Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH (c.c.) içindir. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in âli’nin ve Ashâbının üzerine olsun inşaallah. Amin.
Muhterem Müslümanlar,
Ramazân-ı Şerif ayımızın ortası biz Ümmet-i Muhammed için Mağfiret Günlerindeyiz insaallah. Bizleri Rahmet, Mağfiret ve Kutuluş ayına ulaştıran, faziletinden istifade ettiren ve bizlere sıhhat, âfiyet veren Rabbimiz Hazret-i Allah’a (c.c.) hamdü senâlar ve vermiş olduğu nimetlerine şükürler olsun insaallah. “Oruç tut, sıhhat bul” diyen Fahri Kâinât efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallâhu Aleyhi ve Sellem efendimize Salâtü Selâmlar olsun insaallah. Şu Mağfiret günlerini Rahmet günlerinden daha dolu şekilde geçirelim niyeti ile Kur’ân-ı Kerîm okumanın fazileti ve Kur’ân-ı Kerimin Ramazan ayında indirilmesi ile ilgili meseleleri anlatalım insaallah.
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim Kur’ân-ı Kerîm’i gençlik çağında öğrenirse, Kur’ân-ı Kerîm onun etine ve kanına karışır. Kim de Kur’ân-ı Kerîm’i yaşlılık hâlinde ve öğrenmesi zorlaştığı halde terk etmeyip öğrenirse onun için iki ecir vardır.” (Hadis-i Şerif, Beyhakî)
Fâtır Sûresi’nin 29. âyet-i celîlesinde -meâlen- şöyle buyurulmuştur: “Muhakkak o kimseler ki Allâh’ın kitabını dâimâ okurlar ve namazı dosdoğru kılarlar ve bizim kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık infâkta (harcamada) bulunurlar. İşte onlar hiç zevâl bulmayacak, kesâda uğramayacak bir kazanç umarlar.”
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular:
“…Allâh’ın evlerinden (mescidlerden) birinde toplanıp, Allâh’ın kitabını okuyup aralarında onu birbirlerine anlatan topluluğu, melekler kuşatırlar. Onların üzerlerine sekînet (huzur) iner ve rahmet onları kaplar. Allâhü Teâlâ, indindeki (melek)lerine onları anar.”
“Ümmetimin en fazîletli ibâdeti, Kur’ân okumaktır.”
“Kim Allâh’ın kitabından (Kur’ân-ı Kerîm’den) bir âyet dinlerse onun için kat kat sevap yazılır. Kim de bir âyet okursa kıyâmet günü onun için nur olur.”
Diğer bir hadîs-i şerîfte, Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.): “Rutûbet isâbet eden demir nasıl pas tutuyorsa (günâha bulaşan) kalpler de pas tutar” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm: “Yâ Resûlallâh (paslanan) kalplerin cilâsı nedir?” diye sordular. “Ölümü çok anmak ve Kur’ân-ı Kerîm’i okumaktır.” buyurdular.
Akıllı kişi ibâdete, zikre ve Kur’ân-ı Kerîm okumaya devam etmelidir, çünkü kişi nasıl yaşarsa o hâl üzere ölür. Nitekim anlatıldığına göre; ömrünü Mevlâ’dan gafletle geçirmiş biri, geçimini haşhaş satarak sağlarmış. Ölmek üzere iken kendisine “Lâ ilâhe illallâh” demesi telkîn edildikçe “Bir demeti bir para” diye cevap veriyormuş. Onun için bazı evliyâ, talebelerine bu kıssayı anlatır ve: “Kelime-i şehâdeti çokça söyleyiniz ki o söz üzere ölesiniz. Nitekim bu adam, hayatı boyunca söylediği kelimelerle ölmüştür.” derlerdi. Hâsılı, kişi hayatta ne ile çok meşgûl olmuşsa o hâl üzere ölür, öldüğü hâl ile de diriltilir.
