli işbirlikçiler bularak onları koruma kalkanlarının altına alır. Terör örgütleri; ideolojik, dini, siyasi ve etnik yapılardan yararlanarak örgütlenir. Bunlar birbirleriyle çatışır gibi gözükse de aralarında girift ilişkiler mevcuttur. Terör örgütleri, batı emperyalizmin silahlı gücüdür.

Cemil Meriç, Bir Dünyanın Eşiğinde adlı eserinde meselenin temeline inerek sömürgeci Batı’nın karşısında mücadele eden Türk’ün vaziyetini, insan merkezli bir bakış açısıyla yorumlar: “Çarpışan iki medeniyet var: Türk-İslâm medeniyeti bin yıl fetihler yapmış, belli ölçüleri, belli zaferleri, belli başarıları var. İhtiyarlamış. Hıristiyan Batı medeniyeti hem temelinde, hem de içtimaî yapısında farklı ve başka. Bence en esaslı fark insana bakışlarında. Osmanlı için insan uluhiyetin nusha-yi suğrası. Mukaddes ve muhterem. Servet ve mevki gibi tesâdüfî tefavütlerin dışında bir insan haysiyeti var. Batıda yok bu. Batı evvela kendi insanına karşı zalim. Batı’nın tarihi, bir sınıf kavgası tarihi, doğru. Bu egoizm, coğrafî hudutların dışında büsbütün azgınlaşıyor. Avrupa, insanı tabiatın bir parçası saymaktadır. Dış dünyayı kaprislerine alet eden Batı, insanı da aynı muameleye tâbi tutar.”

Bugün dünyadaki bağımsız ülkelerin çoğu bir çeşit sömürü saldırısı altında bulunmaktadır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasında yaşanılan bağımsızlık mücadelelerinin ardından bağımsızlıklarını ve egemenliklerini elde etmiş devletler, günümüzde Batı’nın ekonomik, kültürel, sosyal, siyasî ve son aşamada askerî baskısını hissetmektedirler. Batı daha önce yerliler, barbarlar olarak nitelediği, kendileri dışındaki toplumları, bugün modern yerliler olarak  nitelendirmekte ve bu toplumlara gelişmişlik anlayışını kendi düzeylerine çıkmak olarak öğretmeye çalışmaktadır.

Batı, sömürgecilik eylemlerini meşrulaştırmak için pek çok araç kullanmakta ve geri çekildiği bölgelerde tekrar nüfuz sağlamak için terör örgütleri kurarak ülkeleri, kendilerinin önünde diz çöktürmeye çalışmaktadırlar. Batı’nın amaçlarını uygulamada ekonomik, hukukî, siyasî, kültürel, teknolojik, ticarî, askerî unsurları,  sanat ve insanî değerleri kullandığı ve ayrıca hedef  bölgelerde yaşayan insanları; ilkel, geri kalmış, vahşi, baskı altında, özgürleştirilmesi gereken, modernleşmeye ihtiyacı olanlar,  olarak niteleyerek sömürgeciliğe meşru bir zemin hazırladığı görülmektedir.

Batı’nın  stratejik müttefiki olan Türkiye’ye karşı yaptığı bu acımasız  saldırı karşısında milli  birlik ve beraberlik duygularının güçlendirilmesi gerekmektedir. Son zamanlarda Batı ülkeleri PKK, FETÖ ve YPG terör örgütlerine açıktan destek vererek ülkemize karşı hasmâne ve düşmanca bir tavır takınmaktadırlar. Şurası unutulmamalıdır ki, Türkiye bu terör belasının üstesinden gelecektir. Batı’nın ülkemiz üzerindeki sinsi amaçları yine kursaklarında kalacaktır.

Milli kimliğin güçlendirilmesi için Batı karşısında ezikliğin giderilmesi gerekmektedir. Türk milleti, daha zor şartlar altında bile girdiği mücadeleleri zaferle taçlandırmasını bilmiş ve saldırganlara, onların yerli işbirlikçilerine gereken dersi vermiştir.

Ahmet Urfalı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.