Belçika’da Flaman ve Valon bölgelerinden sonra Brüksel Başkent Bölgesi parlamentosunun da helal kesim yasağını gündeme getirmişti.
Hayvan Refahından sorumlu Brüksel Bölge Bakanı Bernard Clerfayt tarafından hazırlanan ve dini usullere göre kesimin yasaklanmasını ön gören yasa tasarısı bu Çarşamba günü Brüksel Bölge Parlamentosu’nda tartışmaya açıldı.
Défi, Groen, Open VLD, N-VA ve Vlaams Belang partileri tarafından desteklenen yasa tasarısına karşı çıkan Belçika Musevi toplumunu temsilen Belçika’nın Büyük Hahamı Albert Guigui ile Müslüman toplumunu temsilen ise Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Beyazgül kürsüde söz aldılar.
“14 asırdır İslam’ın ve Müslümanların bir endişesi”
Brüksel Bölge Parlamentosu’nun Türk kökenli vekillerinden İbrahim Dönmez, Hasan Koyuncu ve Şevket Temiz’in de hazır bulundukları esnada söz hakkı alan Coşkun Beyazgül, yaptığı konuşmada, şu sözlere yer verdi; “Hayvan refahı 14 asırdır İslam’ın ve Müslümanların bir endişesi olmuştur ve bunu İbrahimi geleneğe bağlayacak olursak, binlerce yıldır uygulamalarımızda mevcuttur. Tüm canlılara, doğaya, besine, kaynaklara ve Rabbimiz’in bize bahşettiği tüm nimetlere saygı duymak, Yaratıcımıza karşı bir minnet ve hayranlığın göstergesidir. Bugün hayvan refahı konusu, aşırılıkçı ideolojiler tarafından araçsallaştırılan ve göz ardı edilemeyecek çelişkiler ve belirsizlikler içeren bir söylem haline gelmiş görünüyor. Bugün bize sunulan hayvan refahı söylemi, hayvan refahı ile ilgilenmiyor. Yalnızca öldürme yöntemlerine, yani yem hayvanlarının yaşamlarının son saniyelerinde bayıltma yöntemlerine göre hayvanların acı çekmesinde azalma iddiasına odaklanır.”
Balina avı geleneksel olarak kabul edildi
Balina avının bile Greenpeace tarafından geleneksel olarak kabul edildiğine değinen Coşkun Beyazgül, “Hayvanların gaddarca ölümüne yol açan yüksek oranda savrulma gösteren istatistikler göz önüne alındığında, etkinliği de şiddetle tartışılan bu sersemletme yöntemleri. Bir hobi olarak kabul edilen avcılığın, kaynar suda canlı ıstakoz pişirmenin, kazları zorla beslemenin ve diğer suistimallerin önerilen metinlerin endişelerinin bir parçası olmadığı gerçeğinden bahsetmiyorum bile. Üstelik balina avcılığına karşı olan Belçika, Faroe Adaları’nda buna karşı çıkmıyor. Orada Grindadrap denilen bu av, “geleneksel” nedenlerle yetkilendirilmiştir. Bu tür itlaf üzerindeki tartışma, hayvan refahı ile ilgili değil, bu balıkçılığın “sürdürülebilir” olarak kabul edilip edilemeyeceği ile ilgilidir. Greenpeace bile, yasağı için savaştıktan sonra bu tür avlanmayı bu avın “geleneksel” doğası olarak kabul etti!” şeklinde konuştu.
“www.cclc.be/petition” sitesi üzerinden bu yasanın geçmemesi üzere başlatılan imza kampanyasına devam ediyor ve imza kampanyasına 16 yaşından büyük herkes katılabiliyor.
Cafer Yıldırımer