Derin devlet, bir toplumun tüm katmanlarını, organlarını ve partilerini işgal eden ve yozlaştıran, istihbarat sistemi ve haydut gizli cemiyetler aracılığıyla hedef alınan kişinin adli, idari veya polis her kademesinde zulme izin veren korkunç derecede iyi organize edilmiş bir yapıdır.
Hem hiyerarşik hem de dağınık olabilir, böylece bir çöpçü bir şirkette müdürden daha fazla ağırlığa sahip olabilir ve bir avukat bir bakandan daha fazla güce sahip olabilir. Daha da kötüsü, sıradan vatandaşlar, ifşaatları, direnişleri ve dürüstlükleri nedeniyle bu derin devletler ve onların istihbarat teşkilatları tarafından hedeflere zarar vermek için iş birliği yapabilmektedir. Böylece derin devletten bir öğretmenle anlaşmazlığa düşen bir öğrenci, daha sonra büyük şirketlerin (çoğunlukla mafya ve gizli cemiyetlerin üyeleri olan) işverenlerinin ve yozlaşmış yardım kuruluşlarının gizli anlaşmaları nedeniyle işsiz kalabilir ve hatta tüm haklarını kaybedebilir.
Bu çetenin farkında olmayan dürüst ve direnişli insanlar, yolsuzluk ve itaatkarlığa dayalı bir mafya sisteminde geliştiklerini anlamazlar ve genellikle taciz edilirler ve istifaya itilirler veya basitçe işten çıkarılırlar.
Ordu, istihbarat ve paramiliter ağlar (silahlı siviller ve mafyalar), sıradan vatandaşlar veya dürüst siyasetçileri olabilecek hedefleri tehdit ederek veya şantaj yaparak gerçek gücü kullanır. Hatta Türkiye tarihinde olduğu gibi darbeleri ortaya çıkarabilir.
Bu zulüm sistemine ağ veya organize tacizi denir ve İngilizce’de “gangstalking” olarak bilinir. Büyük güçlerin her zaman muhbirler ve casuslardan oluşan gizli bir polisi vardı, ancak yetkiler genellikle bölümlere ayrılmıştı. Tüm NATO devletleri, ABD yanlısı rejimler ve Çin ya da Rusya gibi olmuş komünist rejimler de bu temelde örgütlenmiştir.
Derin devletler Siyonist sızmanın meyvesidir ve birbirleriyle işbirliği yaparlar ama askeri-endüstriyel komplekslerini beslemek için savaşlar çıkabilir, eğer yeni bir çok kutuplu dünya düzeni doğarsa bu, dünyadaki muhaliflere yönelik zulmün sonu anlamına gelmez.
Özler Atalay Yüksekoğlu