KUR’ÂN-I KERÎM’İN RAMAZAN AYINDA İNDİRİLMESİ
Allâhü Teâlâ, Bakara Sûresi’nin 185. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurmaktadır (meâlen): “Ramazan ayı, o öyle bir aydır ki, o ayda insanlara doğru yolu gösteren ve açık âyetleri ihtivâ eden, hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’ân-ı Kerîm indirildi. Onun için sizden Ramazan ayında hazır bulunan, o ayın orucunu tutsun…”
Ka‘bü’l-Ahbâr (r.a.)’dan rivayet olundu, o dedi ki: “Kıyamet günü, her amel edene, amelinin sevabının ziyade olduğu hâlde verileceği nida olunur. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup onunla amel eden ile oruç tutanlar başka; onların ecirleri hesapsız olarak verilecektir.” (Hadis-i Şerif, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Kur’ân-ı Kerîm, yirmi üç senede tedrîcen (kısım kısım) inzal buyurulmuş olduğu hâlde, bu âyet-i kerîmede Ramazân-ı şerîf ayında inzalinin beyan buyrulması dikkate şâyândır. Bunda üç mana vardır:
Birincisi; Birçok müfessirin rivâyetine göre Kur’ân-ı Kerîm, Ramazan ayının, mübarek Kadir Gecesi’nde dünya semasına bir kerede indirilip sonra yirmi üç senede tedrîcen yeryüzüne indirilmiştir.
İkincisi; Kur’ân-ı Kerîm bu ayda, dünya semasından Peygamberimiz’e (s.a.v.) inzal olunmaya başladı, demektir.
Hira mağarasında “Rabb’inin adıyla oku!” meâlindeki, Alak Sûresi’nin ilk âyet-i kerîmelerinin nüzûlü, Ramazân-ı şerîfin Kadir Gecesi’nde olmuştur. Hira mağarası, Ramazan ayının sıcaklığı, gecenin sıkıntısı, pek büyük bir ilâhî inkişafın başlangıcı olmuş ve bundan itibaren Resûlullah Efendimiz’in (s.a.v.) büyük kadr ü kıymeti, apaçık âyetler ve mucizelerle bütün âleme ilan buyurulmuştur. Bunda: “Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.” meâlindeki Bakara Sûresi’nin 153. âyetinin mânâsı üzere ne büyük bir müjde vardır! Bu şekilde gönül ehline, huzûr-ı ilâhîde kanlı gözyaşları döktüren nice ızdırap gecelerinin, pek büyük müjdelere, saadetlere başlangıç olduğu bir gerçektir.
Üçüncüsü; hakkında âyet-i kerîme inzâl edilmiş bulunan Ramazân-ı şerîf ayı, demektir. Hakikaten Kur’ân-ı Kerîm’de bu mübarek aydan başka bilhassa ilâhî medhe mazhar olarak ismi açıkça söylenmiş başka bir ay yoktur.
İşte Ramazan ayı böyle mübarek bir aydır. Bunun için oruç, bu ayda farz kılınmıştır.
Ramazân-ı Şerif ve Kur’ân-ı Kerim ayında olmamız vesileyle Rahmet, Mağfiret, Bereket ve kurtuluş ayımız Ramazân-ı Şerifimizi tebrik ederiz. İdrâk etmekte olduğumuz Ramazân-ı Şerifimiz tüm İslam âlemini ve Ümmet-i Muhammedi şu sıkıntılı günlerden çıkmaya, selâmete ve ferahlığa vesile olur inşallah. Hayırlı Cumalar ve hayırlı Ramazanlar dilerim. Âmin.
Vesselâm
Nihat Gülal
İmam-hatib
Kur’an’ı bende böyle okuyorum. Nasıl sizce iyi okuyormuyum?
Koronavirus AKP’den kurtulmanın Allah’ın bir lütfudur.
Bu 2 ayet bize ne anlatıyor?
Firavun, küçümseyerek sindirici bir bakışla kavmine bir göz gezdirdi. Onlar da Firavun’a boyun eğdiler. Çünkü onlar doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden, fâsık, âsî, bozguncu bir kavimdi. (Zuhruf Suresi 54)
Firavun yandaşlarının ve onlardan önce yaşayıp gidenlerin başlarına ne geldiyse, bunların da başına benzeri gelecek. Onlar Rablerinin ayetlerine, yalan gözüyle bakmışlardı ve bu yüzden biz de onları bu günahlarına karşılık helak ettik, boğuverdik o Firavun ve yandaşlarını. Çünkü onların hepsi yaratılış gayelerine aykırı davranan kimselerdi.
(Enfâl Suresi 54)
Aynı meali şu şekilde de anlayabiliriz.
Firavun hânedanıyla onlardan öncekilerin yapageldikleri gibi bunlar da rablerinin âyetlerini yalanladılar, biz de günahları yüzünden onları helâk ettik. Firavun hânedanını da suya gömdük. Bunların hepsi hak hukuk tanımaz kimselerdi.
(Enfâl Suresi 54)
Bu 2 ayetten anlaşılacağı üzere, zalim (firavun ve yandaşları) illa da suda boğulmaları gerekmez. Allah onları başka bir yöntemle, Koronavirus gibi bir hastalıkla da, Nefes aldırmadan da boğuverir.