Seri yazımızın ilkinde genel bir değerlendirme, ikincisinde yol durumu, üçüncüsünde ise sivil toplum kuruluşlarını ele almıştık. Bu yazımızda Eskişehir Emirdağ İlişkilerinin kültür boyutunu yazacağız.
Kültür kavramının tanımı UNESCO tarafından düzenlenen Dünya Kültür Politikaları Konferansı Sonuç Bildirgesi’nde şu ifadesiyle açıklanmıştır: ‘’En geniş anlamıyla kültür, bir toplumu ya da toplumsal bir grubu tanımlayan belirgin maddi, manevi, zihinsel ve duygusal özelliklerin bileşiminden oluşan bir bütün ve sadece bilim ve edebiyatı değil, aynı zamanda yaşam biçimlerini, insanın temel haklarını, değer yargılarını, geleneklerini ve inançlarını da kapsayan bir olgu” dur. Kültür bir milleti diğerlerinden ayıran özellikler olarak da tanımlanmaktadır. Kültür genel anlamıyla milletin nesilden nesile aktardığı bir birikim olup değer yargıları, hayata ve dünyaya bakışı, giyiminden yemeğine kadar pek çok unsuru kapsamaktadır. Bununla birlikler yerel kültürler ana başlığa bağlı olmakla birlikte bazı değişikler göstermektedir.
Eskişehir; Balkanlardan Kafkaslara Türk dünyasının bütün boylarını içinde barındırmaktadır. Eskişehir, Osmanlı coğrafyasının her yerinden göç almıştır. Özellikle dağılma sürecinde bu durum daha da etkinleşerek devam etmiştir. Gelişen ve büyüyen Eskişehir’in iş imkânları dolayısıyla ülkenin her yerinden iç göçler gerçekleşmiştir. Eskişehir bir bakıma göçmenler yurdudur.
Emirdağ, Eskişehir’in 15. gönüllü ilçesi olarak bütün zamanlarda şehrin yapılanmasında, imar ve kalkınmasında, tahıl ve et tedarikinde hep ön planda yer almıştır.
Eskişehir’in demoğrafık yapısı farklı topluluklardan oluşmaktadır. Eskişehir’deki Emirdağlılar nüfus yoğunluğu, kültürel değerlerine bağlılığıyla kent sosyolojisinin önemli bir topluluğudur. Kentli olmalarının yanı sıra yerel değerlerini de korumaktadır. Bir an için kentin yapısından Emirdağlıların çekildiğini düşünelim. Eskişehir, bu durumda nasıl bir hâl alır? Sorusunun cevabı olumsuzluklar içerir.
Emirdağ topluluğu; Eskişehir’de uyum problemi yaratmamış, müziği, yemek kültürü, komşuluk ilişkileri, edebiyat ve sanata katkılarıyla ayrıcalıklı bir yer tutmuştur.
Milli Mücadele yıllarında Ali Fuat Cebesoy ile Yarbay Arif Bey’in düşmana karşı fikir ve eylemde işbirliği içinde çalışmaları takdire şayandır. Emirdağ Karakeçili Alayı ile Eskişehir Karakeçili Süvari Alayı iki kardeş askeri birlik olarak düşmana karşı destansı bir mücade ortaya koymuşlardır.
Keza Osmanlı Döneminde Seyitgazi Askerlik Şubesi Emirdağlıların askerlik işlerini yapmıştır. Seyit Battal Gazi Türbesi, Emirdağlıların Hıdırellez’de geldikleri dini mekânlardandır. Bu yüzden Seyit, Battal ve Gazi adı taşıyan insan pek çoktur. Emirdağ’da mevcut olan yatırların pek çoğu Battal Gazi ile ilişkidir.
Türkmen kültürü Eskişehir’de Emirdağlılar üzerinden yürütülmektedir. Çarşı pazardan, kültürel etkinliklere, akademik çalışmalara kadar her yerde Emirdağlıların izi ve işareti vardır.
Emirdağlı yazar ve şairler de bu ilişkileri sağlam temellere oturtmak üzere etkinlikler düzenlemekte projeler yapmaktadırlar.
Eskişehir’in pek çok mahallesi özgün Emirdağ kültürünü yaşatmaktadır. Mahmudiye ve Çifteler ilçelerinde baskın bir Emirdağ kültürü varlığını sürdürmektedir. Pek çok köy idari bakımdan Emirdağ’dan alınarak Eskişehir’e bağlanmıştır. Bu köyler de Emirdağlı olduklarını şuurlu olarak ifade etmektedirler.
Seyitgazi, Sivrihisar ve Emirdağ fıkraları tatlı bir tebessüm olarak kalplerden yüzlere yansımaktadır.
Emirdağlıların idari olarak bağlandığı Afyonkarahisarlılar zaman zaman; ‘’Sizin Eskişehir’iniz var.’’ Diyerek bir gerçeği belirtmektedirler.
Eskişehir, Emirdağlıların bir rüyasıdır. Herken mutlaka Eskişehir’den bir ev edinmek amacını taşır.
Emirdağlılar, Eskiehir’in bir parçası değil , tamamen kendisidir.
Ahmet Urfalı